Yaratılmışlarda İlahî sanatkârı görmek

Yaratılmışlarda İlahî sanatkârı görmek

İlim erbabı, keskin ve derin basiretleriyle gözümüzün önünde yaratılan sanatlı mevcudu, onun yüce sanatkârı olan Hazreti Sâni’ye bağlarlar. Said Nursi Hazretleri bunun için “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” der. Yunus Emre’nin ifadesiyle ballar balı olan marifetullahı (Allah’ı tanımayı) tadar.

Bediüzzaman Hazretleri’nden İmam Gazali’ye kadar birçok Hak dostu, vahyî ve nebevî kaynaklı ilmi müktesebat ve ilhamlarıyla, gözümüzün önünde kesintisiz İlahi bir güçle yaratılan varlığı, harika bir sanat eseri olarak görür ve gösterirler. Aynı zamanda onlar, “Allah Cemîl’dir, güzeldir, güzelliği sever.” hadisini kendilerine rehber ederek, inananları güzeli aramayı, mevcudata güzel bakmayı salıklar. Eserlerinde sıkça, Cenab-ı Malik’in, benzersiz bir sanat harikası olarak yaratan anlamına gelen Sâni ismine de başvurdukları görülür. Diğer taraftan izledikleri bu Kur’anî ve nebevî yöntemle gerek güzel sanatlarla, gerekse esnetik ve felsefe sanatlara iştigal edenlere önemli kapılar aralarlar.

Onlar, bize sıradan gelen bir çiçeğe dahi baktıklarında, o çiçeğin üzerinde Allah’ın (cc) İlahî sanat mührünü görür, mübarek gönül peteklerine Yunus Emre’nin de ifadesiyle ballar balı olan marifetullah (Allah’ı isim ve sıfatlarını tanıma) balları doldururlar. Yani, yeryüzünde yaratılan her şeyi sanatlı görür, onları ‘İlahi Sanatkârı’na bağlarlar. Tıpkı, güzel bir manzara resmini sanatkârına bağladığımız gibi.

 Aslında tüm ehl-i kalb ve ilim, “Allah yarattığı her şeyi çok güzel yaratmıştır...” (Bakara Sûresi, 117) ve ‘Gökleri ve arzı emsali sebkat etmemiş şekilde yaratan O’dur.’ (En’âm Sûresi, 101) gibi ayetlerden aldıkları derslerle, Sâniinin İlahî sanatına yol açarak, gerek kendi dönem insanlarının gerekse gelecek nesillerin dikkatlerini tevhid realitesine çekerler. Yaradan’ın isim ve sıfatlarını ispata giderler. Yani, yukarıda da değinildiği üzere, nasıl ki bir tabloda mevcut olan bir çiçek ya da ağaç, bir ressamın fırçasından çıkar, aynen öyle de, yeryüzündeki her bir şey sanatlı olarak mucizevi bir şekilde İlahî Sanatkâr olan Yaratıcı’nın sınırsız kudretinle sanatlı bir şekilde vücud bulduğunu nazara verirler.

Kainat, nakış nakış Allah’ın sanatıdır

“İmkân dairesinde bu yaratılmışlardan daha eşsiz ve benzeri ve daha güzeli yoktur.” diyen Gazali Hazretleri’nin, İhya-u Ulumiddin isimli eserinde Sâni ismi ve sanatından bahsettiği görülür. Hazret, Kudret sıfatının, âlemi yoktan var eden Allah-u Teala’nın Kadir ve ‘Onun her şeye gücü yeter.’ (Maide, 5) ayetiyle sadık olduğunu bilmek gerektiğini dile getirir. Bunun nedenini ise âlemin mükemmel, intizamlı ve müvazeneli bir sanat eseri olduğuna bağlar. Büyük imam, konuyla ilgili şöyle bir örnek verir: “Sağlam dokunmuş, çiçekleri yerli yerine mükemmel bir kumaşı gören kimsenin bunu ölü veya aciz bir kimse dokudu demesi akılsız ve ahmaklıktan başka bir şey olmadığı gibi, bu eşsiz sanat eserinin Sani’i de her şeye kadirdir.”

“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” diyen Said Nursi Hazretleri ise tıpkı selefi İmam Gazali gibi, Mektubat isimli eserinde dikkatlerimizi, varlıktaki eşsiz sanata ve ziynetlere çeker. Benzersiz olan yaratılış ve varlıktaki gayet güzel nakışların ve son derece süslü ziynetlerin açıkça görüldüğünü nazara verir. Bu varlıkların, onların Sâni’inde, yarattıklarını güzelleştirmek ve süslemek için şiddetli bir irade ve kasd bulunduğunu apaçık şekilde gösterdiğine parmak basar. Hazret, o iradeninse zorunlu olarak, Sâni’de sanatına karşı kuvvetli bir rağbet ve mukaddes bir muhabbet bulunduğuna işaret ettiğine değinir: “İşte sanatlı varlıklar içinde en kuşatıcı olan ve bütün sanat inceliklerini birden kendinde gösteren, bilen, bildiren, kendini sevdiren ve başka varlıklardaki güzellikleri ‘Maşallah’ deyip takdir eden, açıktır ki, sanatını gözeten ve çok seven Sâni’in nazarında en sevgili olacaktır. İşte sanatlı varlıkları yaldızlayan meziyetlere ve güzelliklere, onları ışıklandıran latifelere ve kemalata karşı, ‘Subhanallah, Maşaallah, Allahu Ekber’ diyerek ve yeri Kur’an’ın nağmeleriyle kainatı çınlatan, beğenip takdir etmekle, tefekkür edip göstermekle, zikir ve tevhid ile karaları ve denizleri cezbeye getiren yine, açıkça, o zattır...”

Said Nursi Hazretleri, Lem’a’lar isimli eserindeyse, mevcudun sanatını tabiata bağlayan tabiatpereslere sert göndermelerde bulunur. Her şeyi tabiata bağlayanların tabiat dedikleri, vehmedilen ve hakikati bulunmayan şeyin, eğer harici bir hakikate sahipse olsa olsa, bir sanat olabileceğine, ancak yaratıcı ve sanatın sahibi olamayacağına atıfta bulunarak sözlerini şöyle sürdürür: “Bir nakış olabilir, nakkaş (nakşeden) olamaz. Bir hükümler bütünü olabilir, hakim olamaz. Bir yaratılış kanunu olabilir, kanun koyucu olamaz. Yaratılmış bir izzet perdesi olabilir, var eden olamaz. Dış tesirle meydana gelmiş bir varlık olabilir, yaratıcı bir fail olamaz. Kanundur, kudret değil, kadir olamaz. Vasıta ve araçtır, kaynak olamaz.”

Fethullah Gülen Hocaefendi ise, Prizma isimli kitabında, sanata olan lâkaytlığı sanatkâra yapılan saygısızlık olarak görür. Varlıkların, sevgiyle kucaplanıp, bağrımıza basacak nitelikte yaratıldığının altını çizer ve şunları söyler: “Meselâ el-Hamra Sarayı’nın mütenahiden nâmütenahiye, yani sonludan sonsuza açılışını çizgi çizgi ifade eden nakışları karşısında lâkayt kalırsanız o sanata ve onun sanatkârına karşı saygısızlıkta bulunmuş olursunuz. Aynen onun gibi, bu kâinat her yanıyla baş döndürücü güzellikleri, debdebe ve ihtişamı ile nakış nakış Allah’ın sanatıdır. Bu açıdan, insan da, hayvan da diğer canlılar da, hattâ cansızlar da, sevgiyle kucaklayıp bağrımıza basmaya değer mahiyette yaratılmıştır. Onlara karşı alâkasızlık ya da hafife alma, dolayısıyla Sanatkâr’a karşı bir alâkasızlık ve Sanatkâr’ı hor ve küçük görme demektir. Oysa, bizim varlığa ve diğer insanlara yaklaşımımız, yaratılanı Yaradan’dan dolayı sevme esasına dayanır...”

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/cuma_yaratilmislarda-ilahi-sanatkari-gormek_2233609.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.