Kadından Israrla Esirgenen Bağımsız Şahsiyeti, İslam 14 Asır Önce Vermiş
"Yeni Ümit Kitaplığı" yayınları arasında çıkan "Farklı Açılardan Kadın ve Aile" isimli çalışmada kadın ve aile bütün yönleriyle değerlendiriliyor.
Yeni Ümit Dergisi olarak insanımıza İslam'daki kadının mualla mevkiini bir kere daha hatırlatma gayesiyle bir dosya hazırlığına giriştiklerini ifade eden kitabın editörü Zühdü Mercan, "Hiç olmazsa, bazı iyi niyetli münekkitlerin önüne bir dosya halinde bu doğrularımızı koymak istedik." diyor.
Kitabın başında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "Dar bir çerçeveden kadın" isimli yazısı yer alıyor. Hocaefendi, yazısında 'bize göre kadın' diyerek kadını şöyle tarif ediyor: "Hususiyle analık buuduyla, semalar kadar derin gönlünde göklerin yıldızları kadar duyguların, düşüncelerin köpürüp durduğu bir his ve merhamet yumağıdır." Allah'ın kadını başka değil, erkeğe eş olarak yarattığını hatırlatan Hocaefendi, bu ikilinin iki ceset, bir ruh gibi olduklarını ve bu halleriyle bir hakikatin ayrı ayrı iki yüzünü temsil ettiklerini dile getirerek ardından bir bozguna dikkat çekiyor: "Zamanla hoyrat düşünce bu birliği bozdu. Onun bozulmasıyla da hem aile düzeni hem de içtimai nizam bozuldu."
Kitapta yer alan ikinci yazı sosyolog Rıza Tahiri tarafından kaleme alınmış. Tahiri "İslam'da genel haklar ve masuniyetleri" isimli yazısında, İslam'da insan hürriyetinin en büyük garantisi olarak Allah'ı göstererek "İnsanın Allah'tan başka kimseye kul olamayacağını, kimsenin de insan üzerinde mutlak hakimiyet iddiasında bulunmayacağını" ifade ediyor.
Yakın zamana kadar modern dünyada kadından esirgenen bağımsız şahsiyeti İslam'ın kadına 14 asır önce verdiğini dile getiren araştırmacı-yazar Dr. Şerif Muhammed "İslam'da ve diğer dinlerde kadın" konulu çalışmasında Müslüman ailede kızın asla bir yük olmadığına işaret ediyor.
Kadın konusu ele alınırken düşülen tuzaklardan birinin kadın-erkek eşitliği iddiası olduğuna vurgu yapan bir diğer araştırmacı yazar Hammude Abdul-Ati, bu konuyu işlediği "İslam'da kadının yeri" konulu makalesinde, şunları söylüyor: "Kadın ile erkek birbirinin eşiti değil, karşılıklı üstün olan ve olmayan taraflarıyla, hayatın bütününde yetki ve haklar açısından birbirini tamamlar." Örtü konusuna da değinen yazar, Müslüman kadının, 14 asırdır giyegeldiği örtü ile bütünleştiğine ve örtünün Allah'ın emri olduğuna dikkatleri çekiyor.
Kitapta nişanlanma konusunu işleyen Dr. Ahmet Güneş, nişanlılığın bünyesinde şu beş özelliği barındırdığını söylüyor:
1. Mahremiyeti kaldırmaz.
2. Evlilik mecburiyeti yüklemez.
3. Kadına mehir hakkı tanımaz.
4. Mehir olarak değerlendirilmeyen mallar, hediye statüsünde değerlendirilir.
5. Tarafların maddi veya manevi tazminat talep hakkı tartışılsa bile, haksız olan tarafın dinî ve ahlakî sorumluluğunu da kaldırmaz.
Bursa Merkez Vaizi Dr. Selim Arık, evlenmenin ibadet olup olmadığı konusunun tartışıldığına dikkat çekerek, evliliği de bir ibadet olarak değerlendirmenin mümkün olduğuna işaret ediyor. Prof. Dr. Hayreddin Karaman "İslam ailesi" konulu makalesinde Peygamber Efendimiz'in evlenmeyi teşvik ettiğine vurgu yapıyor. Prof. Dr. İbrahim Canan "Mut'a nikahı meselesinin iç yüzü" adlı yazısı ile, ilahiyatçı yazar Osman Şimşek ise "Acı bir tecrübe 'mut'a (geçici evlilik) ve gerçekler" isimli aynı konulu yazılarıyla Efendimiz döneminde yapılan uygulamaları bir bir ele alıyor. Araştırmacı yazar Dr. Selman Kuzu ise Kur'an'ın getirdiği yeni hükümlerle adeta kadının toplumsal statüsünde bir devrim yaptığına dikkat çekiyor.
Kitapta ayrıca Doç. Dr. M. Halil Çelik'in kaleme aldığı "Değerlerin aşınması ve eşlerin boşanması" konulu makale ile Dr. Mümtaz Aydın'ın kaleme aldığı "Osmanlı'da örnek uygulamalarıyla evlilik hayatında kadının ekonomik hak ve hürriyetleri" konulu yazıları da yer alıyor. (Abdülkadir Süphandağı)
- tarihinde hazırlandı.