Tabib-i Hazık: Ayhan Songar ve İslam Hoşgörüsü
230 sayfayı bulan kitap, ilim ve iman adamı tabib-i hazık Ayhan Songar hakkındaki yazılarla, merhumun kendi yazılarını ihtiva eden faydalı bir eser niteliğinde görülmektedir. Merhumun "İslam Hoşgörüsü" başlıklı yazısından bir alıntıyla bugün sizleri baş başa bırakmak istiyorum. Bu yazıyla bir daha anlıyoruz ki, İslam, hoşgörüsüyle evrenselliğini, kendi tarihinin ta başında ilan ve ispat eylemiştir. Bu ilan, Resulullah'ın (s.a.s.) hadisleriyle açıklanmış, birincisi halife Hazreti Ebu Bekir'in (r.a.) emirnameleriyle de devlet çapında talim ve tatbik edilmiştir. İşte size Ayhan Songar'ın kalemiyle ifadesi.
İslam Hoşgörüsü
Bugün ben sizlere, sevgili okuyucularım, İslam'ın diğer dinlere bakış açısını ve insanların inanç hürriyetine riayetini açıkça gösteren bir belgeyi takdim etmek istiyorum. Bu, ilk halife Hazreti Ebubekr-i Sıddık'ın bir emirnamesidir. O Ebubekir ki, kendisine miraç hadisesi anlatıldığı zaman bir an bile tereddüt etmeden "Bunu O mu söylüyor, öyle ise doğrudur." demek suretiyle şeksiz şüphesiz bağlılığın şahikasına ermiştir. Şunu da hemen okuyucularımdan özür dileyerek belirtmek isterim ki, bu emirname metnini ben bundan birkaç sene önce Allah Resulü'ne atfen yayınlamıştım. O zaman metni aldığım kaynağın iddiası idi bu. Daha sonra dostlarımın yaptıkları araştırmalar ve başvurulan ilim adamları emirnamenin asıl menşeini buldular. Bu vesile ile bir yanlışı da düzeltmeyi vazife bildim. Şurası da ayrıca üzerinde durulmaya değer ki, her ne kadar emirname metni Hazreti Ebubekr'e aitse de bu emirnamenin dayanağı gene Hadis-i Peygamberi'lerdir. Şöyle ki:
Allah Resulü (mealen) buyuruyor: "Kim ki bir zimmiye (İslam toplumunda yaşayan gayr-i müslime) eziyet ederse ben onun düşmanı olurum. Ben (burada) kimin düşmanı olursam, kıyamet gününde de düşman olurum..."
Ve başka bir hadis meali: "Kim ki zimmiye bir tokat vurursa, kıyamet gününde ateşten kamçılarla onun hakkı kendisinden alınır."
İşte bu hadis-i şerifler Hazreti Ebubekr'e ilham kaynağı olmuş ve Hicret'in 11. yılında fikir, inanç ve din hürriyetini teminat altına alan şu emirnameyi yayınlamıştır:
"Bu emirnameyi doğuda, batıda, uzakta ve yakında olan, genç, ihtiyar, bilinen bilinmeyen bütün Hıristiyanların lehine yazıyorum. Bu emirnameye riayet etmeyenler ister sultan, isterse sade Müslüman olsunlar, Allah'ın iradesine karşı gelmiş, lanete hak kazanmış olacaklardır.
Bir rahip veya kesiş, bir dağa veya mağaraya sığınır, veyahut ovada, çölde, şehirde, köyde, kilisede bulunursa ben, ordularım ve ümmetimle onun yanındayım. Onu düşmanlarına karşı müdafaa ederim. Bu rahip veya keşişler benim tebaamdır, onlara bir fenalık gelmesinden çekinirim. Bir piskoposu vazifesinden, bir rahibi kilisesinden, bir münzeviyi sığındığı yerden atmak yasaktır. Bir kilise yapılırken, cami veya Müslüman evi yapılıyormuş gibi her türlü yardım yapılmalıdır.
Bir Müslüman bir Hıristiyan kadınla evlenirse onun kilisesinde ibadet etmesine mani olmamalı, dini ile kendi dini arasında bir engel koymamalıdır. Bu emirnameye uymayanlar Allah ve Peygamberine karşı düşman sayılacaklardır. Müslümanlar kıyamet gününe kadar bu emirlere riayet ve itaat etmekle mükelleftirler..."
Selçuklu sultanlarından biri, bu emirnameye itaat etmek için, Hıristiyan olan eşinin ibadet edebilmesi için sarayının bahçesine bir şapel (küçük kilise) inşa ettirmişti. Yavuz Sultan Selim Han bir ara Osmanlı topraklarında Hıristiyanlığı yasaklamaya kalkar da, Şeyhülislam'ın bu emirnameyi hatırlatması üzerine derhal bundan vazgeçer.
Bu ülkede Müslümanların istediği, hiç değilse bu kadarcık hoşgörünün kendilerine de gösterilmesidir. İnanın fazlası değil aziz okuyucularım.
- tarihinde hazırlandı.