Nahcıvan'dan Davet Var
Bölge Temsilciliğimize bağlı illerden aldığım yoğun talep üzerine, daha fazla geciktirmeden Matbaa Müdürümüz Mustafa Kemel Al'la ya seyahat deyip çıktık. Amacımız Ağrı, Doğubayazıt, Iğdır, Kars Temsiciliklerimizi yerinde ziyaret etmek ve çalışmaları hakkında bilgi almaktı. İlk önce Ağrı'ya vardık. Ağrı'nın gerçekten büyük maddi-manevî problemlerini yerinde gördük. Asfaltsız, bozuk ve tozlu yollar, çözüm bekleyen ekonomik sıkıntılar, kısaca Ağrı'nın ağrıları çoktu. Neşter vuracak, problemleri aşacak kurtarıcısını bekliyor. Bir gece Ağrı'da kalıp, sabah erkenden Doğubayazıt üzerinden Iğdır'a vardık. Iğdır'da baharı çok erkenden görmüş sıcak bir iklimle karşılaştık. Birde buna Iğdır Temsilcimiz Emin Bey'in sıcak ve sempatik tavırları azda olsa Ağrı'nın sıkıntılarını unutturdu bize. Emin Bey'in ısrarlı isteğine karşı daha fazla dayanamayarak Nahçıvan'a gitmek üzere Iğdır'dan ayrıldık. Yol boyu sola bakıyoruz burası Ermenistan, sağa bakıyoruz burası İran diyerek başlıyor anlatmaya, sınır kapısına nasıl vardık anlayamadım. Sınırda hummalı bir koşuşturmayla karşılaştık. Tabi biz Emin Bey'in tecrübeli ve usta manevraları sayesinde beklemeden, kendimizi bir anda Nahçıvan topraklarında bulduk. Yıllardır özgürlük deyip inleyen, çilelerle yoğrulan, hep vuslat ne zaman deyip sabırla bekleyen insanların ülkesi Nahçıvan...!
Doğruca Zaman Gazetesi Nahçıvan Temsilciliğimize vardık. Merkezi ve Başbakanlık binasına yakın güzel dizayn edilmiş, güzel bir büroyla karşılaştık. Kısa sürede Türkiye'den Türk Gardaşlar gelmiş diyerek gelenlerle sarılıp hasret giderdik. Karanlık çökmek üzereydi, akşam yemeğine, yakın bir köye davet edildik. Köye doğru yol alırken, akşamın çöküşüyle şehrin karanlığı dikkatimi çekti. Sokaklar ıssız, sokak lambaları ışıksız, sanki sahipsizliğine ağlıyordu koca şehir... Bu hal nedir? diye sordum. Bu bizim alın yazımız, bizler bunu hep yaşıyoruz dediler. Işık ve doğalgazımız Ermenistan üzerinden geldiği için kestiler. Türkiye'den gelen enerjide kısıtlı. İki saat aralıklarla, bazen daha fazla Nahçıvan ve köyleri kendi kaderleriyle başbaşa kalıyor. Özellikle doğalgaz üzerine kurulu binaların ısıtma problemi had safhalarda. Tek çarenin kış aylarının çok soğuk geçmemesi için hep dua ediyoruz dediler. Bu acı fakat gerçeklerin hikayesini dinlerken gideceğimiz köye de vardık. Kapıdan girer girmez güzel donatılmış, bol çeşitli bir sofrayla karşılaştık. Yemek ve ardından hasret giderici koyu bir sohbet. Saatler nasıl geçti anlamadım. Ben konuşmadan çok dinlemeyi arzu ettim, ben sordum, ev sahibi anlattı;
"Biz yıllardır Türk gardaşlarımızın hasret ve kavuşma özlemiyle yaşadık. Atalarımız bize hep gizli gizli sizleri anlatıyordu. Dinimizi bize atalarımız unutturmadı, gün geldi Allah(cc) kavuşmayı nasip etti. Sevincimize diyecek yoktu. Ama kısa sürelide olsa bazı hayal kırıkları da yaşamadık değil. Zamanla Türkiye'den gelen bazı Türk gardaşlarımız, burada nahoş hareketlerde bulundular. Yatırım yapacağız diye halktan topladıkları paraları götürdüler, birdaha da dönmediler. Ama Zaman Gazetesi'nin halkımıza yaptıgı iyilikleri hiçbir zaman unutmayacağız. Sizler geldiniz bize hayatın ne mâna ifade ettiğini öğrettiniz. Bu yetmedi, çocuklarımıza sahip çıkma adına özel okulların açılmasına sebep oldunuz. Şu anda Nahçıvan başta olmak üzere, Ordubat'ta bir kız koleji, Şerur'de bir erkek kolejinden oluşan toplam üç okulla bize hizmet veriyorsunuz. Bu yapılanlar karşısında diğer olumsuzlukları unutuyor, sizin aracılığınız ile Türk gardaşlarımıza selam ediyoruz.
Ve sabah erkenden büyük merakla ev sahibinin bahsettiği özel okulları görmek üzere Ordubat'a doğru yola koyulduk. Ordubat'a vardığımızda, Ermenistan'la arasını bir dağla ayıran şirin bir kasabayla karşılaştık. Kız kolejini bularak Okul Müdürü ve Öğretmenlerle kısa bir özlem giderdik. Sonra da okulu gezdik. Okulda Türk Bayrağımız ve Atatürk'ün resmini görünce ayrı bir duygu yaşadım. Öğrencileri yoğun bir çalışma temposu içerisinde görünce sebebini sordum. Okul Müdürü 20 Nisan'da "Bilim Şenliği" yapacağız, onun hazırlıklarını yapıyoruz dedi. Daha sonra geri dönüp Nahcıvan merkezdeki kolleje vardık. Cumartesi olmasına rağmen okulda öğrenim yapılıyordu. Orada Cumartesi de okulların eğitim gördüklerini öğrendik. Biz okulu gezinceye kadar, öğrenciler bahçede toplanmaya başlamışlardı. Sonra da hafta sonu tatiline girecekleri için önce kendi milli marşlarını, sonra da İstiklal Marşı'mızı kendilerine has şiveleriyle okumaları yokmu! o duygularımı kelimelerle anlatmam imkansız.
Son olarak dönüş vakti gelmişti. Fakat yolumuz üzerindeki Şerur kasabasındaki okulu görmemizi de özellikle istediler, bizde peki dedik ayrıldık. Şerur'e vardığımızda görünüş itibariyle diğer iki okul binalarından da heybetli bir binayla karşılaştık. Bahçede sohbet eden öğretmenlerle kucaklaştık. Bu akşam misafirimizsiniz deyip bizi bırakmadılar. Gene geç saatlere kadar hasret, özlem yüklü bir sohbet gerçekleştirdik. Erzurum'dan geldiğimizi öğrenince, size bir sitemimiz, birde davetimiz var dediler. Sitemleri, Erzurumla Nahçıvan kendi aralarında yapılan resmî protokolle kardeş şehir ilan edilmişti. Fakat bugüne kadar ciddi manada Erzurumlu kardeşlerimizi buralarda göremedik. Niçin gelmezler? Bunu resmî makamlara da bizim adımıza iletin dediler. Davet konusuna gelince, 20 Nisan'da okullarımızın "Bilim Şenliği" var, gelsin çocuklarımızın bilim ve beceri kabiliyetlerini görsünler. Yine 25 Mayıs'ta "mezuniyet gecemiz" olacak. O günümüzde de bizleri yalnız bırakmayın dediler.
Son olarak kendi gözlemlerimle Nahçıvan'a baktığımda, halkının büyük çoğunluğu hayatta kalmamızın yegane çaresi Türkiye'dir deyip, sınır kapısının serbest olmasını özellikle istiyorlar. Bu noktada Türkiye'nin uluslar arası antlaşmalara çok sadık kalmasını anlamıyoruz, bunu başka milletler çok ihlal ediyor ama kimse birşey demiyor. Biz de haklısınız diyoruz. "Milletler arası antlaşmalar kağıttır. Uyulmadığı takdirde gidilecek mahkemede yoktur. Mesela; hergün Batı Trakya'da Lozan Antlaşması defalarca ihlal ediliyor ama birşey yapamıyoruz" Bu yönüyle Nahçıvan'ı yaşatmalıyız, sahip çıkanları desteklemeliyiz, sahipsizliğimiz sonucu ekonomisi zayıflayan, fakirleşen Nahçıvan halkı arasında eski komünist rejime karşı özlem duyulduğunu öğrenince bana çok dokundu.
- tarihinde hazırlandı.