Vay Radikal Vay

Radikal'ın dun "Vay Hoca vay" baslığı ile manşetine taşıdığı haberi bilmem okudunuz mu? Hocaefendi'nin "Asrın Getirdiği Tereddütler" adlı kitap serisinden bahsediyordu haber. Haberde üç unsur gözetilmiş;

1. Kitap serisine MEB'den alınan tavsiye kararında M. Abdulfettah Şahin müstear isminin kullanılması.

2. Kitaplardan yapılan alıntılar.

3. Ve kullanılan üslup. Meselenin birinci yönü ile ilgili söylenebilecek şeyleri, kitapların telif hakkini alarak yayınlayan TOV'un yaptığı açıklamalarda okuyabilirsiniz. Bu açıklamalardan kısaca, müstear isim kullanmanın bir suç olmadığını, alınan tavsiye kararında "devleti oyuna" getirme anlamını taşıyan bir unsurun bulunmadığını, telif hakkini devrettikten sonra yapılan bütün işlemlerin yazar değil, yayınevi tarafından kanuni prosedüre uygun olarak yapıldığını öğreniyoruz.

Simdi, Hocaefendi'den bağımsız olarak, yayıncı kurumun yaptığı tavsiye kararı alma işlemini, Fethullah Gülen'e atfetmek ve bunu "Vay Hoca vay, Hoca'nın kitap oyunu" baslıkları ile vermek, bir sureden beri devam eden karalama kampanyasının uzantısından başka bir şey değildir. MEB' de tavsiye kararı alan kurul, önlerine gelen kitapları herhalde yazarına bakarak almıyordur. Devletin tavsiyesi gibi önemli bir kararda dikkate değer husus, yazardan ziyade muhtevadır. Simdi, secici kurul, muhtevası itibariyle bu eserlerin faydalı olduğuna kanaat getirdiyse, bundan seneler sonra halen yaygın olan müstear isim kullanmayı bahane edip, F. Gülen'e saldırmak hangi "akli ve sosyal yasam kriterlerine!" uygundur acaba? Ayrıca tavsiye kararı gereğince, 1985'ten bu yana mezkur kitaplar MEB'e bağlı okullarda zorla mi okutulmaktadır? Bunlar ders kitabi midir? Okulların bazı gazete ve dergi gibi sureli yayınları kütüphanelerine almaya mecbur tutulduğunu herkes biliyor. Bu kitaplar da o liste içinde midir? Değilse -ki değil- meseleyi manşete taşıyacak kadar büyütmenin gazetecilik acısından izah edilir tarafı var midir?

Şimdiye kadar takip ettiği tutarlı yayın çizgisi ile halkın beğenisini kazanan, gerçek gazetecilik anlayışını temsil ettiklerini defalarca kamuoyuna duyuran ve bu uğurda daha bir gün önce zarar etme pahasına fiyatını 50 bin liraya düşüren bir gazetenin, Susurluk'ta sok gelişmelerin yaşandığı, Fransa'da sözde Ermeni soykırımı ile ilgili ülkemiz aleyhine kararın alındığı sıcak bir gündemde F. Gülen'i hem de sokak kabadayısı ağzıyla manşetine taşıması bizim zihnimizde gazetecilik değil, ısmarlama haber çağrışımları yapıyor. Alıntılar meselesine gelince; bunların dini izahlarını yapacak değiliz; fakat bir ve yedinci sayfada 6 kutu içinde kaydedilen alıntıların hepsi de bağlamından kopartılmış, böylece anlam kaymasına yol açmıştır. Dolayısıyla konunun aslına vakıf olmayan veya yazıyı bir bütün halinde görmeyen insanların yanlış kanaatlere sahip olmasına zemin hazırlanmıştır. Mesela; Cumhuriyet üst baslığı ile verilen bahis, Osmanlı'nın uçuncu padişahı Murad Hudavendigar'in şehit olusunun anlatılması peşi sıra yapılan bir değerlendirmedir. Mesele bu bağlamda ele alınmayınca yanlış yorumlara kapının açılması mukadderdir. Seçilen üst baslık da, bunun için çok uygun bir kavram; cumhuriyet. İslam üst baslığı ile yapılan alıntı ise, tam bir saptırmaca örneği. Bu kısa alıntı, uç ayrı yerden derlenmiş. Önemli olan ilk dört satirlik bolumu (4/167). Burada konunun "Bir insan İslam dininden irtibat ederse ona mürted denir. Ve verilen sure içinde teybe etmezse oldurulur." kısmi alıntılanmış, meseleyi tam anlamıyla vuzuha kavuşturacak olan kısmi alıntılanmamış. Alınmayan kısmında Hoca efendi, irtidadın yapılan bir akde muhalefet olduğunu vurguluyor ve öldürme emrinin sistemi muhafaza ile ilgili olduğunu aktarıp, meselenin siyasi ve içtihadı boyutuna dikkat çekiyor. Bugünkü idari ve siyasi sistemlerde de ayni gerekçe ile teorik planda kabul edilmiş, pratik olarak da defalarca uygulanmış olum cezaları yok mu? Bakin devamında ne diyor Hocaefendi: "Devlet belli bir sistemle idare edilir. Her ferdin hevesi esas alınacak olursa devlet idaresinden bahsetmek mümkün olmaz." Sistem kargaşasının bütün canlılığı ile yaşandığı ülkemizde bu tespitlere itiraz edecek kimse var midir acaba? Biz Radikal'ın yaptığı alıntıları bir bütün olarak okumak isteyenlere mezkur baslıklarla birlikte cilt ve sayfa numarası verelim de, değerlendirmeyi kendileri yapsın. Kadınlar 3/119, Cumhuriyet 4/124, İslam 4/166, 4/125, 2/61, Cehennemlikler 2/61, Müsamaha olcusu 4/160, Cihat çağrısı 4/68.

Son husus, haberde kullanılan üslupla ilgili. Radikal haberin bütününde öyle bir üslup seçmiş ki sanki 80 İhtilali sonrasında düşüncelerinden dolayı ihtilal yönetimince aranır olmak bir suç. Meseleye bu zaviyeden bakınca bugünkü Radikal yazarları arasında bile belki de birçok insan 80 İhtilali'nin aranan insanları arasındaydı. Bu donemin yasaklıları bugün o donemde aranır olmayı bir şeref olarak kabul ediyor. Kaldı ki Hocaefendi, 86'da güvenlik kuvvetlerince yapılan sorgulama sonucu hemen serbest bırakılmış, ihtilal döneminde üst düzey bir yetkilinin şahsi kin ve garazı sebebiyle arananlar arasına konulduğu kendisine söylenerek, özür dilenmişti. İki gün önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, Fethullah Gülen, oncusu olduğu hareketle Türkiye ve dünyanın bir gerçeğidir buğun. Bu tur karalamalarla bu gerçeğin değiştirilemeyeceği bilinmelidir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.