Ayırımcılık Sadece Siyah Beyazlıkta Değil
Afrika'da yaşananlar konusunda, eğitim gönüllülerinin bize yazıp gönderdikleri hatıralarından aktarmalara devam ediyorum. İşte onlardan birisi, diyor ki: "Gres Gardin'e yeni gelmiştim. Henüz bizim bir okulumuz yoktu. Onun için mecburen çocuğumu özel bir okula kayıt yaptırdım. Okuldan eve gelince sordum: "Kızım, ben çıkınca ne oldu?" Bana dedi ki: "Sen çıkınca bütün çocuklar koştu benim yanıma geldiler. Ellerime, yüzüme, saçlarıma dokundular, öğretmen onları oturttu. Ben de yerime oturdum." O çocuklar bizim çocuğun derisinin boyama olup olmadığına, saçlarının da takma olup olmadığına bakmışlar. Kendilerinin saçı olmuyor, herkes takma saç takıyor. Evet bizim kızın saçlarının gerçek saç olup olmadığına bunun için bakıyorlardı. Aradan bir ay geçti. Bizim çocukların da Hıristiyan öğrencilerle aynı din dersine girdiğini öğrendik. Okula gidip hem idare hem de öğretmeni ile konuştuk. Çocuklarımıza din dersinde Müslüman hocadan din dersi almalarını, Hıristiyanlığa ait propaganda yapılmamasını söyledik. "Tamam!" dediler. Aradan on gün geçmişti ki, öğretmen kızımı döverek Hıristiyanlar gibi zorla dua ettirmiş. Sene sonuna kadar altı-yedi defa okula gittim. Her gidişimde özür dilediler. 'Bir daha olmayacak.' dediler. Ama bu sefer daha fazla ilgilenmeye başladılar. Çocuğun arkadaşları bile "Hıristiyan ol, cennete git" diye sürekli telkin ediyorlardı. O yaştaki çocukların bu telkinlerden belli ki, öğretmenleri onları yönlendiriyordu. Bizim aşırı baskılarımız sonucu nihayet Müslüman çocuklara İslâmî din dersi koydular. Daha sonradan sınıfta öğretmenin kendisi itiraf etmiş. Meğer önceden Müslüman'mış daha sonra Hıristiyan olmak zorunda kalmış. Zaten Müslüman öğretmenler iş için müracaat edince Hıristiyan olma şartını koyuyorlar, kabul etmezse işe almıyorlar.
Biz okul açınca öğretmen alımı için imtihan yaptık. 650 öğretmen müracaat etti. Beş tane Müslüman öğretmen vardı. Sonradan "Neden bu kadar az?" diye sebebini araştırınca öğrendik ki eğitimin % 85'ini misyoner okulları oluşturuyor. Bu okullar Müslüman öğretmenleri işe almıyorlar. Müslümanlar da iş bulamadığından dolayı öğretmenliği tercih etmiyorlarmış. Mecburi istikamet olarak çocuklarını misyoner okullarına göndermek zorunda kalmışlar. Birçok Müslüman da çocuğunu Hıristiyan olmasın diye okutmamış. Afrika'da misyonerlerin açmış olduğu 40.000'den fazla müessese var. Bunlardan bazılarının anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite hastaneleri de var. Bu faaliyetler ve ciddi çalışmalar sonrasında Afrika kıtasında milyonlarca Müslüman Hıristiyan olmuş.
Buna mukabil Müslümanlar İslâmî okullar açmak istemişler; ama engeller çıkarılmış. Yani açsalar bile İslâmî okulları bitiren öğrencilere üniversite imtihanına girme hakkı verilmemiş.
Biz burada mesela fen bilimleri ile din ilimlerinin beraber okutulacağı bir okul açmak istedik. Okulun resmiyeti için müracaat edince, bize cevap olarak; "Bizde iki tür okul sistemi var. Ya fen ilimleri okutan ilim-fen okulu veya din ilimleri okutan İslâmî okulu seçersiniz." dediler. Müslümanlık ve Müslümanlara bu yasak varken kilise okulları üniversite imtihanına girebiliyor.
Okulumuza aldığımız Müslüman bir öğretmen, bizden önce bir okula iş için müracaat etmiş. İmtihan yapmışlar, başarılı olmuş. 'Yarın gel müdür beyle görüş.' demişler. Öğretmen, "Benim çocuklarım var kaç yıldır işsizim çok muhtaç durumdaydım. Tam iş buldum diye sevinerek ertesi gün müdür odasına gittim. Müdür bey başarımdan dolayı tebrik etti. Sonra da 'Burada Müslüman öğretmen çalıştırmıyoruz. Hıristiyan olursan seni işe alabiliriz.' dedi. Böyle bir teklif karşısında ne diyeceğimi şaşırdım. O kadar bunaldım ki... Kaç defa aynı manzara ile karşılaştım. Artık bunalıma girmek üzere idim ki sizin burayı gördüm. Müracaat ettim, beni işe aldınız. Beni işe almasa idiniz gerçekten çok zor durumda idim. Bir tarafta aç duran çocuklarım, diğer tarafta inancım. Allah sizlerden razı olsun, benim imdadıma yetiştiniz." dedi.
- tarihinde hazırlandı.