Ahmet Şengün İçin Verdiği Taziye Mesajı

Fani dünyadan ebedi âleme intikal eden değerli dost Ahmet Şengün'ün vefatını derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Merhuma Cenab-ı Hakk'tan mağfiret, ailesine ve yakınlarına sabr-ı cemil dilerim.

M. Fethullah Gülen


Merhum Ahmet Şengün Hakkında

(Doğum Tarihi: 1929 – Vefat Tarihi: 08.02.1992)

Babaannesi ile arasında geçen konuşma ile başlıyoruz Ahmet ağabeyimizin hayatına. Çocukluğunda zeki, akıllı, sempatik tavırlı biriydi. Babaannesinin yanına gelerek: "Ben namaza başlayacağım" der. Babaannesi onu hem denemek, hem önemini vurgulamak için "Namaz insan için" bir günlük değil ki, bu namaza başladığın zaman ölünceye kadar kılınır." diyerek dikkatini çeker. O da o gün çocuk yaşında namaza başlar, ölünceye kadar kılar. Nine dede gibi büyüklerin davranışları çocukların yetişmesi ve ruhları üzerindeki etkisinin büyük olduğu bilinir. O da son namazını sabah namazı olarak kılar ve 8 Şubat 1992 tarihinde saat 7.40'ta vefat eder.

Büyük Oğlu Mehmet Ali Şengün Anlatıyor

Babamın üçü kız, ikisi erkek beş çocuğu vardır. Ben Ahmetli'de baba mesleğini devam ettiriyordum. Babam 1992'de vefat etti. Babamlar buraya ailece muhacir olarak geldiklerinde bir çuval eşya ile gelirler. Hatta bir müddet samanlık gibi yeri ev olarak kullanırlar. Meslek olarak kerpiç keser, kuyu örer ve çeşitli işlerde çalışırlar. Babam başarılı bir ilkokul öğrencisidir. Öğretmeni ısrar ile onu ister. "Kızılçullu Öğretmen Okulu'na yazdıracağım" der. Fakat dedesi onu vermek istemez, göndermez. Evlendiğinde 16-17 yaşlarındaymış. Evlilikte damatlık elbisesi olarak dedesinin ceket ve pantolonu emanet alınır. Yine dedesinden takunya tipi tahta üzerine yarı deri geçirilmiş bir tür ayakkabı da alınır. Böylece düğün tamamlanır.

"Babam Çok Yönlü Bir İnsandı"

Evimiz misafirsiz kalmazdı. Ahmetli ilçesi yol üzerinde olduğu için yoldan geçenler bize uğramadan gitmezdi. Bir defasında Mehmet Özyurt hocamız Tavşanlı dönüşü bize de uğradı. Babam çok memnun oldu. Rahatsızlığı başladığı zaman çocukları ve bütün tanıdıkları ile helalleşti. Kötü ve art niyetli bir insan değildi. Dedikodu ve çeşitli iftiralar duyduğu zaman onlar sadece günahımı alıyor derdi. Ben her zaman hesaba hazırım derdi. Kendi hakkında kötülük düşünen bir insan vardı. Bir gün yoldan geçiyordu. Onu dükkâna çağırdı, çay söyledi. Onun hal ve hatırını sorduktan sonra yolcu etti. Ben "Niye böyle yapıyorsun baba, o adam senin hakkında iyi düşünmüyor" dedim. Babam: "Kendi söylediği ile kendisi utansın" dedi. İnsanlara kin beslemezdi. Hayırsever ve iş bitirici bir insandı. İnsanlar onun için "iyiliğini unutamayacağımız bir insandı" derler. İlçemizde 20 senelik muhtarlık yaptı. Kore savaşı esnasında kura çekerler. Babam da 6 defa kura çeker ama yine de çıkmaz. Yanındakilerin hepsine çıkar. "Rabbim beni göndermedi" der. 1972 yılında esnaf ve kefalet kooperatifini kurar. Sosyal, girişken ve atak birisidir. Şimdi emekli olan çok kişiler: "Onun sayesinde emekli olduk dediler." Hizmetlere giderken bir iki saatliğine deyip dükkandan çıkar. Gece on ikide gelirdi. Bakar dükkan kapanmış. Bu derece hizmet yolunun delisiydi. Sempatik ve güleryüzlü birisiydi. Etrafına güven telkin etmişti. Yoldan geçen birisini çağırır. Ondan yurt için yardım alırdı. Gece yurtta kalan öğrencilerinin üzerini örterdi. Yardım ve deri işlerinden dolayı her Kurban Bayramı'nda babam karakolluk olurdu. Turgutlu ve Ahmetli karakoluna çok gitmiştir. Birgün sert mizaçlı Sandal Başçavuş karakola babamı çağırttırır. Görenler ve arkadaşları: "Dümenci zılgıtı yedi, karakoldan sağlam çıkmaz." derler. O gayet sakin besmele çekerek içeriye girer. Başçavuş: "Gel Dümenci" der. "Sen şunları bunları yapıyormuşsun." der. O: "Yok Efendim" der. "Ben küçük bir esnafım kendi işlerimle meşgulüm." diyerek karşılıklı sohbet ederler. Başçavuş ona çay söyler. Karakoldan ayrılır. Uzaktan seyredenler onun haline şaşırır. Ben babamı rüyamda çoğu zaman takım elbiseli olarak çalışırken görüyordum.

İlk Yurt Çalışması

Dibekdere Köyü'nde İbrahim Karlı ağabeyimiz üzüm bağını yurt yapılması için bağışlar. Yurt yapma düşüncesi ağır basar. Hocaefendi'ye sormak için Bozyaka'ya giderler. Hocaefendi de: "Size yapmayın desem bana kızarsınız." der. Yurt çalışması başlamış olur. Köylüler arasında birlik yapılarak traktörlerle kum ve çakılını taşırlar. Bu onlara büyük cesaret kazandırır. Yurdun yapılacağı konusunda inançları bir kat daha artar.

Parayı Bul Yoksa İşi Bırakıyoruz

Küçük bir yerde kırk kişilik bir yurt yapmak maddi bir külfet gerektiriyordu. İnşaat ustaları para istiyor. "Şu zamana kadar gelmezse işi bırakıp gideceğiz" derler. Babam çarşı-dükkân para bulmak için koşturmaktadır. İhtiyacı hat safhadadır. Yolda Osman abi ile karşılaşır. "Eve gidelim çay içeceğiz der." O: "Benim vaktim yok, çarşıda acil ihtiyaçlarım var." der. O ısrar eder, "Eve gidelim." Eve giderler hanımı çay yapar. Osman abinin yaşlı bir annesi vardır. Çayı içtikten sonra, bir bez çıkınını babama uzatır: "Bu parayı hayra ve yurda harcayın." der. Verilen para tam inşaat ustasının istediği kadar paradır. Orada babam çok duygulanır, ağlar. "Rabbimiz bu yurdu bize yaptıracak." der. Çünkü neticede kırk öğrencinin ve vatan evladının inançlı yetişmesi için yola çıkılmış tertemiz düşünceler vardır. Bu yurt uzun süre hizmet etti. 1974 yılında da ilk ev ve ilk dinlenme kampı açıldı.

Rüyada Görenler

Onu sevenlerden birisi rüyasında Ahmet Dümenci Abi'nin çok büyük bir bağının olduğunu, alt tarafında gölgeliğin bulunduğunu, orada Peygamber Efendimiz'in (sav) oturduğunu görürler. Başka birisi rüyasında koyun güdüyorlar en büyük sürü, koyunların en çok olduğu sürü, Ahmet Abi'nin sürüleri olduğunu görürler. (Koyun=Dünyada öğrenci ile uğraşmak, amaç ve maksada ulaşmak gibi anlamlar taşır) Sevdiği bir arkadaşının rüyasında ona: "Siz hep yoldan geçiyorsunuz, benim yanıma mezarlığa gelip ziyaret etmiyorsunuz." der.

Son Anları

Son defa kalp anjiyosu olduğunda birkaç defa baygınlık geçirmişti. Son gün misafirler gece 11 gibi ayrıldılar. Kendisi sabah namazından sonra hiç yatmazdı. Gece teheccüd namazını hiç kaçırmazdı. Cevşen ve Kuran'ını okur, kitap elinden düşmezdi. Yine o gün erkenden kalkmış sabah namazını kılmıştı. Divanın üzerine oturdu, gözünü bir noktaya dikti ve "LA İLAHE İLALLAH MUHAMMEDÜN RASULALLAH" diyerek ruhunu teslim etti. Bütün sevenleri cenazesine katıldı. Köprü ile mezarlık arası doluydu. Ahmetli mezarlığına defnettik. (8 Şubat 1992)

Derici Kemal Anlatıyor (Arkadaşı)

Hacı Ahmet Şengün ayakkabıcılık mesleği ile uğraşırdı. Muhtar, dernek başkanlığı, kooperatif başkanlığı, Kur'an Kursu başkanlığı gibi çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunmuştur. İbrahim Karlı kardeşimizle beraber çok hizmetleri ve emeği vardır. Kalp rahatsızlığını duymuş, onun ziyaretine gelmiştik. Yengemize "Üç çay yap, biri şekersiz olsun" demişti. O imam oldu biz de cemaat, namazımızı kıldık. Akşam oluncaya kadar kabir hayatı ve cennet hayatı gibi konulardan konuştuk. Ben: "Sen dümencisin, bizi böyle bırakma, yapma böyle bir şey" dedim. O da: "Ben gidiciyim ve gideceğim" dedi. "Orada büyük sofralar varmış. Ben sizden önce gideyim size sofralar hazırlayayım" dedi. "Ben 63 yaşındayım, Efendimiz (sav) 63 yaşında vefat etti. Ben burada durmayayım, geçip gideyim" dedi. Biz oradan vedalaşıp ayrıldık. 8-9 saat geçti telefon geldi. Vefatını öğrenmiş olduk. Allah rahmet eylesin. Fedakâr, alicenap, kapısı çalınır, ne zaman gidersen git onu güler yüzle bulursunuz. Onun üç kızı, iki oğlu vardır. Hepsi ehli hizmet insanlardır. Gece saat 3-4 sıralarında doğu hizmetinden geliyorduk. "Gece kimin kapısı çalınır?" dediler. Ben "Ahmet Dümenci ve Necati abinin kapısı çalınır" dedim. Gece vardığımızda süt, çay ve yemek geldi. Çok fedakâr birisidir, onun hayatı kitap sayfalarına sığmaz. Bizlerin Allah (c.c.) davasında üç tane esas işimiz var.

1- Dine hizmetkarlığı bütün makamlardan üstün tutmalıyız.

2- Hizmetlerde daima ilerde fakat ücretlerde en geride olmalıyız.

3- İlayı Kelimetullah yapmalıyız. (Allah'ın kelamını yüceltmeliyiz)

Allah'ın dinini her yerde anlatmalıyız. Bu üç ölçü Hacı Ahmet Şengün'ün hayatına tam uyardı. Allah rahmet eylesin. Makamı Cennetül Firdevs olsun. Onlar görevini yerine getirdi sıra bizlerde. Allah bizi son ana kadar nefis ve şeytanın eline bırakmasın. Bize rahmeti ile muamele etsin.

Amin.

Bu yazı Mahmut Keskin'in hazırladığı Manisa Alperenleri isimli kitaptan alınmıştır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.