Eyüp Kayar'ın Kanal 6'da Ceviz Kabuğu Programındaki İddialarına Açıklama
07.11.1998 Cumartesi saat 04 sularına kadar devam eden Ceviz Kabuğu isimli programda, Fethullah Gülen hakkında gerçek dışı ve hakaret niteliğinde iddialar ortaya atılmıştır.
Adı geçen programda belirli bir çevre tarafından düzenlenen mizansen sahneye konularak, müvekkilimiz hakkında yürütülen karalama kampanyasının bir örneği daha gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu yayında Eyüp Kayar isimli bir kişinin asılsız suçlamalarına gazetecilik mesleğinin gerektirdiği özenli ve objektif bir araştırma yapılmadan yer verilmiş ve programa telefonla katılan Haşmet Atahan da bu suçlamaları desteklemiş ve tekrar etmiştir. Bu suçlamaların özünü, müvekkilimizin Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için yasadışı bir örgütlemeye gittiği ve Atatürk'e düşman olduğu teşkil etmektedir.
Belirtilen bu iddiaların gerçek dışı olduğu ve iftira niteliği taşıdığı 100 civarında mahkeme kararıyla tespit olmuştur. Ancak kesinleşmiş bu yargı kararlarına rağmen hukukun üstünlüğü ilkesini göz ardı eden belirli kişiler aynı iddialarını çeşitli biçimde tekrar etmektedir.
İşte bu yayındaki iftira boyutlarına varan iddialarda da, bu hukuka aykırı saldırının bir devamı niteliğindedir. Nitekim Eyüp Kayar aynı iddialarını içeren bir mektubu 9 Nisan 1997 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde Hikmet Çetinkaya'nın köşesinde yayınlatmıştır. Üsküdar 1. Sulh Ceza Mahkemesi ise, 1995/53 no'lu ve 13.5.1997 tarihli kararı ile bu iddiaların gerçek dışı, haysiyet ve şeref kırıcı olduğu gerekçesi ile tekzip edilmesine hükmetmiştir. Ayrı şekilde belirli bir kesim de bazı genç insanları hukuk dışı yollarla baskı altına alarak, Fethullah Gülen aleyhine tahkir ve suç teşkil edici iddialar ortaya atmaya yöneltmiştir. Ancak bu hukuka aykırı davranışlar nedeniyle bu kişiler hakkında ceza ve tazminat davaları açılmıştır. Bu kişilerin organize ederek Fethullah Gülen aleyhine konuşmaya zorladığı gençler de bu kesimin kendilerini suç işlemeye yönlendirdikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuşlar ve bu konuda da açılan davalar devam etmektedir. İşte Eyüp Kayar isimli kişi de Rusya Federasyonu'nda bir öğretim kurumundan başarısızlığı nedeniyle uzaklaştırılmış ve bu başarısızlıktan duyduğu psikolojik eziklik ve kendisine yeniden öğrenim imkânı sağlanması vaadi gibi nedenlerle kandırılarak, Fethullah Gülen ile ilgili iftiralarda bulunmaya yönlendirilmiştir. Diğer yandan belirtilen kişilerin müvekkilimize hakaret ettiği gerekçesi ile yargılandığı davanın duruşmasına, Eyüp Kayar'ın annesinin de gelmesi temin edilmiş, bu kişi ise duruşmaya gelerek kamu görevini yerine getirdiğimiz sırada, mahkemede fiili ve sözlü saldırıda bulunarak olay çıkartmıştır. Eyüp Kayar'ın annesi hakkında da bu saldırıdan dolayı cezalandırılması talebiyle Fatih 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 1998/891 E. Sayılı dosya ile kamu davası açılmıştır.
Bütün bu olaylar da, belirtilen kişilerin müvekkilimize karşı komplocu taktik ve organizasyonlarla bir karalama kampanyasını yürüttüğünü açıkça göstermektedir.
Bu tür tutum ve davranışları haksız ve hukuka aykırı olduğu yargı kararlarınca tespit edilmiştir. Aynı sonucun devam etmekte olan davalar bakımından da geçerli olacağı aşikârdır. Çünkü ortada somut, bilgi, belgelere dayanmayan, bugüne değin yargı önünde ispat edilemeyen ağır isnatlar vardır.
Durum böyle olunca bütünüyle yargı organlarınca karara bağlanmış ya da yargılanmakta olan hususlarda, basın organlarında açıklama veya yorumlarda bulunmak hukuken mümkün değildir. İşte müvekkilimiz de hukuka duyduğu saygının bir gereği olarak yargıya intikal etmiş konularda açıklama yapmayı yasaklayan hukuk kurallarına uyarak Hulki Cevizoğlu'nun bu programına katılmamıştır. Zaten programa katılan kişilerin ileri sürdükleri iddiaların gerçek dışı olduğu kesinleşmiş yargı kararları ile de sabit olmuştur. Buna katılabileceğini söyleyerek, kendisinin bunu kabul etmediğini ve programının yayınını engellemek, sansür etmek istediğini iddia etmiştir. Halbuki yukarıda değindiğimiz gibi söz konusu programa katılan kişiler ve konularla ilgili hem yargı tarafından verilen kesin hükümler vardır, hem de bazı davaların yargılaması devam etmektedir. İşte Hulki Cevizoğlu'na program öncesinde de bu durum hukukun bir gereği olarak iletilmiş ve böylece görülmekte olan davalar hakkında açıklama yapılamayacağı yolundaki hukuk kurallarına uygun davranılması talep edilmiştir. Tamamen meşru ve hukuka uygun bir talebin ise, Hulki Cevizoğlu tarafından sansür girişimi olarak değerlendirilmesini ise, kamuoyunun taktirine bırakıyoruz. Ama hatırlatmak isteriz ki, yargılama konusu olmuş sorunların çözüm yeri televizyon programları değil yargı makamlarıdır. Kaldı ki Fethullah Gülen bugüne değin çok sayıda programa katılmış ve bu programlarda kendisine her türlü soru sorulmuş olup, bunların cevapları bütün kamuoyunca bilinmektedir. Bunun karşısında iddialarının gerçek dışı olduğu yargı kararları ile kesinleşmiş ya da hakkında çeşitli komplolar kurarak hakaret etmekten dolayı yargılanan kişilerle aynı programda bulunmamak gibi hukuk bir hakkını kullanan müvekkilimizi hoşgörüsüzlükle suçlamanın insafla bağdaşmadığı açıktır. Bilindiği gibi Fethullah Gülen hangi düşünce ve inançta olursa olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığı ve bölünmez bütünlüğü asgari müştereğini kabul eden herkesin barış ve hoşgörü içinde diyalog kurması gereğini her fırsatta açıklamakta ve bunu da davranışlarıyla ortaya koymaktadır. Ancak farklı düşünce ve inançlara saygı göstermek, hoşgörülü olmak demek hukuka aykırılığı ve haksızlığı yargı kararlarınca tespit edilmiş olan iftira sahiplerinin de hoş görüleceği anlamına gelemez. Çünkü böyle bir hoşgörü hukuksuzlukların, adaletsizliklerin ve haksızlıkların benimsenmesi anlamına gelir.
Aslında Fethullah Gülen'in hakkındaki bu tahkir edici ve çirkin iftiralara sadece onun kişilik haklarına aykırı bir saldırı değil, bunlar, aynı zamanda ülkemizde oluşturulmasına çalışılan ulusal uzlaşma ve barış ortamının tahribine de yöneliktir. Bu nedenle müvekkilimizle ilgili ağır iftiralar da bulananların yargı organları önünde hesap vermeleri onun kişisel bir talebi değil, ülkemizde sevgi, birlik ve kardeşlik ikliminin pekişmesini sağlamayı arzulayan herkesin temennisidir. Bu vesileyle bir kez daha açıklamak istiyoruz ki, Fethullah Gülen Türkiye Cumhuriyeti'nin her alanda kalkınmış insan haklarına dayalı, demokratik, laik bir hukuk devleti olarak varlığını devam ettirmesinin bir teminatı olup, kendisi bütün karalama kampanyalarına rağmen ülkemizin de barış hoşgörü, diyalog ve uzlaşma ortamının sağlanması için gösterdiği ilmi ve fikri faaliyetlere devam edecektir. Herhangi bir mevki, makam vs. gibi bir karşılık beklemeksizin yürütülen bu samimi ve halisane gayretlerin ise Cumhuriyetimiz'in kurucusu ve milli kahraman Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetleri aşma ülküsünün en büyük desteği olduğu aşikârdır, saygılarımızla.
Fethullah Gülen Vekilleri
- tarihinde hazırlandı.