Farklı Seslerin Ahengi İçinde
Dünyanın değişik ülkelerinde düzenlenen uluslararası Gülen konferanslarında sunulan tebliğler, kitaplaştırılıyor. Son dönemdeki konferanslardan yapılan bir seçki, geçen ay 'Şiddetsiz Aksiyon' adıyla yayımlandı. Bu yazıya konu olan 'Farklı Seslerin Ahengi', Hizmet Hareketi'ne geniş bir çerçevede mercek tutuyor.
Kitabın kapağında şu iki ifade var: "Farklı Seslerin Ahengi" ve "Konferanslar Serisi". İkincisinden başlayalım; yaklaşık 10 yıllık maziye sahip Gülen konferansları söz konusu olan. Amerika başta olmak üzere İngiltere, Hollanda, Almanya, Avustralya, Endonezya, Mısır, Arnavutluk, Tanzanya gibi dünyanın değişik ülkelerinde uluslararası Gülen konferansları yapıldı. Şimdilerde ulusal boyuta ulaşan ve belirli periyotlarda devam eden bu konferanslarda sahasının uzmanı olan akademisyenler Hizmet Hareketi'ni kendi uzmanlık sahalarına göre incelemiş ve değerlendirmelerini tebliğ olarak sunmuşlardı. Toplamına baktığınızda oldukça büyük hacim teşkil eden bu çalışmaların hemen hepsi İngilizce olarak zaten yayımlanmıştı. İşte bu tebliğlerden hepsi olmasa da bazıları Türkçeye kazandırılmaya karar verilmiş olmalı ki, "Konferanslar Serisi-1" alt başlığı tercih edilmiş. Yayınevinin takdiminde bu çerçevede herhangi bir açıklama olmadığı için tahmin yürütmeden ibaret okuduğunuz bu söylediğim. Sözü edilen konferanslarda sunumu yapılan makalelerin hepsi mi yayımlanacak, sadece telif hakkı alınanlar mı, yoksa Türk insanını birinci dereceden alakadar eden konular mı; bunu bilmiyorum. Eğer öyleyse bu konudaki kriterler nelerdir ve bunları kim belirliyor? Takdimde bu soruların cevabı olmadığı için tahmin yürüttüm. Kafama üşüşen bütün bu cevapsız sorulara rağmen tebliğlerin Türkçeye kazandırılması, harekete merkez olan gönüllü Anadolu insanının istifadesine sunulması takdire şayan, bir ölçüde de geç kalmış bir çalışma. Ticari kaygıların gözetilmediğini düşündüğüm bu karar için Nil Yayınevi'ne teşekkür ve takdirlerimi iletirim.
Ahenk Yakalanırsa
Gelelim "Farklı Seslerin Ahengi" ifadesine. Bu başlığı okur okumaz kendi kendime, belki de isyancı bir ruhla, farklı sesler ahenk içinde olmak zorunda mı, dedim. Biliyorum ve farkındayım, farklı seslerin ahenk içinde olması insana huzur verir. Müzik türlerinin hemen hepsi böyledir mesela. Onlarca, yüzlerce enstrümanın rastgele çıkardığı sesler kendi içlerindeki bir düzenleme ile ahengi yakalamazsa ortalığı kuru gürültü kaplar ve insana da topluma da rahat yerine rahatsızlık verir. Ahengin yakalandığı seslere sanat denirken, diğerine ne deneceğine siz karar verin. Fakat şunu gözden kaçırmamak gerekiyor: Burada önemli olan, farklı seslerin varlığı ve bir adım ötesi bu farklı seslere seslerini duyurma ve kendilerini ispat imkânı verilmesi değil midir? Bakın, ülkemizde 2011 Haziran seçimi öncesi ve sonrasında ayyuka çıkan seslere. İmparatorluk artığı bir ulus devlette farklı etnik ve dini temellere bağlı grupların çıkarttığı seslerin insanımıza ve toplumumuza vermiş olduğu huzur ve/ya huzurluğa bakın. Aynı türden sesler çokkültürlülüğün oturmuş olduğu toplumlarda farklı bir ahenk meydana getirirken, bizde handikaplara yol açabiliyor.
Konferanslar ve Özeleştiri
Konferansların birçoğuna bizzat katılmış bir insan olarak konferans sonraları yazmış olduğum değerlendirme yazılarında bir hususun altını ısrarla çizmiştim: Hizmet Hareketi bu konferanslarla kendini gönüllü olarak ameliyat masasına yatırıyor ve tabir caizse bedenini uzmanlara teslim ediyor, buyurun beni ameliyat edin diyordu. Şahsen ben hareket sempatizanlarının öncülüğünde düzenlenen konferanslara bu gözle bakmıştım. Başkaları propaganda dese bile, hareketin birçok noktada tenkitlere maruz kalması bana bunu söyletmişti. Tabii ki akademisyenlerin getirdiği bu tenkitler, ülkemizde yapılanın aksine yıkıcı değil, yapıcıydı. Hiçbir temele dayanmayan, önyargıların, düşmanlıkların ağırlıklı rol oynadığı eleştiriler değil, ilmi temellere dayalı, sosyal bilimlerdeki teorilerle ispatlanmaya çalışılan alternatif düşüncelerdi. İdeolojik yaklaşımlarla kaleme alınan değil, hak ve hakikati bulmaya, iyiye, güzele ve doğruya yönlendirmeye ait değerlendirmelerdi. Diyeceğim o ki, hareket özelinde yapılagelen bu müspet ve menfi değerlendirmeler hem yurtiçi ve yurtdışından uzmanlar, hem din, siyaset, hukuk, sosyoloji, felsefe gibi ilim dallarının sesleri olması itibarı ile farklı, hem de müspet ve menfi değerlendirmelere konu olması itibarı ile ahengi kendi içinde yakalamış durumda. Nitekim konferanslar sonrası yapılan yapıcı eleştirilere bağlı olarak düzenlemeler yapılması, uzmanların göstermiş olduğu yanlışlıklarda ısrarcı olunmaması bu ahengin sağlanmasında önemli rol oynuyor.
Geniş Bir Çerçevede "Hareket"
Farklı Seslerin Ahengi sekiz ayrı makaleden oluşuyor. Burada yazarlarından bağımsız olarak sadece tebliğ başlıklarını sunayım, çerçevenin ne kadar geniş olduğunu kendi gözlerinizle görün. "Bu Raks Varlığın Sevinci; Türk-İslam'ı Gülen Hareketinin Mutlu Tesadüfi Sonuçları", "Farklı Seslere Ahenk Veren Bir Hareket; Küresel Eğitim ve Dinlerarası Sosyal ve Dini Değişim Modeli Olarak Fethullah Gülen Hareketinin Önemi, İngiltere'den Bir Perspektif", Transformasyonsal Bir Lider Olarak Fethullah Gülen; Altın Nesil İçin Bir Model: Gülen Hareketinin Yükselişine ve Amaçlarına Dair İndirgemeci Yaklaşımlar", "Gülen Hareketinin Bağlamı; Türk İslam'ının İstisna Bir Hikâyesi", "Hizmet; Fütüvvet Geleneğinden Kamusal Alanda Hareketin Ortaya Çıkışına", Küresel Değerler Eğitiminde Ethos'u Tanımlamak", Fethullah Gülen ve İslam Edebiyat Geleneği."
Sosyal Bilimci Gözlüğü İle
Hakkı verilerek, altı çizile çizile, üzerinde düşüne düşüne ve müzakereler yapılarak gerçekleşecek okumalarda özellikle hareketi dışarıdan sosyal bilimci gözlüğü ile inceleyen yabancı akademisyenlerin bazı yorumlarına katılmayacağını tahmin ediyorum Anadolu insanının. Tabii bir durum bu. Bununla beraber dışarıdan bir gözlemcinin hadiseye bakış açısı ve buna bağlı olarak bizlere kazandırdığı perspektifin çoklarımızı hayrette bırakacağını rahatlıkla söyleyebilirim. "Hiç böyle düşünmemiştim" diyenlerin sayısının hiç de az olmayacağı kanaatindeyim.
Akademik zihniyete açık, farklı sesleri duymaya amade kişilerin müstağni olamayacağı bir kitap. Nil Yayınevi'ne tekrar teşekkürler.
- tarihinde hazırlandı.