Hayat Her Zaman Yaşanabilir Bir Durumda mıdır?
Bizim ülkemizde her şey ortalık toz duman birbirine karıştıktan sonra veya iş işten geçtikten düzeltme imkanı kalmadıktan sonra dikkat çeker ve konuşulmaya başlanır. Neden çünkü egemen medya için veya bazı kalemşörler için hayat, her zaman ve zeminde yaşanabilir bir durumdadır da ondan.
Onlar her zaman ve zemini kendileri için yaşanabilir kılmayı becerirler. İdealleri olmayan, herşeye ve herkese kendi pencerelerinden bakan bu insanlar için, vatan parçalanmış, millet sefil olmuş ne farkeder, nasıl olsa kendilerinin rahatı yerinde ya, gerisi ne olursa olsun.
Yıllar var ki bu ülkede hakkı söyleyen gerici, doğruya yürümeye çalışan yobaz, ahlaksızlıktan dert yanan mürteci, vatanım milletim devletim diyen faşist. İrtica her dönemin baş düşmanı. Bu milleti ayakta tutan temel dinamikleri sıralayan insanlar düşman hattında. Oysaki zaman ve hadiseler onların ne kadar haksız olduğunu birkere daha gösterdi.
Kendi çukurlukları ortaya çıkmasın diye zirvelere oynayanları kesip doğramak onların marifeti. İşlerine gelince istedikleri herkesi göklere çıkaran bu insanlar, vakti gelince o insanların idam sehpasına çekilmesinde baş aktör. Son model arabalarıyla geçtikleri sokakların halinden habersiz bu tetikçiler, halk adına ahkâm kesiyor. Artık diyecek sözleri kalmadığı yerde bile tahrip etmek yine onların meziyetlerinden.
Güzelliğe kapalı, doğruya uzak, yalanlarına kendileri de inanmaya başlamış zavallı bir güruh. Tek başına kalmış ve muhtemelen kimsenin umurunda olmadan ölüp gidecek, bu millete zerre miktar hayrı dokunmamış zavallılar. Öldüğünüzde en yakınlarınız bile size sahip çıkmayacak. Tarih boyunca bu hep böyle oldu.
Bakın geçmişe nemrutların firavunların hayatları unutuldu ve sadece bir ibret vesikası. Hatırlananlar ise dualarla yâd ediliyor ve başların tacı. AB'nin tarih vermesine az bir zaman kala, gazete manşetlerine bir haber düştü. Muhterem Fethullah Gülen'in bazı ikazlarda bulunduğundan söz ediliyor.
Bunun ne kadar ses getireceğini göreceğiz. 28 Şubat sürecinde olmadık isnatlarla karalamalara maruz bırakılan, söylemediği sözler kendisine isnat edilen, kasetlerle linç edilmeye çalışılan ve bu milletin yüreğinden geçenlere tercümanlık yapan bu zatın ikazları ortada. Dünden bu güne milleti için yaşadı ve konuştu.
Yaptıklarına bütün ehl-i vicdan şahit. Ve zaman onu haklı çıkarmaya devam ediyor. AB diye her tarafta bağırıp çağıranlar, biz istiyoruz ama... diye konuşanlar, muhalefet etmekte mahir bulunanlar. Hodri meydan madem bu kadar siz de istiyorsunuz AB'yi gösterin samimiyetinizi.
Sayın Gülen kadar duyarlı mısınız bu millet hakkında görelim. Başka bir ülkede böyle bir mesele kim tarafından gündeme taşınırsa taşınsın ortalık ayağa kalkardı. Bizim ülkemizde bendense doğru değilse ağzıyla kuş tutsa yanlış anlayışı hakim. Önümüzdeki günler samimiyetlerin tekrar ölçülmesi adına önemli günler. Sayın Gülen kendisine düşeni yaparak ikazını yaptı. Gerisi ilgili birimlerin, medyanın ve duyarlı herkesin.
Bu millet neden AB yi istiyor acaba. Başka insanların yönlendirmesi ile yaşamak çok mu hoşuna gidiyor. Kendi değerlerinden çok mu uzak. Tabii ki hayır. Bu millet kendi değerlerine bu kadar düşman kesilenlere karşı AB diyor. Hakkını alamadığı için, verdiği vergiler birilerinin cebine gittiği için, onlardan hesap sorulamadığı için, dini değerlerine saygı gösterilmediği için, laik anlayış istismar edildiği için, insanca yaşamak istediği için AB diyor.
Ulusalcılık diyerek şirin görünmeye çalışanlar yıllarca bu milleti iğfal edenler değil mi? Halkın seçtiği insanları alaşağı etmek için uğraşanları bu millet görmüyor mu?
17 Aralık'a sayılı günler kala, sayın Gülen'in ikazlarının zaman geçmeden anlaşılmasını dilerim. Bazı hatalar düzeltilebilir. Ama bazılarının düzeltilmesi mümkün olmayabilir. Bu milletin bağrından çıkmış böylesi insanlara sahip çıkmalı. O insanları kaybedince ahu vah etmenin kimseye faydası olmaz.
- tarihinde hazırlandı.