Hocaefendi'nin Yeni Çıkan "Ümit Burcu" Kitabından...

Bazı kitapların üslubu ceviz kabuğu gibi kalındır. İçindekinden istifade etmek için önce üslup kabuğunu kırman gerek, sonra manaya yönelebilirsin. Hocaefendi'nin kitaplarında üslup kabuğu yoktur.

Üzüm tanesi gibi özdür. Okuduğun her cümleden sonra içinde hemen bir şeylerin kıpırdadığını hisseder, ümit ve heyecanla bakmaya başlarsın hayatına. Amerika'daki sohbetlerinden oluşan 370 sayfalık Ümit Burcu kitabı da bu kabuksuz lüb'lerden biridir. Sözü daha fazla uzatmadan sizi bu değerli eserden aldığım bazı alıntılarla baş başa bırakıyorum: Tam bir İslamî hayat yaşamaya azimli müminler de istemediği halde hataya maruz kalabilir mi? Kalırsa bu tatsız sürçmelerde esas olan nedir? Düştüğü yerde, 'benden adam olmaz' deyip kalmalı mı? Yoksa yine kalkıp azim ve ümitle hizmet ve himmet dolu yoluna devam etmeli mi?.. Beşeri hayatımızın bu yanına ait yorumu birlikte okuyalım Ümit Burcu'ndan...

- "... Siz insan-ı kamil ufkunu yakalama yolunda gayret etseniz de bazen tökezlemek, eksik ve noksan yapmak, muktezayı beşeriyettir. Bundan dolayıdır ki, Allah Resulü "Küllün'nas hattauun!" demiş ve "hattauun" kelimesini özellikle kullanarak hata yapmanın insanın tabiatından olduğunu, insanın çok hatalar yapabileceğini ifade etmiştir. Daha sonra da "ve hayrul-hattaine et-tevvabun: Hata edenlerin en hayırlısı da hata ettikten sonra hemen tövbe ile onu silmeye çalışandır" buyurmuştur.

Demek ki, bu yavuz hataları, bu sevimsiz kabahatları ortaya koyan insanların en hayırlısı, hata eder etmez, kabiliyetine, seviyesine göre tövbe, inabe kurnalarına (çeşmelerine) koşarak hemen arınıp yeniden Allah'a yönelendir!.. Öyle ise biz mükemmeliyete talip olsak da mukteza-yı beşeriyet bazı zaaflarımız nüksettiği yerde manen hastalanabilir, sürçüp düşebiliriz. Önemli olan düşüp kalmamak, düşüp kalkmaktır. Düşer düşmez hemen kalkıp seyyidina Hazreti Adem gibi: "Rabbena zalemna enfüsena: Rabb'imiz kendimize zulmettik." (Araf /23) deyip nefsin zulmünden Cenab-ı Hakk'a sığınmaktır. Hata karşısında Adem tavrı ortaya koymak çok önemlidir. Allah'ın kapısında akıllıca hareket etmeyi Hazreti Adem'den öğrenmek lazımdır. Onunki bir 'zelle'dir. Mukarreb hatasıdır. Buna rağmen Hazreti Adem, 'zelle'sinin hemen ardından Rabb'ine yönelmiş şeytan ise temerrüdünde (tövbe etmeme inadında) devam etmiştir. İşte bu noktada (istemeden) sürçüp düşen ile bilerek baş kaldıran birbirinden ayrılmıştır. Biri cennetten çıkarıldığı sırada dahi kalbi teveccühünü devam ettirmiş, Hakk'ın kapısına karşı vefalı ve sadık olmuş, Rabb'iyle münasebetlerini tamamlamaya çalışmıştır. Diğeri ise mütemadi bir inişe geçmiş, kibir, gurur ve isyanından dolayı her geçen dakika biraz daha 'gayya'ya yuvarlanmıştır.

Hazreti Adem'in çocukları olarak biz de hataların ağına takılıp düşebiliriz... Fakat insan için düşüp kalmak değil, düşse de hemen kalkmaktır esas olan. Gözün bir harama kaysa, bu günahın üzerinden bir dakika bile geçmeden o günahtan sıyrılmak için hemen Allah'ın huzurunda af fermanı arayacağın bir seccade bulmalı, başını yere koymalı ve gönülden tövbe etmeli, günahın canlı kalmasına meydan vermemelisin. Çünkü Efendimiz'in ifadesiyle işlenen her günah ruhta yaralar açar, kalbde bir leke bırakır ve aynı zamanda her günah bir başka günahın davetçisi olur... Bundan dolayı, hakiki bir mümin, özellikle alerjik bir insanın arı veya akrep sokmasından sakındığı gibi, günahlardan sakınmalı, yılandan, akrepten, çıyandan kaçtığı gibi, günahların en küçüğünden bile kaçmalıdır. Çünkü hayatın tamamiyet ve kemaline talip olanlar, aradıklarını, ancak böyle bir titizlik ve teyakkuzla bulabilirler..."

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.