Müslümanlığı Her Yanıyla Bilmeliyiz

Benim çok merak ettiğim konular var. Şimdi batıda Hıristiyan demokrat diye partiler var. Bunlar siyasi yelpazenin meşru partileri ve o toplumlarda Hıristiyan demokrat partilerin, siyasi varlıklarının bulunması bizim gibi çatışmalara yol açmıyor. Bizde, adında dini bir sıfat olan partilerle ilgili bir tartışmanın, bu çatışmanın sebebi nedir? Acaba bu partilerin konumunda bir yanlışlık mı var? Yoksa Müslümanlık dininin siyasi örgütlenme biçimi Batıdakilerden farklı mı?

Bir ölçüde, belki ikisi de söz konusu ama zannediyorum önceki husus daha ağırlıklı. Herhalde biz Müslümanlar olarak, Müslümanlığı her yanıyla bilemiyoruz. Biraz Müslümanlığı kavga hevesiyle yapıyoruz. Diyaloga kapalıyız. Henüz bu yeni dönem itibariyle rüştümüzü bazı kesimler itibariyle ispat etmiş, ortaya koymuş, bir toplum sayılmayız gibi geliyor bana. Yoksa hır gür çıkaracak bir şey yok. Biraz evvel de söz konusu edildi. Müslümanlığın temeli, Muhammed'e insanlara karşı sevgiye alakaya, mürüvvete kilitliyse değişik dönemlerde bu halk böyle olmuşsa zannediyorum, biz yanlış anlıyoruz, biraz bir yönüyle. Diğer taraftan da sizin sorunuz içinde yok da başkaları, bizim bazı dostlarımız, bu arada batılı dostlarımız Müslümanlığı bizim içimizde de böyle gösteriyorlar. Öcü gibi gösteriyorlar. Yani Müslümanlığı ister kendini koruma, ister müdafaa harpleri, ister dünya dengesinde yapılan bazı şeylerle, onun yerine böyle işgalci, müstemlekeci, böyle vuran kıran, kesen, eden devlet yapısını da ona göre. Bu arada onlardaki bu düşünceyi destekleyen çevremizdeki bazı hadiseler de olmadı değil. Bir taraftan vehabî hareketi Müslümanlık adına tarihi bir tecrit hareketi gibi algılandı.

Diğer taraftan İran'daki son hareket böyle Müslümanlık adına yapılmış en büyük inkılap gibi gösterildi. Ve buralarda yapılan şeyler Müslümanlığa mal edildi. Oysaki o şahısların kendi içtihatları, kendi anlayışları, Müslümanlık adına kendi yorumlarıydı. Bazıları biliyordu, bunlar Müslümanlık adına fena imajlar getirdi. Yani İran fundamantalizmi, Vehabi fundemantalizmi Müslümanlık adına fena imajlar getirdi. Bunlar Türkiye'deki bilgisiz görgüsüz Müslümanlığı kendi özüyle bilmeyen bir kısım kimselerde hayranlık da uyandırdı.

İran'daki hareketin uzantıları oldu Türkiye'de. Sanki ona ihtiyacımız varmış gibi bu ülkede, bütün bunlar ister batıda, ister bizim içimizde bir kısım aydınlarda gerçek Müslümanlık bu diye bir ürküntü getirdi. Bu açıdan RP'deki her gelişme onların içinde de böyle düşünen olabilir, bilemiyorum. Her gelişme, sanki böyle bizi İran'daki oluşumlara doğru çekiyor gibi, böyle Suudi Arabistan'daki oluşumlara doğru çekiyor gibi bir his uyandırdı. Histen da öte vehim uyandı.

Merak ettiğim başka konulara da girmek istiyorum. Siz kamuoyunda adı çok duyulan ama tanınmayan bir insansınız. Günlük hayatınız nasıl geçiyor?

Bir Müslüman'ım ben, böyle algılanması lazım. Biraz da çizgim o istikamette olduğu için yani benim babam imamdı. Bir yönüyle hatta benim Arapça ve Kuran hocamdı. Bu açıdan da belki herkesi kendi çizgilerimde kabul etsem bağrıma bassam, kendimden 10 kalem ilerde görsem de, yani bu mevzuda biraz hassasiyete sevk eden bir atmosfer içinde neşet ettim. Babam bana ileri seviyede Müslümanların hayat tarzını böyle ruhuma nakşederek, yüksek ufuklar göstermeye çalıştı. Yani takva söz konusuysa bana azami takvayı telkin etti. Züht söz konusuysa yani. Kalben böyle malayaniyata ait şeylerden uzak olma hep yüksek seviyedeki şeylerle meşgul olma, âli himmet olma gibi şeyler, bana bunları göstermeye çalıştı. Ben tam alamadım, istihdam o kadardı. Bu yönüyle belki bazı şeyler anlatılırken, çoğundan çok gerekir de. Yani hayatımda farzlarımı vaciplerimi, sünnetlerimi belki fazlasıyla, eksik yapmışımdır diye mesela hayatımın belli dönemlerinde kıldığım namazları eksik kılmışımdır diye, vaktim olduğu için, sizler için diyemem ben bunları. Bütün önü 5-10 senelik namaz bir kere daha kılayım deyip kıldığım, geceleri öyle ihyaya çalıştığım, mümkün mertebe Kuran'daki bazı şeyler üzerinde durarak, bakarak anlamaya çalıştım, onun içindeki bütün eğilimleri.

Çalışırken yalnız mı olursunuz. Birlikte çalıştığınız kişiler var mı?

Çalıştığımda yanımda bazen bir iki arkadaş olur. Bunlar işte, uzmanlaşma adına bazı şeyler yaparlar, onları müzakerelerine, mütealalarına iştirak ederim. Fikir ve düşünce teatisinde bulunarak, günümü değerlendiririm, elimde iki üç etap bulundururum. Değişik vakitlerde değişik kitaplar okuma çalışırım.

Din kitapları dışında kitap okur musunuz?

Okumaya çalışırım yani, vaktin ele verdiği ölçüde. Eskiden de okumaya çalıştım. Günümde hemen her gün ister din kitabı ister dinin dışında derken yani yararlı olabilecek şeyler. İki yüz sayfadan aşağı düşmez yani. Büyük çoğunluğunu dini şeyler teşkil eder. Bu arada bulunduğum yer işte burası benim şahsen esas bir evim olmadığı için bazen lojmanlarda, bazen bir dostun evinde. Burası da ara sıra kaldığım bir evdir. Bu arkadaşımız evi yaparken biraz da fakiri düşünerek yapmıştı. Böle yanıma gelenler olur. Bu arkadaşlar gibi daha çok da Fethi Gemuhoğlu gibi, biraz bizim Aydın Bolak. Onların seviyesindeki olan bir simadır. Öyle sohbet yönü olan bir simadır.

Ankara'dan gelenler oluyor mu?

Ankara'dan da nadiren gelenler olur. Bazıları işte Türkiye genelinde yararlı gördüğümüz kişilerle alakalı düşüncelerimi şey yaparım. Bazen de arkadaşlar yanında bulunanlar, böyle sizin yaptığınız gibi konuştuğumuz şeylerde fayda mülahaza ediyorsa, onları deşifre ederler. Onların tashihleriyle meşgul olurum. Bazen bazı arkadaşların isteğine göre, bazı mecmualarda yazı yazmak falan. Benim yazarlık haddim değil, bana göre önemli bir misyon. Milletin yararına yazılıyorsa cihattır o. Yani cihat sevabı kazandırır. Onu çok beceremedim. Ama yazmaya çalıştım. Ve şunu söyleyeyim. Bu türlü şeylerle 24 saati bazen, derim 'Yarabbi sen niye bir günü 48 saat yaratmadın. Yetmiyor bu 24 saat bana!..'

Müzik dinler misiniz?

Evet, ben bir ölçüde böyle çocukluk dönemimde 16 yaşına kadar sayıyorum çocukluk dönemimi, Erzurum'da kaldığım sıralarda bir kısım tasavvufçu kimselerle temasım vardı. Esas malumalleri olduğu gibi. Tasavvuf musikisi bizim hususla klasik musiki tekkede doğmuştur, zaviyede doğmuştur. O yönüyle de ilahiler gibi, gazeller gibi şeyler beni klasik musikiye çekti. Mesela Itrî'yi sevdim dinledim. Mesela Dede Efendi'yi sevdim dinledim. Hatta böyle bir büyük veliye saygı duyar gibi Hacı Arif Bey'i sevdim, saygı duydum. Günümüze doğru gelirken Ahmet Özhan'ı da böyle severek dinledim.

Karşı karşıya gelip konuştuğunuz müzisyenler var mıdır?

Evet, bazıları vardır,bazıları. Mesela Cem Karaca'yla da sarmaş dolaş olduk. Burhan Çaçan'la sarmaş dolaş olduk. Bekir Sıtkı Bey'le maarifimiz vardı. Tabii bunun gibi böyle, o seviyede olmasa bile kendi musikimizi çok severim. Diğerlerine karşı tavrım, bir yönüyle belki anlamadığımdan dolayıdır. Derler ki her insan anlamadığının düşmanı olabilir. Biraz da bana çok fazla, çok açık, çok dekolte geliyor. Hatta bunların hissi, fikri boşlukları vardır. Böyle hoplayarak, zıplayarak, tepinerek boşluğu doldurmaya çalışıyorlar gibi yanlış yorumlarım veya doğru yorumlarımda var belki. Ama bizimki, bunlara göre daha ciddi daha vakur, daha okkalı gibi gelmiştir öteden beri. Mesela Hüseyin Efendi'yi, o içli şeyleriyle çok severim. Daha çok da ben tasavvuf musikisini dinledim. Onu sevdim.

Yapı Kredi Bankası, bir dizi plak çıkardı gördünüz mü, geldi mi size?

Türk Halk musikisini de severim, kendi musikimizdir. Mesela Reşit Muhtar'la çok yakın maarifimiz vardır. Eski bestekârlarla maarifimiz vardır. Tenezzül edip onlar, hatta bir sözmüş gibi benden bazı şeyler bestelediler. Tabii orada tenezzül ettiler de esas onları da severim ben çok. Yakın dostlarım var. Hepsini sıralamam mümkün değil. Aslında sanatın değişik dallarına karşı sevgim vardır, alakam vardır. Çok fazla anlamasam bile tabii, kendi hususi, bizim kendi klasik sanatlarımıza karşı daha derin alaka duyarım teşride yakın olması itibariyle. Yani günümüzde de modern birini şey yapacaksam, çok öne çıkacaksam, Picasso'ya alaka duyarım İslâm'ın tecrit anlayışına karşı. Ciddi bir vahridatla mahmulü eski ifadesiyle meşhur olduğu söylenemez.

Bir de Batı Müziği, Batı klasikleriyle ilgili bir ilginiz oldu mu?

Alaka duymuş, bazılarına hayranlık duymuşumdur. Başkası da sordu mesela, 'Mozart'ı tahlil edebilir misiniz?' dediler. Tahlil denemez, belki yaptığı bazı şeyler esasında. Sonra onun yarım bıraktığı Beethoven'in tamamlamasını belki düşünebiliriz. O yönüyle Batı Klasik musikisinin konçertoları, senfonileri, daha dolgun, daha ciddi, daha vakur, daha zengin olur. Fakat öyle bir yorumlama meselesi söz konusu olamaz. Ama her dâhiye hayranlık duyduğum gibi Allah onları da bir sesle yaratmış, hayranlık duyarım. Onlar benim misalim.

Güzel bir konuşma oldu benim açımdan. Sizin söylemek istediğiniz, duyulmasını istediğiniz bir şey var mı?

Estağfirullah o sizin takdiriniz. Siz duygularınızı düşüncelerinizi daha geniş bir daireye yayabiliyor, neşredebiliyorsunuz. Aynı hisleri paylaşıyoruz. Yazılarınızdan eskilerin ifadesiyle yazıların 'ruhunu sıkınca' buna 'tekaddür ediyor' derlerdi. Damlıyor yani, damla damla dökülmüyor. Toplumun değişik kesimleri arasında mutabakatın sağlanması için gerekli olan şeyler yapılmalı, olmayacak şeylerde tansiyon yükselince, askeriyede yükselebilir, devletin üst kademelerinde yükselebilir. Aşağı çekilmesi, Türk milletinin bir zamana ihtiyacı vardır. Onun için bu zamanı Türk Milleti'ne kazandırmak bağışlamak çok önemlidir. Yani milletin varlık ve bekasıyla, size de, belki bize de önemli vazife düşüyor. Camideki hoca efendiden, bir gazetenin başındaki sizin gibi ufku engin kişiden, televizyonların, belirli yapımların başını tutan arkadaşlarımıza kadar, toplumun değişik kesimleriyle olduğu gibi kendi konumlarıyla kabul etme mevzuunda işte böyle telkinlerimiz olmalı, şartlandırırsak herkes herkesi öyle bir kabul etse, bu toplum böyle kendi içinde kaynaya kaynaya kıvamına geliyorsa, öyle olacağına inanıyorum ben, atılmış adımlar da vardır.Fakat birileri istemiyor bunu. Zannediyorum vuruşturmak istiyorlar. Bu da bizim aleyhimize olacak, işin doğrusu benim aklıma başka bir şey gelmiyor daha...

Çok teşekkür ederim hocam, sağlık diliyorum size...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.