2010 KPSS soruşturmasında Fethullah Gülen Hocaefendi’ye isnad edilen “örgüt lideri” suçlamasıyla ilgili açıklama
Ülkemiz açısından artık sıradan bir hal alan operasyonlar, sonrasında ise en temel hukuk ilkeleri ihlal edilerek yapılan açıklamalar ve Sayın Fetullah Gülen’in hiçbir hukuki gerekçe ve somut herhangi bir delil olmaksızın soruşturmaya dahil edilmesi ve yargısız infaz yapılarak suçlu ilan edilmesi yeni Türkiye’nin eski ve kötü bir alışkanlığından başka bir şey değildir.
Yargılama sonucunda suç ve suçlunun tespit edilmediği durumlarda, siyasi ya da idari organların temsilcileri tarafından suç ve suçlu ithamı iftiradan başka bir anlam ifade etmemektedir.
Soruşturma makamları, kamuyu bilgilendirme görevini yerine getirirken, hukuk kurallarına saygı gösterme bilinç ve inancıyla hareket etme yükümlülüğü altındadır. Masumiyet karinesine saygı hakkı, kişilerin lekelenmeme hakkı ve şeref ve haysiyetlere saygı hakkına saldırı oluşturacak açıklama yapılamaz. Aksi halde hukuki ve cezai sorumlulukları doğacağı gibi adil yargılanma hakkının ihlaline de sebep olunacaktır.
Yürüttüğü kamu görevi nedeniyle tarafsız kalması gereken başsavcılık, hiçbir mahkeme kararı ile sabit olmayan hayali bir yapı üzerinden yüzlerce insanı ve Sayın Fetullah Gülen’i suçlayıcı açıklama ile Anayasa ve yasaları açıkça ihlal etmiştir. Savcılık makamı tarafından suç ve suçlu ilan edilmesi eski dönemin kötü bir alışkanlığı iken şimdilerde ise hukuksuzluğun sembolü olmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereğince idareciler ve soruşturma organları, adil bir yargılamanın temini için devlet, medya ve diğer kişiler tarafından suçsuzluk karinesinin ihlal edilmesine engel olacak gerekli tedbirleri almalıdır. Hiç kimse, uluslararası ve anayasal normlarda güvence altına alınan en temel insan haklarını, Anayasa ve yasaları hiçe sayarak kamu görevi yürütemez.
Cemaat mensubu olduğu iddia ve ifade edilen bir kişi suç işledi diyerek bütün bir camiayı ve aynı mantıkla Sayın Gülen’i suçlamak ve sorumlu tutmak tam bir hukuk garabetidir. Kaldı ki, bir kişinin suçlu olduğu ancak mahkeme tarafından verilmiş kesin bir kararla söylenebilir. Ortada bu doğrultuda tek bir karar da bulunmamaktadır.
Ceza Yasamıza göre ancak suç işlemek amacıyla bir araya gelen birliktelikler örgüt olarak nitelendirilmektedir. Suç işleme amacı, düşüncesi ve hayali dahi olmayan Sayın Gülen’in örgüt kurduğundan bahsetmek hukuksuzluktan öte vicdansızlıktır.
AKP üyesi olan bir kişinin işlediği suç gerekçe gösterilerek Genel Başkan ve diğer yöneticilerin sorumlu tutularak işlem yapılması ne kadar sağlıksız ve hukuksuzsa cemaat mensubu olduğu iddiasıyla birinin suçlanmasından dolayı Sayın Fetullah Gülen’in sorumlu tutulması da o kadar hukuksuzdur. Bu hukuksuzluğa hukuka biraz saygısı olanlar derhal dur demelidir.
Tehlikenin farkında olmayanlar şunu bilmelidir ki; bu anlayışla hiçbir dernek, vakıf, cemiyet, cemaat ya da grubun hukuksal güvenliği yoktur. Eğitim faaliyeti yapıyor olunması ya da sosyal bir sorumluluk kapsamında hareket ediliyor olunması suçlanılmayacağı anlamına gelmemektedir. Hiçbir suç unsuru olmaksızın Sayın Gülen’e yapılmak istenen hukuksuzluğun, aynı anlayışla Menzil, Süleymancılar, İsmailağa, Erenköy ve İskenderpaşa cemaati gibi gruplara da yapılmayacağının hukuki bir güvencesi kalmamıştır.
Hukuk işlediğinde elbet bu hukuksuzlukları yapanlar hukuk önünde hesap verecektir. Biz de o gün geldiğinde adil bir yargılama yapılması için bugünden her türlü yasal haklarımızı kullanacağız.
Kamuoyuna saygılarımızla.
Fetullah Gülen vekili
Av. Nurullah Albayrak
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ismi, resmî nüfus kaydında “Fetullah” olarak geçmektedir.
- tarihinde hazırlandı.