Ağlayarak yazan, yazarak hayata tutunan bir mütefekkir…
"Minyeli Abdullah idealimdeki adamdır. İdealimdeki adamı yazdım.” diyor Hekimoğlu İsmail. Eşinin bile haberi olmadan kaleme aldığı bu romanı neredeyse bilmeyen yoktur.
Roman, 2009’da 80. baskısıyla okurlarla buluşsa da, başka bir romana konu olacak dramdır Hekimoğlu’nun hayatı.
Gerçek adı Ömer Okçu olan yazar, dedesinin ismini kullanıyor. Hep mütevazı bir hayat yaşar Okçu. Babası harap evlerini İstiklal madalyasını satarak yaptırır. 1939 Erzincan Depremi’nde ablası, ağabeyi ve kardeşini kaybeder. Annesi, babası ve kendisi yaralı olarak kurtulur. 1952’de astsubaylığa başladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden defalarca atılma riski yaşar ve 1972’de emekli olur. 1950’de çeşitli gazete ve dergilerde yazmasıyla birlikte hakkında davalar, gözaltılar, hapishaneler başlar. Dini, Kur’an-ı Kerim’i ve Bediüzzaman’ı tanıması ise 1957 yılında olur. 1967’de Minyeli Abdullah’ı herkesten gizli, Ümraniye çöplüğünden topladığı kâğıtlara yazar. Öyle ki eşi Sermin Hanım bir dönem yasaklanan roman için, “Gazetelere yazıyor sanıyordum. Meğer roman yazıyormuş. Minyeli Abdullah gazetede yayınlandıktan sonra, insanlar eve beni Sevde (romandaki kahramanın adı) diye görmeye gelince öğrendim.” diyor.
1982’de birçok ortakla beraber Timaş’ı kurar. 1988’den beri Zaman’da yazılarına devam eden Hekimoğlu, 1992’de “Demek ki öyle...” başlıklı yazısında TCK’nın 159. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle bir yıl mahkûm olur, 72 gün hapis yatar.
2002’de ise geçirdiği felç nedeniyle şimdi sol tarafı tutmuyor. Eşi Sermin Hanım’ın deyimiyle; yazmak, onu hayatta tutuyor. 50’den fazla eseri olan 80 yaşındaki gözü yaşlı mütefekkiri sevenleri unutmadı. Geçtiğimiz akşam Gazeteciler Yazarlar Vakfı ve Ufuk diyolog derneğinin Fırat Kültür Merkezi’nde onuruna düzenlediği vefa gecesinde okurları hınca hınç dolu salona sığmadı. Çünkü o şöyle diyordu: “Geldim, gittim demekle roman olmaz. Ben roman yazarken oturup ağlıyorum hüngür hüngür. Gözyaşlarım kâğıda dökülüyor. Ağlayarak yazmayan okuyucuyu ağlatamaz. Yüreği yanmayan başkasının yüreğini yakamaz. Sırça köşklerde ayak ayak üstüne atarak roman yazılmaz.” (Ayşe Altunköprü)
- tarihinde hazırlandı.