Manhattan'da 'Derwish' İftarı
İstanbul'da olduğumu düşünen kimi dostlar gecenin 3'ünde arıyor: "Pazartesi iftara geliyorsun değil mi?"
Ramazanlarda duymaya alıştığımız bu güzel mesajlar, gurbette insanın burukluğunu artırıyor. Epey zamandır ilk kez Ramazan'ı gurbette yaşıyorum. Bu yüzden Ramazan'ı yabancı diyarlarda idrak eden milyonlarca Müslüman'ı şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Geçen hafta da biraz söz ettiğim dış politika programı çerçevesinde, Ramazan'ın ilk gününden beri Amerika'dayım. Ne ezan sesi var buralarda ne de top sesi. Doğudan batıya 3 saatlik zaman farkı olan ülkenin değişik yerlerinde bulunduğumuz için çoğu kere iftar vaktini havanın kararmasına bakarak göz kararı belirlemeye çalışıyoruz. Herkesin içkisini yudumlayıp keyfine baktığı, kimsenin Ramazan'dan haberdar olmadığı lokantalarda ya balık ya da vejetaryen bir şeyler ısmarlayarak iftarımızı açmaya çalışıyoruz.
'Çalışıyoruz' diyorum; çünkü 20 kişilik uluslararası grupta tek oruç tutan ben değilim. Cezayir ve Malezyalı 2 diplomatla Pakistan ve Ugandalı 2 akademisyen de oruç tutuyor. Gurbette tutulan oruç, grubun Müslüman üyeleri arasında dayanışma ve muhabbeti artırırken, başta ABD Dışişleri adına gruba rehberlik eden Amerikalılar olmak üzere heyetin diğer üyelerinin de dikkatini çekiyor. Arkadaşlar sürekli oruç ve İslam'la ilgili sorular soruyor. Bu da güzel sohbetlere vesile oluyor. Orucun hikmetlerini ve Ramazan ayının toplumsal dayanışma açısından önemini anlatınca dikkatle dinliyorlar, bazen de ilk kez duydukları detaylar karşısında şaşırıyorlar. Mesela Norveçli milletvekili arkadaşımız için Müslüman orucunda su içmenin de mümkün olmadığını öğrenmek şaşırtıcı oluyor. 'Nasıl dayanabiliyorsunuz?' diye soruyor.
İstisnasız herkes saygılı davranıyor. Heyetten birkaç kişinin oruç tuttuğunu öğrenen organizatörler, bizim için New York'u esas alan bir imsakiye buldular. Grubun onuruna verilen ilk öğle yemeğini iftar için paket yaptırdılar. Hatta öyle bir noktaya geldi ki haftalar öncesinden planlanan San Diego'daki veda yemeğinin de öğlene ayarlanmasına Yeni Zelandalı profesör itiraz etti. "Neden Müslüman arkadaşlarımızın da katılacağı şekilde bir akşam yemeği ayarlamıyoruz?" teklifine herkes iştirak etti ve yemek akşama alındı.
Gurbette buruk geçen Ramazan'ın bir istisnası, Oklahoma'da Pakistanlı bir profesörün bizi iftara davet etmesiydi. Cezayirli diplomat Tevfik'le, Central Oklahoma Üniversitesi kampusünün yanı başındaki camiye gittiğimizde tıp profesörü Ruaz Ahmed, üniversiteden ziyaretçilerine İslam'ı anlatıyordu. Çalıştırdığı Pakistanlı işçisinden Ramazan'a dair şeyler dinleyen bir Katolik bayan da iftar ortamını ve Müslümanları yakından görmek için camiye gelmişti. İftar, Oklahoma'daki bu küçük cemaat için bir dayanışma vesilesiydi. Her iftar yemeğini bir aile hazırlıyor ve yemek birlikte camide yeniyordu. Cemaate gelen herkes de doğal davetliydi.
Gurbetteki Ramazan'ın diğer istisnası ise New York Manhattan'da heyete verdiğimiz iftar oldu. Dostumuz Fehmi Yıldırım'ın organizesine yardımcı olduğu yemeğe, diyalog ve barış için Amerika'da gayret gösteren Türk Amerikan Multi-Kültürel Eğitim Vakfı (TAMEF) ev sahipliği yaptı. Arjantin'den Malezya'ya, Uganda'dan Colombiya'ya arkadaşların çoğu ve Amerikalı rehberlerin hepsi iftara katıldı. Birçoğu hayatlarında ilk kez iftara katılıyordu. Times Meydanı'ndaki 'Derwish' isimli Türk lokantasının yemekleri tek kelimeyle konukları büyüledi. Mercimek çorbasını ve hünkar beğendiyi tadan misafirler, ilk kez bu kadar leziz yemekler yediklerini itiraf etmekten kendilerini alamadı. Biz de Derwish'le kültürümüze katkısından dolayı gurur duyduk. TAMEF adına konuşan Amerikalı Profesör Lucinda Mosher, vakfın çalışmalarına esin kaynağı olan Fethullah Gülen Hocaefendi'den söz etti, misafirlere Muslim World dergisinin Gülen özel sayısını anlattı ve birer tane de hediye etti. TAMEF yetkilileri faaliyetlerini anlattı. Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapan Türk öğrenci Ayhan, akıcı ve esprili İngilizcesiyle, birkaç gün önce New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg'i iftarda ağırladıklarını anlatırken herkes can kulağıyla dinliyordu.
Umarım bu satırlar, Ramazan'ı memleketinde idrak edenlerin şevkini artırırken, bizim gibi gurbetteki Müslümanların hatırlanmasına vesile olur.
- tarihinde hazırlandı.