Savcılar ve İddianameler

Fethullah Hoca hakkında DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in hazırladığı iddianame birkaç açıdan önemlidir ve bana kalırsa Fethullah Hoca'nın kişiliğinde somutlaştığı öne sürülen "suç"un ötesinde Türkiye'nin yakın tarihini, bugünkü durumunu ve gelecekte alacağı şekli yakından ilgilendirmektedir.

Ben hukukçu değilim; ancak hukukla ilgili çok kitap okudum, okumaya devam ediyorum. Davanın hukukî yönüyle ilgili şeyler söylemeye, mahkemeye ve hakimlere herhangi bir etkide bulunmaya niyetim yok. Zaten zihnimi meşgul eden mesele doğrudan hukukla ilgili de değil. Üzerinde durmak istediğim iki konu var: Biri Fethullah Hoca ve hareketini doğurmuş bulunan ve bugün de besleyen sosyolojik şartların ne olduğuna dikkat çekmek, diğeri Türkiye'nin sosyolojik yapısını yakından ilgilendiren iddianamenin hazırlığında kullanılan yöntem üzerinde durmak. "Yöntem"den kastım da hukukî yol ve teknik değil, sosyal bilimlerin temel konusu olan meseledir. Dolayısıyla davanın hukukî ve -varsa eğer- siyasî boyutu şu an için benim ilgi alanım dışındadır.

Şu kadarını söyleyeyim, Internet'e ve basına yansıdığı kadarıyla Savcı'nın hazırladığı iddianame metni, olayı kendi bağlamı içinde bir bütün olarak ele alındığında Fethullah Hoca'nın sadece hukuken beraatine değil -ki buna veya aksine elbette mahkeme karar verecektir-, kamu vicdanı, toplum ve tarih önünde de niçin suçsuz olduğunu, hatta yaptıklarıyla ve yapmayı tasarladıklarıyla Türkiye için ne kadar gerekli ve faydalı bir şahsiyet olduğunu açıkça ortaya koymaya yeten değerli bir belgedir.

Fethullah Hoca hakkında hüküm vermek için, onun kim olduğunu, toplumun dikkatini çektiği günden beri "nasıl bir profil" çizdiğini, hangi amacın peşinde olduğunu ve en önemlisi nasıl oluyor da - Savcı'nın iddianamesinde açıkça yer aldığı üzere yurtdışından hiçbir yardım almadığı halde yurtiçinde ve yurtdışında bu kadar geniş bir faaliyet alanında sözünün geçtiğini araştırmak lazım. Bu soruların cevabını şüphesiz hukuktan değil, sosyolojiden sormamız icap edecek. Ama ilgililerin de bildiği üzere sosyoloji kendi başına bir şey açıklamaz, o da tarihe, iktisada, siyaset vb. yardımcı kaynak ve disiplinlerin yardımına başvurur.

Önce yöntemden başlayalım. Kusura bakmasınlar; ama Nuh Mete Yüksel ve Vural Savaş gibi değerli savcılarımız; acaba görevlerini yerine getirmek amacıyla Türkiye'deki din ve dinin ilhamından hareketle neşvünema bulmuş siyasî, kültürel, iktisadî ve sosyal hareketler hakkında suçlayıcı iddianameler hazırladıklarında, başta sosyoloji olmak üzere diğer sosyal bilimlerin verilerine müracaat ediyorlar mı? Yüksel, Fethullah Hoca'nın beslenme kaynağı olarak gösterdiği merhum Said Nursi hakkında şüpheye mahal bırakmayacak tarzda hüküm verici cümleler kullanırken, mesela değerli bilim adamlarımızdan Şerif Mardin'in uluslararası düzeydeki çalışmasını (Bediüzzaman Said Nursi Olayı-Modern Türkiye'de din ve toplumsal değişim, İst.-1992) dikkatle okumuş mu?

RP davasında Savaş'ın metnini de okudum. Savaş orada önemli kaynak olarak Prof. Dr. Nur Serter'in "Dinde Siyasal İslam Tekeli" adlı kitabını (İst. 1997) kullanmış. Serter kitabında benden de epey alıntı yapmış ve gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında çalışmalarım hakkında bugüne kadar yapılmış yaklaşık 20 tezde öne sürülen görüşlerle temelden çelişen sonuçlar çıkarmış. Savaş'ın RP ile ilgili iddianamesi Nur Serter'in kitabından o kadar bol ve uzun alıntılar yapıyor ki, neredeyse bu metni kim hazırlamış, bu kitabı kim yazmış diye insanın sorası geliyor.

Bunları niçin söylüyorum? Serter benim görüşlerimi kesinlikle anlamamış. Kastetmediğim şeyleri, niyetleri bana yüklemiş. Kendi kendime defalarca sordum: "- Yahu ben bunları mı kastediyorum?" Hayır. Peki görüşlerim hakkında bu kadar çalışma yapmış insan bu sonuçlara varmaz iken, Serter nasıl oluyor da bu kanaate varmış, belli değil. Ama Savaş, benden yaptığı alıntılarda ve beni referans olarak kullandığında Nur Serter'in âdeta görüşlerini tekrar etmiş. Demek ki kullandığımız kaynaklar çok önemli.

Sosyal bilimlerle uğraşan çevrelerde bu tür kitapların ciddiye alınmadığını ayrıca söylemeye gerek yok. Çünkü bu kitapların amacı gerçeği bulmak değil, belli politik görüşleri doğrulatmak veya "bazı siyasî operasyonlar"a "sözde bilimsel zemin ve gerekçeler" hazırlamaktır. Nitekim İÜ'de rektör yardımcısı olduktan sonra Nur Serter'in özellikle başörtülü öğrenciler konusunda ne kadar "militan bir tutum" içinde olduğunu hepimiz gördük.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.