Hocaefendi, Risale-i Nur'larla nasıl tanıştı?

Köyden ilk çıkış 1952 kış ayları Caminin etrafındaki küçük odalardan oluşan medresede çoğunlukla patatesten başka yemek pişmiyordu. Küçücük odalarda yerde hasır, hasırın üzerinde Köyden ilk çıkış 1952 kış ayları
Caminin etrafındaki küçük odalardan oluşan medresede çoğunlukla patatesten başka yemek pişmiyordu. Küçücük odalarda yerde hasır, hasırın üzerinde yatakları vardı. her oda kendi yemeğini kendi yapıyor
İLK VAAZ14 yaşında, bir ramazan akşamı, kazım efendi Hocaefendiyi kürsüye çıkardı. Babasının da içlerinde bulunduğu bir cemaate karşı nasıl konuşacaktı? Bu olay onun bütün vaazlarının başlangıcı ve kader çizgisi oldu.
10 ocak1954: Şamil Ağa ve Munise Hanım’ın vefatı
Fethullah Gülen Hocaefendi, Erzurum’da medreseye devam ettiği sıralarda kendisini iyice sarsan bir hadise meydana geldi. 10 Ocak 1954'te babaannesi Munise Hanım ve dedesi Şamil Ağa birer saat arayla vefat etti.
Tekke ve medrese bütünlüğü
“Ben medreseye devam ederken de tekkeyi ihmal etmezdim. Alvar İmamı hayatta iken hep onun yanına gidip geldim. Zaten ilk gözümü açtığım, ruhumu mayaladığım yer tekkedir. Bende tekke ve medresenin izleri hep aynı ritmi dokuyarak devam etmiştir. Alvar İmamı'nda gördüğüm açık kerametler, çocukluk ihsaslarımla beni böyle bir bütünlüğe götüren ilk basamaklar olmuştur.” 
'Elverir ki, günümüz talim ve terbiye vazifelisi, fetih ve keşfedici bir ruha sahip bulunsun. Mukaddes kanaat ve düşüncelerin hakkını vererek, büyük terkipçilere yakışır vecibeyi hakkıyla yerine getirsin; Nizamü'l-Mülk'le Alpaslan'ı yan yana görsün.
Fatih'le Akşemseddin'i, Zenbilli ile Yavuz'u birbirinden ayırmasın. Gazali'nin aydın semasında, Pascal'ı unutmasın. Mevlana'nın sehhar ifadesiyle 'semaya kalkarken, laboratuvara uğrayıp Pastör'ü selamlamayı da ihmal etmesin. Sözün özü, kafa ve kalp bütünlüğünü kendisine şiar edinsin...'
O bir taraftan Gazali ile haşir neşir olurken bir yandan da Pascal'ın semasında kanat çırpmak istiyordu. Mevlana'nın sözleri onu kendinden geçiriyordu, evet, ama aynı zamanda Pastör'ü de merak ediyordu. 
İnsan bir kere kanatlanmaya başladı mı, gökyüzünün uçsuz bucaksız ufuklarında dolaşmadan edemez.
#FethullahGülen Hocaefendi, hem medrese eğitimi hem de tekke terbiyesi ile yetişmiş birisi olmasının yanı sıra; Bacon’ın Mantık’ından, Russell’ın Nazari Mantık’ına... Pascal’dan, Kant’ın Saf Aklın Kritiğine, Hegel Diyalektiği’nden, Rousseau’nun Pedagoji anlayışına, Dante’nin İlahi Komedya’sından, Picasso’dan Obje-suje ilişkisine
18 - 20 yaşlarına gelince, biraz daha fikrî, felsefî kitaplara eğilmeye başladım. Darwinizm’in, Evülüsyon’un, Transformizm’in o günlerde yaygın olması, talebelerin ifsad edilmesi söz konusu olunca, bu meseleleri araştırmaya koyuldum.
Risale-i Nur’larla Tanışması 1957 yaş 19
Murat paşa camii imamı, terzi Mehmet Şergil hakkında
- Bunlar Nurcu, bunlar Kur’an okumazlar. Onun yerine Said-i Kürdi'nin eserlerini okurlar. 
Hocaefendi, bu sözler üzerine çok rahatsız olmuştu.
Mehmet Şergil ise onu çok beğeniyor, gece gündüz 'Ya Rabbi, şu gence #RisaleiNur'ları tanımayı nasip et!' diye dua ediyordu.  
MERKEZDEN MUHİTE
O ramazanda Amasya, Tokat Sivas vaazlar.
Hocaefendi, Artova'daydı. Caminin avlusunda sohbet ediyorlardı. Başında fötr şapkası olan bir zat, söz Türkiye'nin istikbali konusuna gelince şöyle diyordu: 
- Türkiye bu bölgenin lideri olabilecek durumda. Gençler Said Nursi'nin etrafında kümeleniyor. Müslümanların makus talihi değişecek! Bizim aradıklarımız bundaymış.
Hocaefendi, bu sözler karşısında hayret etti. Fötr şapkalı adam, bugüne kadar Said Nursi hakkında duyduğu şeylerin tam aksini söylüyordu. Kendi kendine: 'Demek bana kötülenen bu şahıs İslam adına çalışan büyük bir zat. Demek ki bana yanlış şeyler söylemişler.' diye düşündü. Yanındakilere dönüp sordu:
#SaidNursi'nin kitaplarını okudunuz mu? - Hayır! Cevabı aldı. 
Yine sordu: 
- Ben size onun kitaplarını getirsem okur musunuz? 
Orada bulunan kişiler okuyacaklarını söylediler. Hocaefendi, o ana kadar hakkında olumsuz düşüncelere sahip olduğu Mehmet Şergil'e hemen bir mektup yazdı ve kendisine Bediüzzaman’ın kitaplarını göndermesini istedi. Mehmet Şergil bir koli kitap gönderdi.
Okumadan dağıtılmazdı
Hocaefendi, aldığı kitapları hemen dağıtmadı. Kendisinin hiç okumadığı ve içinde ne gibi fikirler olduğunu bilmediği kitapları halka dağıtmanın doğru olmayacağını düşündü. Bir iki kitabı hemen okudu. Risaleler kendisini çok etkiledi. Bu kitaplar mutlaka okunmalı ve okutulmalıydı. 
Fethullah Gülen Hocaefendi, Bediüzzaman’ın eserleriyle ilk defa bu şekilde tanışmıştı.
Erzuruma Döner dönmez risaleleri babasına da verdi
Eyvah! Biz şimdiye kadar şu yol, bu yol derken boşuna gezmişiz 
Ramiz Efendi’nin bu sözleri Hocaefendi’nin neredeyse gelecek hayatına ait bir beşaret gibiydi.
Hocaefendi, sahabenin temsil ettiği duru İslam'la Risalelerdeki fikir ve düşüncelerin sentezini yaptı. Bu düşünceleri vaazlarına ayrı bir renk, yepyeni bir boyut kattı.
Hocaefendi Sivas taraflarına vaaza gittiğinde Bir sohbet esnasında sözü dinlenir birisi, Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ını okumasını tavsiye etti. Hocaefendi, Erzurum'a dönüşte Safahat'ın yarısını ezberledi.
Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.