Tayvan Onları Çok Sevdi
Yavuz Avcı, İbrahim Barlas ve Mehmet Kaya… 1990'lı yıllarda dünyanın çeşitli yerlerine dağılan adanmış Türklerden sadece üçü. Nasiplerine, Türkiye'ye 10 bin kilometre uzaklıktaki 23 milyonluk Tayvan düşer. 1993 ramazanında ulaşırlar başkent Taipei'ye. Dil bilmeden yabancı bir diyara gelmenin sızısını daha ilk adımda hissederler. Yokluklara ve kendilerinden başka Türk bulunmamasının getirdiği gariplik duygusuna karşı da direnirler. Bu azimle uzun mesafeleri kısa sürede katederler. Aile edinirler, çocukları dünyaya gelir. Ve burada ilk Türk okulunu açarlar. Tabir yerindeyse "fena fil Tayvan" olurlar. Bu çalışma heyecanı, Yavuz Avcı'ya farklı bir kapı daha açar. Ülkenin TÜSİAD'ı sayılabilecek Tayvan Müteşebbis Yöneticiler Derneği (TEMA) 2007'nin en başarılı 10 işadamından biri olarak ilan eder Avcı'yı.
Biz Ayrılsak, Kim Bilir Ne Zaman Gelirler?
Dışardan gelen ve kendilerine benzemeyen Türklere ilk günler önyargılı yaklaşır Tayvanlılar. Ama gün gelir, önyargılar kırılmakla kalmaz, bu gençleri ailelerine katmak için kızlarıyla evlendirirler. Bir de Avcı'nın dilinden dinleyelim ülkeye adım attığı o ilk günleri: "Çok zorlandık. İngilizce ve Çince yok. Kimseye derdimizi anlatamıyoruz. Sıcak ve nemli iklimi perişan ediyor bir yandan. Dayanamıyoruz. Aklımıza dönmek dahi geliyor. Ama buna da cesaret edemiyoruz. Çünkü biz dönersek bir daha buraya kim bilir ne zaman gelen olur?"
Taipei'deki iki yıllık ikametin ardından üniversite eğitimi için ülkenin ikinci büyük şehri Kaohsiung'a geçer. Sun Yat-Sen Üniversitesi Maliye Bölümü'nün de tek yabancı öğrencisidir. Okulda devamlı Türkiye'yi ve Türk halkını anlatır. Üniversite günlerinde, hatırladıkça gönlünü sızlatan bir hadise de yaşar. Üniversitede, Hamid Yang isimli Müslüman Tayvanlı bir arkadaşı Hıristiyan olmak üzeredir. O gün kiliseye gidecek, bu işi bitirecektir. Ancak yolda arkadaşı Yavuz Avcı'yla karşılaşır. Yang'ın kararına ilk anda tepki göstermeyen Avcı, onu alır ve Türkiye'den gelen misafirlerinin yanına götürür. Gün boyu hem misafirlerle hem de Yang ile ilgilenir. Akşam olduğunda ruh dünyası tazelenmiştir Yang'ın; dinini değiştirmekten vazgeçer.
İlk Fidanlar: Formoza ve Kıvam
Üniversite'nin ardından Avcı Tayvan'da iş hayatına atılır. Arkadaşlarıyla birlikte diyalog çalışmalarını yürütebilmek için Anadolu Formoza Derneği'ni kurar. 2007'de Türk okulunun açılışında da etkin rol alır. Avcı'nın "Buraya gelirken en büyük hayalimiz bir Türk okulunun açılmasıydı. Yıllar sonra o da gerçekleşti" diye anlattığı okul, 'Kıvam' adıyla Kaohsiung'da açılır.
Avcı'nın iş hayatındaki başarısı Tayvanlıların gözünden de kaçmaz. Ülkenin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan TEMA tarafından 2007'nin en başarılı 10 yöneticisinden biri seçilir. Türkiye'yi temsil etmenin bilinciyle Tayvanlılar'dan daha fazla çalışması, kendisine ödüle giden yolu açmış. İhracat ve ithalatla uğraşan Avcı, burada kendi şirketini kurmuş. Türkiye'den Tayvan'a kuru gıda ve kozmetik satıyor. İlk defa böyle bir ticaret kapısı açtığı için bu prestijli ödüle layık görülmüş.
Eşi, Türk Yemeklerini Öğrenmiş
Yıllardır yaşadığı Tayvan, Yavuz Avcı'nın artık ikinci vatanı olmuş. Sonradan Müslüman olan Tayvan asıllı eşi Aylin Avcı, Türk insanının sıcaklığını ve samimiyetini Tayvanlılarınkine benzetiyor. Eşi sevdiği için Türk yemeklerini öğrenmiş. Avcı'nın çocukları Meryem (5) ile Salih (3) hem Türkçeyi hem de Çinceyi konuşuyor daha bu yaşlarda. Bir çocuğu olan İbrahim Barlas'ın eşi de Tayvan asıllı.
Tayvan'da 'fahri büyükelçi' gibi çalışan 'çılgın Türklerin' hizmetlerinden Türkiye Dışişleri Bakanlığı da memnun kalmış olacak ki iki kez teşekkür beratı göndermiş Avcı'ya. "Ölünce buraya gömülmek ister misiniz?" diye soruyoruz Yavuz Avcı'ya. Cevabı kısa ve net: "Annem hakkını helal edecekse buraya gömülmek isterim." (İsmail H. Köseoğlu - Mesut Çevikalp/Taipei)
- tarihinde hazırlandı.