Kalb Hayatı'nda nefis terbiyesi
Kötü halden iyi hale, günahtan sevaba, güzel işlerden daha güzel işlere bir yolculuk tasavvuf. Bir nevi akıldakini kalbe indirme çabası, gayreti. Bu yolculuğun vuslat mekânı kalp, aracısı ise zikir ve tefekkür. Akılla kalp arasındaki mesafe fizikî dünyada oldukça kısa. Fakat hakikatte bu yolu o kadar da kolay aşamıyoruz. Hayatın tamamında herkes bu güzergaha mutlaka adım atıyor. Kimi bu yolun başındayken bitiriyor yaşamını, kiminin bitimine ramak kala nefesi tükeniyor. Kimi de yolu ya ortalıyor ya ortalayamıyor. Nice kutlular ise hayatıyla kalp yolunu öyle paralel götürüyor ki biri diğerinden bir karış bile uzun gelmiyor.
İnsanın bu yolculukta en büyük düşmanı ise şüphesiz şeytan ve nefis. Bu iki düşmanın kulun önüne koyduğu engellerin, bariyerlerin haddi hesabı yok. Hatta çoğunun farkına bile varmıyor, bu hayat sergüzeştinde bizi yavaşlattığını hissedemiyoruz. İşte bu engellere, karşımıza nasıl çıktıklarına, onları nasıl aşacağımıza, El-Muhasibi'nin 'Kalb Hayatı' kitabında bir bir şahit oluyoruz. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin de birkaç kez okunmasını tavsiye ettiği eserlerden biri olan 'Kalb Hayatı'nın Prof. Dr. Abdülhakim Yüce tarafından Arapçadan Türkçeye yapılan tercümesi, Eylül 2011'de yeni baskısıyla muhasebe ehli olmak isteyenlere ufuk açıyor.
Önce kitabın ismi dikkatimizi çekiyor: 'Kalb Hayatı'. El, göz, kulak, dil gibi dış âlemimizi değil, bizzat tefekkür, rüya, marifet, ihsan, ilham, zikir, niyet gibi iç âlemimize ait eylemlerimizi etkileyen ve yönlendiren merkezde olup bitenleri anlatıyor bu isim. Zira kalp, hem bütün duygu, düşünce, şuur, sezgi ve idrakin hem de hayır ve şerrin en önemli pınarı. Temel tasavvuf klasiklerinden olan eserde takva, vera, aldanma, nefsi tanıma, riya, ucub, kibir, hased gibi kalbî amellerimizdeki kayma noktalarımızın hepsi derin psikolojik tahliller yapılarak işleniyor.
Asıl adı Ebu Abdullah Haris b. Esed el-Basrî olan yazar, "Her zahidin zühdü marifeti, marifeti aklı, aklı da imanının ölçüsündedir." diyerek kalp, akıl ve amel bütünlüğünü vurguluyor. Tasavvufî tavrına rağmen, aklî yaklaşımı hiç terk etmiyor, hatta aklın kullanılmasını savunuyor. El-Muhasibi'nin "Ben derinliğine tefekkür edip uzun uzun düşünerek, hidayete ulaştıracak bilgi aradım. Daha sonra Allah'ın kitabı, Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti ve müminlerin icmaından anladım ki haris olmak insanı körleştirir ve böylece onu hak yolu aramaktan engeller, neticede de batıla düşürür." düşüncesi, onu kendisine el-Muhasibi adını vermeye sebep olan muhasebe yapmaya ve riyazetle birlikte bir ahlâkî dönüşüm yaşamaya sevk eder. Böylece hak ve kurtuluşa giden yolun Allah korkusundan, O'nun emirlerine tabi olmaktan, O'na tam ihlâsla ibadet etmekten ve Resûlü'nün sünnetine tabi olmaktan geçtiğini görür.
Dokuz bölümden oluşan kitap, diyalog yöntemiyle yazılmış. "Dedim ki...", "Dedi ki..." şeklinde soru ve cevaplarla ilerliyor. Bu bölümlerin her birinde konu başlığı bu üslupla detaylı olarak işleniyor. "Nedir? Nasıl oluşur?, Sebepleri nelerdir? Türleri nelerdir?, Kurtulma yolları nelerdir?, Kurtulmaya çalışırken nelerle karşılaşırsın?, Nasıl mukabelede bulunman gerekir?, Kurtulduğun nasıl anlaşılır?, Kurtuldum sanıyor ama kurtulmadıysan ne yapmak lazımdır?" gibi sorulara cevap veriliyor. Yanıtlar, ayet, hadis ve ashabın sözleri ile destekleniyor. Konular misallerle de zenginleştirilerek tesiri artırılıyor.
Riya, kibir ve aldanma
Yaşadığı dönemde nefis, nefsin halleri, tezkiyesi konularında eser veren ve hatta düşünce sürecinin sonunda ulaştığı noktada muhasebeye yönelmesi ve bu konudaki eser ve sözleri sebebiyle 'Muhasibi' lakabını alan müellifin eserindeki soruların, kişiye bir kaçış yolu bırakmayacak denli ayrıntılı olduğunu söyleyebiliriz. Haliyle eseri okuyanın, kendisini bir muhasebenin içinde bulması kaçınılmaz. Kalb Hayatı, kişiyi her düşünce, niyet ve amelinde kendisini sorgulamaya ve muhasebe eksenli yaşamaya teşvik ediyor.
Kitabın orijinal adı 'Er-Ri'aye li Hukukullah'. Allah'ın hakkına riayet anlamına gelen eser, tamamıyla bir tasavvuf ve ahlâk felsefesi aslında. 550 sayfadan oluşan kitabın giriş mahiyetindeki birinci bölümü, Allah hakkını kavram olarak açıklıyor. Sonra nelerin Allah hakkına dahil olduğunu ayet ve hadislerin ışığında sıralıyor.
Riya, eserin en uzun bölümü. Burada ikiyüzlülüğün çeşitleri, gizli ve açık olanı, kibir ve ucbla (kendini beğenmek) karışık olanı, ne zaman ve ne şekilde ortaya çıktığı, en küçüğü ve büyüğünün özellikleri, bundan ötürü nafileleri terk etme, topluluk arasında ve yalnızken riyanın durumu, anne-babaya karşı ikiyüzlülük ve benzeri konular derinlemesine ele alınıyor. Riyanın karıncanın ayak hareketinden daha gizli olduğunu öğreniyoruz mesela bahsi geçen bir hadis-i şerifle. Öyle ki bu kadar gizli olan şeyi ancak geniş bir ilim ve engin basiretle fark etmemiz mümkün. İkinci bölümde, arkadaş ve dostlarla birliktelik, bu görüşmeler sırasında karşılaşılan manevî tehlikeler, nefsin onlarla uygun olmayan şeylere dalması, nefsin özellikleri ve kandırma yolları gibi kalp amellerindeki riskli durumlar yer alıyor. Yine nefsin özelliklerine ve rağbet ettiği şeylerin izahı, üçüncü bölümün tamamını oluşturuyor.
Kibir ve aldanma sonraki iki bölümün içeriği. Burada kibrin âlim-cahil, güzel-çirkin herkeste olma ihtimalinin, hepimize dokunan bir imtihan olduğunu anlıyoruz. El-Muhasibi'ye göre kişi kendinden az bilene "Heder oluyor, cahil" diyerek kibirlenirken, kendinden çok bilene ise "Bunun işi zor, çünkü ameli az" diye kibirlenebiliyor. Aldanma bölümünde diğerlerinin sebebi olduğundan burada başı, Allah ile aldanma çekiyor. Bu kısımda Allah ile aldanmanın O'na isyan edildiği halde, bağışlanmayı temenni etmek olduğunu idrak ediyoruz. İlim, amel, hadis ve Kur'an ezberleme, değişik fırkalarla tartışma, vera, uzlet, gazve, hac, gece ibadeti, takva, ihlâsta aldanma aynı silsilenin devamını oluşturuyor. Hasedin özellikleri, haram ve mubah olanı, düşmanlık ve kinden ileri gelen çeşidi, düşmanlık ve kine neden olan türü, hasede sebep olan diğer konular, hasedi bertaraf etme yolları, hasedin bir zulüm olmadığını ise eserin ilerleyen sayfalarında idrak etmeye çalışıyoruz. Son adımda ise ahlâken kendini bir yere kadar düzeltmiş, Allah hakkına uymada titizlik kazanmış kişilerin, bu durumlarını koruyabilmeleri için dikkat etmeleri gereken hususları öğreniyoruz.
Herkesin iç yolculuğu kendine göredir şüphesiz. Yollar çetrefilli, tali yollar bazen cezbedici olabilir. Kazanma kuşağında kaybetmek ise -hafazanallah- an meselesi. İşte nefsin terbiye sürecinde, iç muhasebe yapmak vazgeçilmemesi gereken bir metot. Zira "Namazı kılma!" değil, "İki rekat kılma, dört kıl ama hızlı kıl." diyen bir şeytanla muhatabız her an. Fark etmeden ona uyduğumuz zamanlar ne kadar da fazla değil mi?
- tarihinde hazırlandı.