Harflerin Her Çengelinde Bir Kandil Asılı

Necmeddin Şahiner'in Son Şâhitler isimli eserini okurken Mehmet Fırıncı (Mehmet Nuri Güleç)'nın bir hatırası bana pek çok hatırayı tedai ettirdi.

Diyor ki: "(Ankara'da merhum Atıf Ural ile) Gazi Lisesi'nde Türkçe öğretmeni olan Celâl Bey diye bir zâtın evine gittik. Sonra Sözler'in neşrinde çalışmıştı. O gece o zâtla çok güzel sohbet oldu. Abdullah Cevdet'le hayli arkadaşlık yapmış, o yüzden itikadı sarsılarak pek çok sıkıntı çekmiş ve iki defa Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatmış. Ne zaman ki, Sözler mecmuası eline geçmiş, dünyası aydınlanmış, nurlanmış. 'Tahmin etmiyorum ki, sizler benim gibi Sözler'i anlayasınız. Öyle ki, bu harflerin benim için her bir çengelinde âdeta bir kandil asılı gibi, beni nurlandırıyor.' diyordu. Sözler'deki Tevhid hakikatlerinin ispatları karşısında kimsenin durmasının mümkün olmayacağını, mutlaka teslime mecbur olacağını, Abdullah Cevdet'in eline geçseydi mutlaka kurtulacağını ifade etti. Ve onun daima tekrar ettiği mısraını söyledi: 'Takıldı kaldı fikrim nokta-i tevhidde.' diye mütemadiyen tekrar ederdi. Onun bu sarsıntıları beni de sarsmıştı. Fakat benim elime Sözler geçti, kurtuldum. Onun eline geçmedi ve o gitti. Saatler geçti, gece vakti oldu ve ayrıldık."

Yıllar önce İzmir-Pınarbaşılı Cemil, "Benim gibi bir adamla on sene uğraştınız!.." demişti, takdirle. Sonra da, "Siz inançsızlığın ne olduğunu bilemezsiniz ki... Her türlü zevki tadacak imkânlara sahipken ve inançsızlığım sebebiyle (haram-helâl düşüncesi de olmadığından) onları yaşamam için hiçbir engelim yokken, sabah olurdu, akşamlar nasıl olacak diye; akşam olurdu sabahlar nasıl gelecek diye düşünürdüm. İnançsızlığın verdiği gönül darlığımı anlatamam... Sizin gibi insanlar bunu bilemezler!." demişti... Daha sonra hac ve umre hatıralarını yazıp gönderdi. Bunlar çok güzel ve içten ifadeleri ihtiva ediyordu...

Aziz Nesin öldüğü zaman Fethullah Gülen Hocaefendi tam bir inkisar içinde, "Keşke ona muhatap olacak seviyede imanî ve Kur'ani hakikatları anlatabilecek bir insanımız olsaydı. Onun inançsız gidişinden ben kendimizi mesul görüyorum." mealinde sözler söylemişti.

Mina Urgan'ın hatıralarını maalesef ölümünden sonra okuyabildim. Aynı şekilde onun da şüpheler içinde bocalayıp inançsızlıkta karar kıldığı noktalara muttali oldum. Halbuki, onun kafasına takılan şüphe ve tereddütler çok aklî ve mantıkî biçimde birçok eserde cevaplandırılmıştır. Hep bu güzel hakikatler bu insanlara niye ulaştırılamadı diye hayıflandım.

Ortaöğretim yıllarında bir Türkçe ve edebiyat hocamız vardı. Çok bilgiliydi, fakat ateistti. Öğretmen olarak severdik; ama bize inançlarımızdan dolayı takındığı tavırdan dolayı da kızardık. Düşüncelerimizi ifade imkânı bile vermeden bizi, gericilikle ve yobazlıkla suçlardı. Seneler sonra onun yüksek bir okulda öğretmenlik yaparken, "Ah keşke ben de bir inanabilseydim!" deyişini bazı öğrencilerinden öğrendim ve içim "Cız!.." etti. Her şeye rağmen ona ulaşıp bazı gerçekleri aktarmak veya okuyacağı bazı kitapları takdim etmek gerekirdi, bunu beceremediğim için kendimi suçluyorum. Ama bütün bunlara rağmen hidayet Cenab-ı Hakk'ın elindedir. Bunlar birer vesile hem de güzel ve güçlü birer vesile...

Bediüzzaman gibi muhteşem bir mazhariyete sahip bir zat bile, Ziya Gökalp ve benzeri kişilere iman konusunda bazı meseleleri anlattığını; fakat onların kabul etmediklerini söylüyor. Bu husus, el yazma Fihrist Lem'ası'nda, Küçük Sözler'in hâşiyelerinde ve Mektubat isimli kitabında ifade edilmektedir.

Meseleye başka bir açıdan bakarsak, "İman; kişinin onu elde etmek için cüzî iradesini sarf ettikten sonra Cenab-ı Hakk'ın dilediği kulun kalbine attığı bir nurdur." Yani önce insanın, imanı elde etmek için bir arayışa girmesi gerekmektedir.

Biz bu duruma pek çok görüşmelerimizde şahit olmuşuzdur. Çünkü sırf münakaşa etmek için gelenlere ne anlatırsanız anlatınız, sizden ayrılırken inançsızlığını bir kat daha pekiştirmiş olarak gittiğini görüyorsunuz. Halbuki bir arayış içinde olanlara eksik de anlatsanız, sizin verdiğiniz ipuçları, hatta zayıf ışıklar bile doğru yolu bulmasına sebep olabiliyor...

Ama bu hususta mübarek Kur'an tefsirleri olan İlhamat-ı Kur'aniye, İstihracat-ı Kur'aniye ve Sünühat-ı Kur'aniye olan Risale-i Nurları göz ardı edemeyiz.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.