Hizmet kara paraya neden karşı çıkıyor?
İktisatta “rant kollama” olarak adlandırılan, kamu kaynaklarının usulsüz bir şekilde kullanılması yoluyla oluşan rant havuzu Türkiye’de çok büyük noktalara ulaşmıştır. Bu rant havuzu kimi zaman verilen usulsüz izinlerle, kimi zaman ihale kanunlarının gerekli şekilde işletilmemesiyle, kimi zaman da kara para aklamada devlet gücünün kullanılmasıyla yapılabilmektedir. Biriken bu paranın hayır işlerinde kullanılabilirliğini incelemekte fayda vardır.
Helal bir işi yaparken, kullanılan yollar da helal olmalıdır. Haram yollar kullanılarak helale gidilmez. Yani necasetle abdest alınmaz. İslam âlimleri rüşvetin ve yolsuzluğun haram olduğu hususunda hemfikirdir. Bu perspektiften bakıldığında rüşvet ve yolsuzlukla kazanılan para ile hayır yapılamayacağı net bir şekilde gözükmektedir. Nasıl ki piyangodan kazanılan para haramdır ve bu para hayır amacıyla sarf edilemez, edilse de makbul değildir; aynı şekilde rüşvet ve yolsuzluk yoluyla elde edilen para ile de hayır işleri yapılamaz, yapılsa da ahirette hiçbir geçerliliği yoktur. Bu şekilde hayır yaptığı zanneden, yalnız kendini kandırır. Tam da bu yüzden rüşvet ve yolsuzluk parasının “dini hizmetler ve hayır işlerinde kullanıyor” söylemi kabul edilemez.
Mevzunun belki de en feci boyutu ise bu söylemler ile esasen farkına varmadan dinimizin sinesinde yara açmış olmamızdır. Şahsi hayatımız itibarıyla doğruluğu deldiğimiz; yolsuzluk, rüşvet gibi hiçbir din ve kültürde hoş görülmeyen olguları meşru saydığımız andan itibaren farkına varmadan birçok insanın düşüncesinde, anlayışında, dine bakışında bir delik açmış oluruz. Bu yaralar ise zamanla toplumun ahlak değerlerinin çürümesine yol açar. Toplumu dönülmesi çok zor uçurumlara sürükleyebilir.
Bir diğer yanlış yorumlanan nokta ise “Devlet kasasından fazladan para çıkmıyor, bundan dolayı devletin zararı yok “ meselesidir. Olaya tek açıdan bakıldığı takdirde devlet kasasından alınan bir paranın olmadığı zannedilebilir. Ama bu doğru değildir. Çünkü ihale almanın bedelini farklı yerlere paralar ödeyerek yapan müteahhit veya işadamı, bunu devlet kesesinden bir yol bulup çıkarmaya kalkmaktadır. Bu da yolsuzlukta bir kısır döngüye sebep olmaktadır. Bununla birlikte, görünen o ki siyasi mevkiler bir kısım ganimet ve komisyonlara dâyelik edince bu makamlara rağbet artıyor.
Âmme hakkı aynı zamanda Allah hakkıdır. Ne İslam’ın hukuk sistemi ne de modern hukuk sistemi bu meselelere müsamaha gösterir. Umuma ait şeyler çalınıp çırpılıyorsa bunu Mecelle kaideleriyle yahut demagoji yaparak izah edemezsiniz. Bunu yapanlar, Müslümanlığın dürüstlük ve doğruluk mesajlarıyla yola çıkmışken karanlık patikalara savrulabilirler.
Son olarak bilinmelidir ki dinimizde insanlara merhamet etmek esastır. Efendimiz, “Zalim de olsa, mazlum da olsa, kardeşine yardım et” buyurur. “Ya Rasûlallah! Mazlumu anladık fakat zalime nasıl yardım edeceğiz?” diye sorulunca, “Onu zulmünden vazgeçirmekle...” cevabını verir. Hadisteki tavsiye; zulme, tecavüze, cinayete karşı çıkmaktır. Bu sıfatların kötülüğü anlatılarak, insanlar bunlardan vazgeçirilmeli. Bu davranış biçimiyle ayrışma ve kavga değil, bütünleşme ve karşılıklı sevgi doğar. Hizmet Hareketi de zulme bulaşanları uyararak üzerine düşen görevi yapma gayreti içindedir.
- tarihinde hazırlandı.