Devletin İstihbarat Örgütlerince Hazırlandığı İddia Edilerek Yayınlanan Diğer Raporlardaki İddialar
Aynılık Nereden Geliyor?
İstihbarat raporu olduğu ileri sürülerek yapılan yayınlarda dikkati çeken bir husus da, rapor adı altında ileri sürülen iddiaların, bu raporları yayınlayan basın organlarında önceden yer almış olması ve bu iddiaların gerçek dışı, kişilik haklarını ihlal edici, hakaretâmiz nitelikte olduğunun kesinleşmiş yargı kararlarıyla tespit edilmiş bulunmasıdır.
Bu konuda dikkati çeken diğer bir husus hakkında mahkeme kararı verilen yazılardaki iddiaların ifade ediliş üslubuyla, rapor olduğu ileri sürülerek, yapılan yayınlardaki iddiaların ifade edilişi neredeyse birbirinin aynı oluşudur.
İddia-1: Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Temel Niteliklerini Değiştirerek Yerine Teokratik Bir Şeriat Devleti Kurmak İçin Faaliyet Göstermektedir.
16.7.1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan bir yazıda Fethullah Gülen'in illegal bir örgütlenme ile Türkiye Cumhuriyetinin yerine bir şeriat devleti kurmak istediği iddia edilmiş ve bu yöndeki yayın İzmir DGM Savcılığınca suç ihbarı kabul edilerek başlatılan soruşturma sonucunda şu karar verilmiştir:
'Fethullah Gülen'in vaiz olarak çeşitli yerlerde görev yaptığı ve bu görevini en son Bornova Müftülüğü'ne bağlı olarak 12 Eylül 1980 tarihine kadar sürdürdüğü, belirtilen tarihte bu görevinden ayrılmasından sonra İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından aranmaya başlandığı ve fakat uzun süre bulunamadığı, nihayet 12.1.1986 tarihinde Burdur'da emniyet mensuplarınca yakalanarak İzmir'e getirildiği, İzmir'e getirilişinden sonra yapılan araştırmada gerek Sıkıyönetim Komutanlığı'nca ve gerekse başka bir mercii tarafından hakkında herhangi bir suç evrakının tanzim edilmediğinin ve soruşturma açılmadığının anlaşılması üzerine serbest bırakıldığı daha sonra sanığın İzmir Emniyet Müdürlüğü'nden almış olduğu pasaportla 6.6.1986 tarihinde Hacca gittiği ve bilahare tekrar yurda döndüğü toplanan delillerden anlaşılmıştır.
Sanık Fethullah Gülen'in Hac için yurtdışında bulunduğu süre içinde kendisiyle ilgili olarak 19.7.1986 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde 'Şimdi de Fethullahçılar' başlığı altında bir haber yayınlanmış ve bu haberde sanığın şeriat düzeni kurulması yolunda faaliyetlerde bulunduğu ve çalışmalar yaptığı belirtilmiştir. Bu haberin yayınlanması üzerine Başsavcılığımız tarafından soruşturmaya geçilmiştir. Bu arada Bornova'daki sanık Mehmet Cengi'ye ait Zemzem Kitabevi'nde yaptırılan aramada sanık Fethullah Gülen'e ait 10 adet teyp bandı ele geçirilmiştir. Ancak bu kaset bantların çözümü yaptırıldığında; bazılarında Kur'an-ı Kerim'den okunan bölümlerin, bazılarında ilahilerin ve bazılarında da din ve ibadet üzerine yapılan konuşmaların yer aldığı, laikliğe aykırı ve bugünkü düzen yerine şeriat düzeni kurulmasına yönelik herhangi bir konuşmanın bantlarda yer almadığı belirtilmiştir. Olayla ilgili olarak tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan kişilerde, sanık Fethullah Gülen'in vaazlarını zaman zaman dinlediklerini, bu vaazlarının dini konuları içerdiğini, bugünkü düzenin yerine şeriat esaslarına dayanan bir düzen kurulması yönündeki konuşmalarına tanık olmadıklarını belirtmişlerdir.
Sanık Fethullah Gülen'in Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından evvelce arandığı göz önünde bulundurularak bu husus adı geçen Komutanlıktan ve İzmir Emniyet Müdürlüğü'nden ayrı ayrı sorulmuş; gelen cevabi yazılarda ise, sanık hakkında Sıkıyönetim Komutanlığı'nca verilmiş bir soruşturma emri bulunmadığı gibi suç delili niteliğinde herhangi bir tutanak, belge ve sair evrakın hakkında tanzim edilmediğinin belirtildiği görülmüştür. Bu meyanda, sanık Mehmet Cengi tarafından ibraz edilen ve fotokopisi soruşturma dosyasına konulmuş olup, Sıkıyönetim görevlilerince tanzim edildiği anlaşılan 1.2.1984 tarihli tutanaktan da, Mehmet Cengi'de ele geçirilen ve Fethullah Gülen tarafından doldurulmuş olan 1150 teyp bandının incelenmesinde suç unsuruna rastlanmadığı ve iade edildiği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Savcılığımızın 1986/40 ve 1986/70 hazırlık numaralarında kayıtlı bulunan ve başka sanıklarla ilgili olan soruşturmalar sırasında da Fethullah Gülen'e ait birçok bandın ele geçirildiği ve fakat suç teşkil edecek herhangi bir duruma rastlanmadığı için bantların sahiplerine iade edildikleri söz konusu soruşturma evraklarının tetkikinden anlaşılmıştır.
Sanık Fethullah Gülen sorgusunda; uzun yıllar çeşitli yerlerde vaiz olarak görev yaptığını, bu konuşmalarında din, ahlâk, ibadet ve Allah'ın birliği gibi konuları işlediğini, hiçbir zaman devlet, millet, laiklik ve cumhuriyet aleyhinde konuşmadığını, bu gibi konuşmaların kesinlikle karşısında olduğunu, her zaman devletin yanında yer alıp birliği, beraberliği ve laikliği savunduğunu, dinin siyasete alet edilmesine şiddetle karşı olduğunu, vaazlarının ekseriyetle kalabalık cemaatler tarafından ilgiyle izlenip benimsendiğini, bu arada konuşmalarının kendisinin bilgisi haricinde beğenen kişiler tarafından teybe alınıp çoğaltıldığını, böylece konuşmalarının elden ele dolaştığını, birçok yerlerde ve kişilerde ele geçirilmesinin nedeninin bu olduğunu, gerek görev yaptığı sürede ve gerekse görevinden ayrıldıktan sonra şeriat düzeni kurulması amacıyla hiçbir faaliyette bulunmadığını, bu gibi faaliyetlere kesinlikle karşı olduğunu, hakkında çıkan gazete haberlerinin yanlış ve gerçeğe aykırı olduklarını, suç işlemediğini belirtmiştir.
Diğer sanık Mehmet Cengi de sorgusunda; sahibi olduğu Zemzem Kitabevi'nde daha çok dini içerikli kitaplar ve kasetler sattığını, Fethullah Gülen'in Bornova Büyük Cami de verdiği vaazlarının ilgiyle izlendiğini ve birçok kişi tarafından teybe alıp, çoğaltmak suretiyle dükkanında satmaya başladığını, konuşmalarının bu şekilde teybe alınmasının ve satılmasının Fethullah Gülen'in isteğiyle olmadığını, onun bu işten haberi bulunmadığını, kendisinin bu işi ticari maksatla ve kazanç gayesiyle yaptığını, konuşmalarında laikliğe aykırı mahiyette ve şeriat düzenine yönelik kısımlar olmadığını, Sıkıyönetim zamanında da dükkanındaki Fethullah Gülen'e ait 1150 bandın Sıkıyönetim görevlilerince alındığını ve fakat suç teşkil etmediklerinin anlaşılması üzerine bilahare iade edildiğini, suçsuz olduğunu, sattığı bantların laikliğe aykırı propagandayı içermediğini beyan etmiştir.
Sonuç olarak, uzun müddet sürdürülen soruşturmaya rağmen, sanık Fethullah Gülen'in Bornova'da görev yaptığı süre içinde ve daha sonraki dönemde laikliğe aykırı ve şeriat düzeni kurulması yönünde çalışmalar yaptığına dair delil elde edilememiştir. Keza sanık Mehmet Cengi'nin de laikliğe aykırı konuşmaları içeren bantları sattığına ve böylece laikliğe aykırı propaganda suçunu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, sanıkların üzerlerine atılı olan suçları işlediklerine dair haklarında kamu davası açılmasını gerektirecek mahiyette yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından CMUK'un 164. Maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına, kararın sanıklara tebliğine, Savcılığımız emniyetinde kayıtlı bulunan ve sanık Mehmet Cengi'ye ait olan teyp bantlarının kararın kesinleşmesini müteakip adı geçen sanığa iadesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 20.5.1987' [1]
İddia-2: Fethullah Gülen lâiklik karşıtı kanun dışı bir örgütlenme içindedir
Konya'da bir ihbar sonucunda yapılan aramada bulunan bir teyp bandı bulunmuş ve bununla ilgili olarak Türk Ceza Kanununun 163. maddesinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılan soruşturma sonucunda şu takipsizlik kararı verilmiştir:
'Olayın diğer sanıkları hakkında yapılan hazırlık soruşturması sırasında sanıklardan Hamza Koca'ya ait olduğu iddia edilen ve bu kişiye ait evde yapılan arama sırasında ele geçirilen bir adet teyp bandının Fethullah Hoca adı ile bilinen sanık Fethullah Gülen'e ait olduğu sanılmış ve olay sanıklarının İzmir'e gidip geldikleri, bu gidişler sırasında İzmir'de oturan Fethullah Gülen'in de diğer sanıkların T.C.K.'nun 163/1-2. Maddesi uyarınca oluşturdukları kanun dışı, Nurculuk adı ile bilinen örgüte dahil olduğu iddia olunmuştur.
Yapılan hazırlık soruşturması sonunda, adı geçen sanık Fethullah Gülen'e ait olduğu sanılan suç delili teyp bandının bu kişiye ait olduğu kesin olarak tespit olunmadığı gibi, kendisi hakkında İzmir D.G.M. Savcılığı'nca yapılan hazırlık soruşturmaları sonucu takipsizlik kararı verildiği; olayın diğer sanıklarının İzmir'e gidişlerinde, sanık Fethullah Gülen'le temas ettiklerini gösteren delil ve bulguların mevcut olmadığı, sadece soruşturma konusu Çay ilçesi Çağlayan Erkek Öğrenci Yurdu Müdürü Hamza Koca'nın bağlı oldukları Türkiye Öğretmenler Vakfı yetkilileri ile temas etmiş olduğu, ancak bu sanığın da sanık Fethullah Gülen'le temas ettiğinin tespitinin mümkün olmadığı, olayın diğer sanıklarının ifadelerinde, sanık Fethullah Gülen'e ait olduğu ileri sürülen teyp bandının çözümü sırasında düzenlenen tutanak ile İzmir D.G.M. Savcılığı'nın yazı ve ekleri ile tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmıştır.
Bütün bu nedenlerle, sanık Fethullah Gülen hakkında, elimizdeki hazırlık soruşturmasına ilişkin olarak kendisine yükletilen T.C.K. 163/1-2 Maddesi'ne aykırı hareketinden dolayı kamu davası açılmasına yeterli delillerin bulunmadığı sonucuna varıldığından C.M.U.K.'nun 164. Maddesi gereğince hakkında takipsizlik kararı verildi. 15.6.1987' [2]
İddia-3: BÇG Raporlarına Göre Fethullah Gülen Türkiye Cumhuriyeti İçin Tehlikeli Faaliyetler Yürütmektedir
Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi [3] 'tekzip talep eden hakkında haber boyutunu aşan, kamuoyunda kuşku ve husumete yol açabilecek, kişilik haklarına saldırı niteliğinde ifadeler içerdiği görülmüş olmakla' iddiaların tekzip edilmesine hükmetmiştir.
İddia-4: Fethullahçılar Devlet İçinde Örgütleniyor
İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi [4] iddianın gerçeklere uygun olmadığı gerekçesiyle yazı hakkında tekzip kararı vermiştir.
Cumhuriyet Gazetesi'nin bu karara itirazı üzerine İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesi [5] itirazı yerinde görmeyerek, reddetmiş ve karar kesinleşmiştir.
İddia-5: Fethullah Hoca'nın Gizli Örgütü Vardır. Bu Örgütlenmenin Talimatı Olarak İllegal Kitapçık Basılmıştır
Fethullah Gülen'in avukatı bu iddianın doğru olup olmadığının tespiti için İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesine [6] müracaat etmiş, mahkemece iddianın ispatlanamaması ve gerçek dışı olduğunun anlaşılması üzerine tekzip kararına hükmedilmiştir.
İddia-6: Fethullah Gülen Cumhuriyet ve Atatürk Düşmanı Olup, Demokrasi Maskesi Takan Kara Yobaz Çetesinden Olup Kara Para Aklamaktadır
İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi, [7] 'yazının Fethullah Gülen'in onur ve haysiyetini kırıcı ve gerçek dışı olduğu' gerekçesiyle tekzibine karar vermiştir.
Cumhuriyet Gazetesi'nin itirazını İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [8] reddetmiş ve karar kesinleşmiştir. Kara para iddiasıyla ilgili olarak ise Üsküdar 1. Sulh Ceza Mahkemesi de tekzip kararı vermiştir. [9]
İddia-7: Fethullah Gülen Atatürk Karşıtıdır. Çevresindekiler Atatürk'e Karşı Hakaretamiz Sözler Kullanmaktadırlar
Mahkeme Kararı: İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesi [10] iddianın gerçek dışı olduğu gerekçesiyle yazının tekzibine hükmetmiştir.
Günaydın Gazetesi'nin karara itiraz etmesi üzerine İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi [11] itirazı yerinde bulmayarak, itirazın reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Mahkeme Kararı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi yazının gerçek dışı ve haysiyet kırıcı olduğu gerekçesiyle tekzip kararı vermiştir. [12]
İddia-8: Fethullah Gülen'in Avukatı Feti Ün de Atatürk ve Lâik Cumhuriyet Düşmanlığı Yapmaktadır
İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesi [13] yazının gerçek dışı, kişinin onurunu kırıcı, davacıyı kamuoyunda küçük düşürücü ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Gazetesi sorumlularını tazminata mahkum etmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi'nin kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi [14] kararın dayandığı kanıtlarda ve delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle kararı oybirliğiyle onamış ve karar kesinleşmiştir.
İddia-9: Fethullah Gülen Dağlarda Kamplar Kurarak Şeriat Eğitimi Yaptırmaktadır
İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi [15] iddiaların gerçek dışı olduğu gerekçesiyle yazı hakkında tekzip kararı vermiştir. Cumhuriyet Gazetesi'nin itirazı üzerine dosyayı inceleyen İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi [16] kararı usul ve yasaya uygun bularak tasdik etmiş, itirazın reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
İddia-10: Fethullah Gülen Şeriat Devleti Kurmak İçin Gençler Yetiştirmektedir, Onun İçin de Belli Görüşlerle Gençleri Zehirlemektedir
İddianın doğru olup olmadığının tespiti için mahkemeye müracaat edilmiş, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi iddianın gerçek dışı olduğu gerekçesiyle yazının tekzibine kesin olarak karar vermiştir. [17]
İddia-11: Fethullahçılar İsimli Örgüt Şeriat Düzeni Kurmak İstemekte ve Ülke Dışından Yardım Almaktadır
İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesi [18] iddianın gerçek dışı olduğu gerekçesiyle yazının tekzip edilmesine karar vermiştir.
Tan Gazetesi'nin itirazı üzerine İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi [19] 'resmiyete intikal etmiş ve bu olayların gerçeği kanıtlanmışçasına beyanda bulunulduğu ve böylece hakkın sınırlarının aşıldığı ve haberin veriliş biçiminin abartıldığının anlaşıldığı' gerekçesiyle itirazı reddetmiş ve karar kesinleşmiştir.
İddia-12: Fethullah Gülen Polis Kolejlerinde ve Askerî Okullarda Devlete Karşı Örgütlenmelere Gitmektedir [20]
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [21] Fethullah Gülen'in yasa dışı örgütlenmeler içinde bulunduğu imajını uyandıracak değerlendirmelerde bulunulduğu gerekçesiyle tekzip kararına hükmetmiş ve karar yerine getirilmediğinden İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [22] gazetenin yazı işleri müdürü hakkında ceza kararı vermiştir.
Mahkeme Kararı: Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan [23] aynı iddialara ilişkin olarak İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [24] 'aynı iddia ve isnatların tekrar tekrar yayınlandığı, daha önceden de mahkememizce bu isnatlar için müteaddit defalar tekzip kararı verilmiş olmasına rağmen yeniden isnatların tekrarlanmasının tekzip isteğine halkın hakaret ve husumetine maruz bıraktığı anlaşıldığından' tekzip kararına hükmetmişler.
Mahkeme Kararı: Yine Cumhuriyet Gazetesi'nde [25] aynı iddiaların ileri sürülmesi ile ilgili olarak İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [26] iddiaların gerçek dışı olması sebebiyle tekzip kararına hükmetmiştir.
İddia-13: Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Teokratik Bir Devlete Dönüştürülmesi Amacındadır. Bunun İçin Devlete Karşı Örgütlü Bir Faaliyet Yürütmektedir [27]
Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi [28] 'yapılan incelemede Fethullah Gülen ile ilgili olarak haysiyet ve şerefe dokunan ve kendisi ile ilgili gerçeğe aykırı düşünceler ve sözler izafe edilmiş olması sebebiyle' talebin kabulüyle tekzip kararına hükmetmiş ve karar kesinleşmiştir.
İddia-14: Fethullah Hoca, Çiller'in Gizli Ortağı Olup, Birlikte Kara Para Aklamaktadırlar. Fethullah Hoca İmparatorluğu Aslında CIA'nın Bir Paravanıdır... [29]
Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi [30] davacının kişilik haklarına saldırıldığı, haber verme, eleştiri, yorum ve uyarı sınırlarını aşan şekilde yayın yapmak suretiyle hukuka aykırı olarak davacının şahsiyet haklarına tecavüz edildiği gerekçesiyle davalıları tazminata mahkum etmiştir. Mahkeme Kararı: Ayrıca Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi [31] aynı iddianın haysiyet kırıcı ve gerçek dışı olduğu gerekçesiyle yazı hakkında tekzip kararına hükmetmiştir.
İddia-15: Kasım Gülek MOON Tarikatının Türkiye Temsilcisidir. Kasım Gülek'in Cenaze Namazını Fethullah Gülen Kıldırmıştır. O Halde... [32]
Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi [33] söz konusu iddianın kişilik haklarını zedeler mahiyette olduğu, eleştiri sınırını aştığı kanaatine vararak, tekzip talebinin kabulüne karar vermiştir. Kanal 6'nın üst mahkemeye itirazı üzerine dosyayı inceleyen Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi [34] iddianın yargılayıcı ve mahkum edici bir üslupla yapılmış olması ve kişilik haklarını zedelemesi sebebiyle itirazı reddetmiş ve karar kesinleşmiştir. Karar gereği yayınlanan tekzip metninde özetle şu görüşlere yer verilmiştir:
'26.12.1997 tarihinde Ceviz Kabuğu programında, Aydınlık gazetesi yazarı Adnan Akfırat tarafından, müvekkilimiz Muhterem Fethullah Gülen ile ilgili olarak, gazetecilik dilinde 'hakaret', halk dilinde 'iftira' biçiminde nitelendirilmesi gereken gerçek dışı iddialar ileri sürülmüştür. Söz konusu yayında, muhterem müvekkilimiz, hem MOON tarikatının Türkiye'deki temsilcisi olarak gösterilmiş hem de Amerikan çıkarlarının Türkiye'de yayılmasının sözcülüğünü yapmakla itham edilmiştir. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, bütün hayatını İslâm'ın sevgi ve kardeşlik mesajının bütün insanlara iletilmesi gayretlerine adamış muhterem Fethullah Gülen'in İslâm dışı bir tarikatla iddia edildiği şekilde bir münasebetinin kesinlikle söz konusu olamayacağı apaçık bir husustur.
Merhum Kasım Gülek'in bu kuruluşla böyle bir bağlantısının olup olmadığı, müvekkilimizin bilmediği, bilemeyeceği bir husustur. Kaldı ki, vefat etmiş bir kişinin hayatta iken gösterdiği faaliyetleriyle ya da savunduğu fikirleriyle, onun cenaze namazını kıldıran kişiyi sırf bu sebeple ilişkilendirmenin hiç bir mantığı yoktur. Cenaze namazını kıldırmak belli şartları haiz kişilerin yerine getirebileceği dini bir görevdir. İşte, muhterem müvekkilimiz, özellikle müteveffa yakınlarının talebi üzerine bazı kişilerin cenaze namazını kıldırmıştır. Bu kişiler ise değişik dünya görüşlerine sahip olmuşlardır.
Ancak muhterem Hocaefendi'nin, kutsi bir görev olan cenaze namazı kıldırmasının, bu kişilerin hayatta iken savundukları fikirleri veya yaptıkları işleri tasvip edip etmemesi gibi bir açıdan değerlendirilmesi mümkün değildir. Ölen kimseler hakkındaki bu dini ve insani nitelikteki son görevlerin, bazı suçlamaların gerekçesi yapılması ise söz konusu kişilerin ne ölçüde art niyetli olduklarını aşikâre ortaya koymaktadır.
Diğer yandan milletimizin birliği ve dirliği için bütün toplum kesimleri arasında hoşgörü ve uzlaşmaya dayalı bir diyalog zemini oluşturulması çabasının fikri mimarı müvekkilimizi, yabancı bir devletin çıkarlarının yayılmasının Türkiye'deki sözcüsü gösterme cüret ve iftirası da, sadece ülkemizi kargaşaya sürüklemek isteyenlerin işine yarayabilir.
Bu iddiaların gerçek dışlığı yargı kararı ile tespit edilmiş olup, Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 1997/118 E sayılı dosyasından,hukuka aykırı olarak müvekkilimizin şahsiyet hakkına tecavüz ettiği gerekçesiyle tazminata mahkum edilmiştir.
Diğer yandan, müvekkilimizin bizzat çeşitli vesilelerle defaatla kamuoyuna açıkladığı üzere, kendisi bir tarikat lideri olmadığı gibi 'Fethullah Gülen tarikatı' diye bir tarikat da yoktur.
İddia-16: Fethullah Gülen 2000'li Yıllarda Lâik Demokratik Cumhuriyeti Yıkarak, Yerine Bir İslâm Cumhuriyeti Kurmak İçin Çalışma İçindedir [35]
İddianın doğru olup olmadığının tespiti için mahkemeye müracaat edilmiş, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi [36] iddianın 'gerçek dışı olduğu, aynı iddia ve isnatların daha önce de müteaddit defalar ileri sürüldüğü ve bu isnatlar için mahkememizce verilen tekzip kararlarına rağmen yeniden isnatların tekrarlanmasının tekzip isteyeni halkın hakaret ve husumetine maruz bıraktığı anlaşılmakla talebin kabulüne' karar vererek tekzip kararına hükmetmiş ve karar kesinleşmiştir.
İddia-17: 'Fethullah Gülen'in Talebeleri' İsimli Bir Grup TSK'da Örgütlenmektedir [37]
Üsküdar 2. Sulh Ceza Mahkemesi söz konusu iddianın Yüksek Askeri Şuranın kararlarına dayalı olarak ortaya atıldığını, ancak bu kararların gizli olması nedeniyle içeriğinin açıklanmadığı ve bu nedenle yapılan yayının 'gerçeklere aykırı hareket olarak nitelendirilmesi gerektiği' gerekçesiyle haberin tekzip edilmesine karar vermiştir. [38]
Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı da 'Fethullah Gülen'in Talebeleri' isimli bir örgütlenmenin olmadığını tespit etmiştir
İddia-18: ABD'de, Suudi Arabistan'da, Azerbaycan'da, Kırgızistan'da Örgütlenerek Din ve Deri Ticareti Yapıyor [39]
İstanbul 7. Asliye Hukuk Hakimliği bu iddianın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğunu tespit ederek, gerçek dışı ithamı ortaya atan kişiyi tazminat ödemeye mahkum etmiştir. [40]
İddia-19: BÇG'nin Raporuna Göre Gülen En Tehlikeli İrticadır [41]
Bağcılar Asliye Ceza Mahkemesi [42] iddianın yer aldığı yazıda 'Fethullah Gülen'in BÇG'nin raporuna göre irticai gurupların en tehlikesinin lideri olarak ve illegal finans kaynaklarına sahip olmakla itham edildiği, böylece ispatlanamayan hakikate muhalif isnatlarla haber verme sınırını aşarak, hukuka aykırı ve basın mevzuatına ters düşen mahiyete yayın yapılmak suretiyle Fethullah Gülen'in haysiyet ve şerefinin zedelendiği kanaatına varılmış' ve yazının tekzip edilmesine karar verilmiştir.
Kesinleşen bu mahkeme kararı gereği yayınlanması gereken tekzip metninde şu görüşlere yer verilmiştir:
'Son zamanlarda Türk basınında maalesef hayali bazı belli raporlar uydurularak, kişiler suçlanmakta ve tahkir edici isnatlarla insan haysiyeti değeri açıkça çiğnemektedir. Bilindiği üzere, gazetecilik mesleği, toplumu doğru ve tarafsız biçimde bilgilendirmek gayesiyle yürütülmesi gereken bir faaliyettir. Bunun için sorumlu gazetecinin bir iddiayı ortaya atmadan önce, konuyu objektif biçimde araştırması ve iddialarını dayandırdığı kanıtları somut biçimde göstermesi lazımdır. Ancak bazı basın mensupları basın mesleğinin bu temel ilkesini hiçe sayarak, bu haberde olduğu gibi, mesnetsiz ithamlarını, devletin birtakım organlarına mal ederek, muhterem müvekkilimize 'En tehlikeli gurubun lideri' gibi yakıştırmalarda bulunmaktadırlar.
Halbuki bütün kamuoyunun da yakinen bildiği üzere, muhterem Fethullah Gülen ilmi ve fikri bütün faaliyetlerinde, ülkemizde bir hoşgörü ve uzlaşma ortamının gerçekleşmesi amacını gütmekte; meydana getirdiği eserlerin hepsinde kardeşlik, birlik ve sevgi temasını işlemektedir. Bütün bu gayretlerin yürütülmesinde her zaman Anayasa ve kanunlar çerçevesinde kalınarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütünlüğü ve bekasına zarar verebilecek her tür davranışa karşı açıkça tavır alınmaktadır. Kendisinin mütefekkir şahsiyetinin doğurduğu sorumlu tutumun bir neticesi olarak, önerdiği hoşgörü ve uzlaşma düşüncesi ise başta devletimizin en yüksek makamı olmak üzere, toplumun değişik her kesiminde büyük bir kabul görmektedir. Ülkemiz ve bütün milletimiz için sarf edilen böylesine fikri bir mesainin ise, herhangi bir makam, mevki ya da maddi çıkar amacını gütmediği ve hele hukuk dışı, ideolojik siyasî bir guruplaşma veya örgütlenmeyi öngörmediği aşikârdır.
Ancak yukarıda değinilen ve bütünüyle hukuki çerçevede gerçekleştirilen gayretler hakkında kendisi samimi kamuoyu nezdinde büyük bir kabul görmekte olup, bugüne değin muhterem Fethullah Gülen aleyhine hukuka aykırı bir davranışından bahisle hukuki sonuç doğurucu herhangi bir adli işlem yapılmamıştır. Buna karşılık bazı yazıda olduğu gibi onun hakkında hakaretamiz iddialarda bulunanlar, yayınladıkları iftiralar nedeniyle çeşitli tazminat ve cezalara mahkûm edilmişlerdir. Ancak bu gerçeklere rağmen az sayıda basın mensubu, basın özgürlüğünü kötüye kullanarak hakiki hiçbir yönü olmayan iddialarını aynen tekrarlamaya devam etmektedir.
Böyle yalan haberlerle ilgili mahkemelerce verilen cezaların yeterince caydırıcı olmaması ve birtakım kişilerde mahkeme kararlarına ve hukukun üstünlüğüne gösterilmesi gereken saygının yeterince bulunmaması ise, bu karalama kampanyası yürütücülerine cesaret vermektedir. Ancak biz yine de, adaletin bir gereği ve toplumun kasıtlı olarak gerçek dışı yayınlarla yanlış yönlendirilmesinin önlenmesi için, hukuki bütün müracaatlara başvurarak; iddia sahiplerini bir kez daha ispata davet edeceğiz.
Bu vesileyle Radikal Gazetesi'nde söz konusu yazıdaki isnatları ortaya atılanları aşağıdaki soruları cevaplandırmaya çağırıyoruz.
1. Muhterem Fethullah Gülen hangi tutumuyla sözüyle ya da davranışıyla Türkiye Cumhuriyeti için tehlikeli olabilecek bir vakıaya sebep olmuştur? Nerede, ne zaman ve ne biçimde bu yönde bir faaliyete göstermiştir?
2. Kendisinin yayınlanmış bütün eserleri kamuoyunun bilgisine sunulmuş ve ilmi-fikri düşüncelerinin tümü açık biçimde ifade edilmiş olduğuna göre, bunların hangisinde devletimize, milletimize zararlı ya da demokrasiye aykırı bir husus ileri sürülmüştür.
3. Türkiye'de varolan bütün özel okullar devletin resmi makamlarının izniyle ve onların denetiminde faaliyet gösterdiğine ve bu okulların sahiplerinin kim olduğu belli olduğuna göre; muhterem müvekkilimiz hangi okulun sahibidir? Biz bugüne değin bu ve benzeri sorulara henüz bir cevap alamadığımız gibi, tahkir edici suçlamalarda bulunanlar, iddialarıyla ilgili hiçbir kanıt da ortaya koyabilmiş değillerdir. Bu nedenle söz konusu yayın sahiplerinin de bağımsız mahkemelere hakaretleri yaptırımlara maruz kalacakları inancıyla bütün kamuoyunda böyle iftiralara karşı uyanık olmaya davet ediyor saygılarımızı sunuyoruz.
[2] Konya DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1987/60 Hazırlık No'lu,15.6.1987 tarihli takipsizlik kararı.
[3] Mahkemenin 1998/89, 22.4.1998 tarihli kararı
[4] Mahkemenin 1993/117, 27.9.1993 tarihli kararı.
[5] Mahkemenin 1993/222, 27.10.1993 tarihli kararı.
[6] Mahkemenin 1994/2, 5.1.1994 tarihli kararı.
[7] Mahkemenin 1994/231, 5.9.1994 tarihli kararı.
[8] Mahkemenin 1994/58, 13.9.1994 tarihli kararı.
[9] Mahkemenin 1997/17 sayılı ve 5.3.1997 tarihli kararı.
[13] Mahkemenin 1993/866 E, 1994/290 K, 11.4.1994 tarihli kararı.
[14] Mahkemenin 1994/7299 E - 11778 K, 17.12.1994 tarihli kararı.
[15] Mahkemenin 1990/27, 9.3.1990 tarihli kararı.
[16] Mahkemenin 1990/45, 27.3.1990 tarihli kararı.
[17] Mahkemenin 1996/52, 21.6.1996 tarihli kararı.
[18] Mahkemenin 1990/67, 19.11.1990 tarihli kararı.
[19] Mahkemenin 1990/232, 11.12.1990 tarihli kararı.
[20] 6.7.1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Hikmet Çetinkaya
[21] Mahkemenin 1994/69, 10.10.1994 tarihli kararı.
[22] Mahkemenin 1996/192 E, 1997/222 K., 9.4.1997 tarihli kararı.
[23] 19.12.1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Hikmet Çetinkaya
[24] Mahkemenin 1995/50, 4.4.1995 tarihli kararı.
[25] 14.8.1997 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Hikmet Çetinkaya
[26] Mahkemenin 1997/85, 26.11.1997 tarihli kararı.
[27] 24.4.1997 tarihli Sabah Gazetesi, Can Ataklı
[28] Mahkemenin 1997/45, 18.6.1997 tarihli kararı.
[29] 24.11.1996 tarihli Aydınlık Gazetesi
[30] Mahkemenin 1996/1096 E, 1998/41 K, 22.1.1998 tarihli kararı.
[31] Mahkemenin 1997/8, 7.2.1992 tarihli kararı.
[32] 26.12.1997 tarihli Kanal 6'da yayınlanan Ceviz Kabuğu Programı.
[33] Mahkemenin 1998/9, 9.1.1998 tarihli kararı.
[34] Mahkemenin 1997/45, 16.3.1998 tarihli kararı.
[35] 18.12.1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Hikmet Çetinkaya.
[36] Mahkemenin 1995/48, 4.4.1995 tarihli kararı.
[37] Cumhuriyet Gazetesinin 27.5.1997 tarihli nüshasında yer almıştır.
[38] Mahkemenin 1997/72 karar no'lu ve16.7.1997 tarihli kararı.
[39] Cumhuriyet Gazetesinin 11.4.1994 tarihli nüshasında Hikmet Çetinkaya tarafından kaleme alınan yazıda yer almıştır.
[40] Mahkemenin 1996/68 esas,1996/53 karar no'lu ve 27.2.1996 tarihli kararı.
[41] 7 Mart 1998 tarihli Radikal Gazetesi'nde Enver Değer tarafından yazılan yazıda yer almıştır.
[42] Mahkemenin 1998/58 müt. Sayılı ve 2.6.1998 tarihli kararı.
- tarihinde hazırlandı.