Gülen, el-Karadavi ve İslami Radikalizm

Çin'in Sincan Özerk Bölgesi'nde Uygur Türklerinin maruz kaldığı vahşet Türkiye'nin çelişkilerine yeniden ayna tuttu. Uygur Türklerinin direnişinin sembolü haline gelen Rabiya Kadir'e Türkiye neden vize vermedi sorusuna hükümet cevap vermekte zorlanırken, acaba Fethullah Gülen halen kendi memleketine neden dönmekten çekiniyor sorusu aklıma geliverdi. Geldi çünkü 'tartışmalı' İslami liderler şablonunda en üst sıralarda yer alan Mısırlı din adamı Yusuf el-Karadavi birkaç gündür birtakım toplantılara katılmak üzere İstanbul'da bulunuyordu.

83 yaşındaki el-Karadavi, Mısır'daki Müslüman Kardeşler hareketinde yer almış, kimilerine göre ılımlı bir din adamı, kimilerine göre tehlikeli bir radikal. Her halükârda El Cezire televizyonunun haftalık Al Shariaa wa al-Haya (Şeriat ve Hayat) adlı programından milyonlarca Müslümana seslenen el-Karadavi hiç tartışmasız Sünni İslam dünyasının en etkin âlimleri arasında anılıyor.

Çelişki bunun neresinde diye soracak olursanız el-Karadavi'nin örneğin Amerika'ya girmesi yasak. 2005 yılında İngiltere'ye geldiğinde kıyamet kopmuştu. Artık gitmesi söz konusu değil. Zira 11 Eylül ikiz kuleler saldırısını kınayarak büyük takdir toplayan el-Karadavi Filistin'in intihar saldırılarını meşru ilan ederek Batı'da derin öfke uyandırdı. Suudi Arabistan'da Pokemon çizgi kahramanının yasaklanmasını destekleyen, kadınlara 'hafif ve 'son çare' olmak şartıyla dayağı da savunan el-Karadavi'nin yanında, her türlü intihar ve terör eylemini kınayan Fethullah Gülen, -Batılı bir din uzmanının deyişiyle- adeta bir 'ılımlılık abidesi' gibi duruyor. Zaten herhangi bir 'terör' bağlantısını tesbit edemeyen ABD hükümeti, Fethullah Gülen'in Amerika'da ikamet etmesine itiraz etmiyor. Buradan hemen "Gülen hareketi ABD'nin ılımlı islam projesinin taşeronu" diye atılanlar olacaktır. Ne var ki kadınların eğitim ve istihdam hakkını hararetle savunan, birçok Ortadoğu liderini diktatörlükle suçlayan, birtakım Batılı rehinelerin özgürlüklerine kavuşmasına aracı olan ve Ümmü Gülsüm gibi Arap dünyasının divalarına duyduğu hayranlığı gizlemeyen el-Karadavi, İslam dünyasında aynı suçlamalara maruz kalabiliyor. Yani radikalizmin tanımı, birtakım evrensel değerlerden ziyade o tanımı yapanların dünya görüşüne, çıkarlarına göre yontulabiliyor. Bir de uluslararası ilişkilerde bazı ülkeler yerine göre gücü yettiğine demokratlık taslarken, yetmediğine başka türlü davranıyor. Rabiya Kadir'den sakınılan ama Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'e verilen Türkiye vizesi tam da bu yaklaşıma oturuyor diyebiliriz.

Bu griliğin bir tezahürü, hafta başında Zeytinburnu Belediyesi'nin kongre merkezinde düzenlen "İslam ve Çevre" adlı konferansta yaşandı. Kuran-ı Kerim'in dönüştürülmüş kâğıttan yapılması, imamların çevre konusunda eğitilmesi, ve çevre dostu medreselerin kurulmasını da öngören, küresel iklim değişikliği ile alakalı "Müslümanın 7 Senelik Eylem Planı"nın tartışıldığı toplantının star konuğu Yusuf el-Karadavi idi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı açısından el-Karadavi'nin planı onaylamış olması kritik bir öneme sahipti. El-Karadavi'nin çevreyle ilgili vereceği mesajlar on milyonlarca Müslümanı etkileyecek nitelikte. Ancak bunun bir nedeninin (intihar saldırılarını desteklemek dahil) Filistin konusunda dillendirdiği görüşler sayesinde edindiği meşruiyet olduğunu, Birleşmiş Milletler'in New York'ta ikamet eden Avrupa kökenli temsilcisi de biliyordu herhalde.

Kahire ve Filistin müftülerinin katıldığı bu önemli toplantıya Fethullah Gülen de katılmalıydı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da. Ne var ki puslu olan siyasi havayı daha da karıştırmama adına ülkesine dönmemeyi tercih eden Gülen, uzaktan da olsa varlığını ve etkisini hissettirmeye devam ediyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.