Fethullah Gülen Hocaefendi sohbetlerinde kime hitap ediyor?

Fethullah Gülen Hocaefendi sohbetlerinde kime hitap ediyor?

"Fethullah Gülen o sözlerle kimi kastetti? Fethullah Gülen o sözlerle kime mesaj verdi? Fethullah Gülen o sözlerle kimi yerden yere vurdu?" türü tahrik edici başlıklarla çarpıtma haber ve yorumlara son zamanlarda sıkça rastlanmakta. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin mutad sohbetlerinden cımbızla cümleler seçilip kasıtlı çarpıtmalarla yönlendirici yorumlarla sanki o aktüel gündeme dair açıklamalar yapmış gibi sunuluyor. Bunları okuyan ve gerçeği bilmeyen, bilmediği gibi araştırma gereği de duymayan sayısız insan ortaya atılan çarpıtma dolu isnat ve iftiraları doğru sanıyor. Ve Fethullah Gülen Hocaefendi'nin günlük tefsir dersinde ya da bir hasbihal esnasında yaptığı konuşmalar "gündeme dair açıklama" diye medyada ve kafalarda yer buluyor.

Fethullah Gülen'i, onun duygu ve düşünce dünyasını, karakterini, üslubunu tanımayan ve bilmeyenler bu iftiralara inanabiliyor. Onu tanıyanlar Hocaefendi'nin medyada çarpıtmalarla sunulan tarzda ve üslupta bir beyanda bulunmayacağını gayet iyi bilir. Kur'an'ın emri gereği "yumuşak üslup, yumuşak beyan, yumuşak tavır" Fethullah Gülen Hocaefendi'nin prensibidir. Bazen sohbetlerinde rastlanan sert ifadeler ise açık ya da kapalı bir şahsa yönelik olmayıp bir sıfata yönelik beyanlardır. Yani Hocaefendi, şahıslarla değil, sıfatlarla meşgul olmaktadır; onun uyarıları da şahıslara yönelik değil, sıfatlara yöneliktir.

Önceleri olduğu gibi bugünlerde de medyada, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sohbetlerinde geçen bazı sözlerini sanki aktüel gündeme yönelik beyan edilmiş açıklamalar gibi algılayanların veya kasıtlı olarak çarpıtarak öyle algılatma çabası içine girenlerin olduğu görülmektedir. Öyle ya da böyle her halükarda medyada yer alan bir habercinin ya da yorumcunun kasıtlı bir çarpıtmayla kamuoyunu yanlış yönlendirmesi vicdani bir suç olduğu gibi; böylesi yanlış bir algıyla vardığı yanlış yargılarının ürünü olarak halkı yanlış bilgilendirmesi de mazur sayılamaz. Zira doğruyu öğrenme imkanları mevcutken ve üstelik bu çağda internet ortamında ilk elden doğru bilginin bulunabileceği fgulen.com ve herkul.org gibi sitelerden biraz araştırmayla kolayca gerçeği öğrenmek mümkünken hiç çaba sarf etmeden aklına estiği gibi yanlış algılamalarıyla yorumlar ve haberler yapması neden ve nasıl mazur görülebilir? Haberci ya da yorumcu ise meselenin hakikatini araştırması ve gerçeğe ulaştıktan sonra haber ve yorum yapması gerekmez mi?

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sohbetlerinde muhatap

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin herkul.org ve fgulen.com sitelerinde haftalık Bamteli ve günlük Herkül Nağme adıyla yayınlanan sohbetlerinin ilk ve asıl muhatabı o esnada huzurunda bulunan ilahiyat mezunu talebeleri ve misafirlerdir. Dolaylı muhataplar ise Gülen'i "Hocaefendi" olarak önemli bir kanaat önderi ve rehber kabul edenlerdir. Yayınlanan bu sohbetlerin çoğu, dersler esnasında veya dersler arası/sonrası çay faslında ya da bir namaz sonrası hasbihalinde Hocaefendi'nin, karşısındaki talebelerine ve misafirlerine hitaben yaptığı konuşmalardan oluşurken, bazıları da talebelerinden ya da halktan gelen soruların Hocaefendi'ye sorulması üzerine onun verdiği cevapların kayıtlarıdır. Bu kayıtlar sadece o sohbet mekanındaki insanların istifadesiyle sınırlı kalmasın ve Gönüllüler Hareketi'nin dünya çapındaki her ferdinin de istifadesi mümkün olsun, aynı zamanda isteyen herkes yararlansın düşüncesiyle internet ortamında paylaşılmaktadır.

fgulen.com ve herkul.org sitelerini biraz incelemekle bu kolayca öğrenilebilecekken Fethullah Gülen ve Gülen Hareketi aleyhine kasıtlı çarpıtma peşinde olanların cımbızla maksatlarınca cümleler seçip çarpıcı ve yönlendirici gündem oluşturma gayretleriyle ortaya attıkları yanlış ve yanıltıcı isnat ve ithamlar sonucu bazıları bilgisizliklerinden ve ilgisizliklerinden ötürü gerçekten habersiz olarak Hocaefendi'nin, uzakta bulunduğu mekandan ikide bir aktüel gündeme dair beyanatlar verdiğini sanabilmektedir.

Mesela Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 6 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanan Bamteli sohbetindeki bazı sözlerini bugünlerde kasıtlı olarak çarpıtanlar ve bu çarpıtmalara aldananlar, azıcık zahmetle biraz araştırsalar aslında Hocaefendi'nin o sözlerinin, Kur'an surelerinin sırayla tefsir ve müzakerelerinin yapıldığı mutad günlük tefsir dersinin bir bölümü olarak Sebe' Sûresi'ndeki ayetlerin tefsirinden ibaret olduğunu anlayabileceklerdir:

15 Nisan 2013 tarihli Herkül Nağme'nin sunuş kısmında "Bugün tefsir dersinde Ahzab Sûresi'ni tamamladık." deniliyor. Kur'an Mushaflarında Ahzab Sûresi'nden sonra Sebe' Sûresi yer aldığına göre demek ki bir sonraki gün Sebe' Sûresi tefsirine başlanmış. 4 Mayıs 2013 tarihli Herkül Nağme'nin sunuş kısmında ise "Bu sabahki tefsir dersinde Fâtır Sûresi'nin 15-37. ayet-i kerimelerinin müzakeresini tamamladık." deniliyor. Kur'an Mushaflarında Sebe' Sûresi'nden sonra Fâtır Sûresi yer aldığına göre demek ki o günlerde Sebe' Sûresi'nin tefsiri tamamlanmış.

Yani sadece Herkül Nağme sohbetlerinin sunuş yazılarına hızlıca bir göz atılsa bu gerçek öğrenilebilecek. Öyleyse demek ki maksat gerçeği öğrenmek ya da insanları doğru bilgilendirmek değil. Bu tür asılsız ve yersiz isnat ve ithamları ortaya atanların maksadı Hocaefendi ve Gönüllüler Hareketi aleyhinde kasıtlı çarpıtmalarla kamuoyunu yanlış yönlendirmek veya Fethullah Gülen isminin büyüsünden yararlanıp reyting elde etmek olmalı. Değilse bu kadar kolayca ulaşılabilecek gerçeğin aksine yalan yanlış isnat ve ithamlara neden teşebbüs ediliyor?

Günlük Kur'an ve Sünnet dersleri

Hocaefendi, ilahiyatçı talebelerle, Kur'an ve Sünnet'in açıklanması amacıyla ilk asırdan beri telif ve tedvin edilmiş temel kaynakların okunması ve müzakeresi ile günlük dersler yapmaktadır. Bu derslerde belli kaynak kitaplar takip edilerek Kur'an ve Sünnet'in doğru anlaşılması ve anlatılması istikametinde temel prensipler sunulmaktadır. Ayrıca selef-i sâlihînin halis ve saf içtihatları ve istinbatları yörüngesinde İslam'ın özüne uygun anlaşılması ve kavranması yanında bugünü yaşayan insanların alması gereken dersler ve ibretler de işlenmektedir. Dolayısıyla bir ayet ve hadis işlenirken o ayetten ve hadisten tek tek her bir müminin kendi hayatı için alması gereken dersler ele alınmakta; dünya ve ahiret kayıpları yaşamamak adına dikkat edilmesi gereken hususlara işaret edilmektedir.

Bu bağlamda mesela yine 6 Mayıs 2013 tarihli Bamteli sohbetinde Hocaefendi'nin ifade ettiği "Hatta mümin bile olsa ahlaken firavun olur, sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak başlarından aşağı yağması, o da insanı böyle Nemrutlaştırır, Firavunlaştırır." cümleleriyle asırlar önce Mevlana'nın Mesnevi'sinde dile getirdiği "Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Mûsâ da Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına gizlenmişler, senin gönlünde savaşmaya devam ediyorlar! Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir." cümleleri aynı hakikate dikkat çeken iki farklı beyandan ibarettir. Asırlar önce Mevlana da bugün Hocaefendi de müminin nefsindeki firavuna dikkat etmesi gerektiğini anlatıyor.

Nimetler ve imkanlar karşısında şımarıklaşma ve küstahlaşma meselesi de Hocaefendi'nin sadece bu sohbetinde anlattığı bir konu değildir. Daha önceleri yazılarında ve konuşmalarında defalarca bu meseleyi ifade etmiş ve bu vartaya karşı ikazda bulunmuştur. Mesela 11.02.2013 tarihli Bamteli sohbetinde de bu meseleye dair şu açıklamaları yapmıştır: "Cenabı Hakkın lutfu hiç farkına varmadan bir nimetken nikmet halini de alabilir. Bu türlü nimetin envaı çoktur. Mesela bazen Cenabı Hak az bilgiyle çok hakimane şeyler konuşturur size. Bazen -liyakatiniz var ya da yok- size belli payeler, belli mansıplar, belli makamlar lutfeder. Liyakatiniz var veya yok, insanları size yönlendirir. Bazen şartlar öyle müsait hale gelir ki konjonktürel olarak, siz belki o şeyleri ihraz etmeye hiç de liyakatiniz yok, fakat sizi çok önemli bir yere getirir, çok geniş imkanlar verir. Onlar Allah'ın birer lutfudur. Fakat bazen ilahi lutufları insan kendi iradesine, kendi başarısına verir veyahut öyle lutuflar karşısında kendisini gaflete salarsa, nimetler, lutuflar, mesela o imkanlar, o kuvvetler, o iktidarlar, o tasarruf hak ve salahiyetleri, o dediğini yaptırtma gücü -hafizanallah (Allah bizi muhafaza eylesin)- bunlar insanı kör eden Allah belası şeyler olduğundan dolayı En'am Suresi'nde (6/44-45) kötü akıbetleri ifade buyuruluyor. Nimet yerinde şükürle, hamd ile, sena ile, helal-haram olmasının tefrik ve temyiz edilmesiyle, kul hakkına girilmemesiyle, insanların hukukuna tecavüz edilmemesiyle taçlandığı sürece birer nimet sayılır. Yoksa nimet suretinde birer nikmettir, birer Allah belasıdır. Nimet sizi rehavete salıyorsa, gaflete salıyorsa, sadece kendinizi düşünmeye salıyorsa, kendi yarınlarınızı düşünmeye salıyorsa, hukukullahı gözetmemeye salıyorsa sizi -hafizanallah (Allah bizi muhafaza eylesin)- bu defa o nimet nikmet olur. Allah'ın rahmeti iken Allah'ın bir belası olur. Çünkü netice itibarıyla ahiretinizi kaybediyorsunuz demektir."

Bu örnekte de görüldüğü gibi Hocaefendi'nin gayesi insanların ahiretlerinin kurtulması istikametinde irşad ve tebliğ vazifesini yerine getirmektir. Dolayısıyla Allah'ı, İslam'ı, Kur'an'ı, Peygamber'i önemseyen herkes bu sohbetlerde kendilerine hitap eden bir şeyler bulabilecektir. Hatta bütün insanların istifade edeceği şeyler olacaktır. Çünkü Hocaefendi, yazılarında, konuşmalarında ve hizmetlerinde daima İslam mesajının evrensellik ve kuşatıcılık ilkesine riayet etmektedir.

Fethullah Gülen Hocaefendi, bütün vaktini, emeğini ve gayretini kendisinin, çevresinin ve tüm insanlığın ahiretinin kurtulmasına yönelik hizmetlere adamıştır; bu arada dünyaya ve dünyalık meselelere ise sadece mecburiyet ölçüsünde kıyıdan değinmektedir. Bu itibarla o, aktüel gündeme dair meselelerden uzak durmaya azami hassasiyet göstermektedir. O, esasen sadece İslam'ın ortaya koyduğu evrensel insanî değerlerin aslına uygun olarak herkesçe anlaşılması ve yaşanması istikametinde dersler, sohbetler ve hizmetler yapmaktadır.

Hakikat bu iken Hocaefendi'nin sohbetlerinden cımbızla cümleler seçip onları aktüel gündeme hitap eden açıklamalar diye çarpıtarak yönlendirici yorumlarla sunanların bu eylemi katmerli bir cahillikten ötürü değilse apaçık bir art niyet ürünü fitne ve fesat amacıyla ortaya atılmış isnat ve iftira olarak değerlendirilmelidir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.