Fethullah Gülen'in Sünnet Anlayışı

Sünnet kelimesi, sözlükte işlek yol, hayat tarzı ve adet anlamlarında kullanılıyor. Hadis ıstılahında ise, Hz. Peygamber'e nispet edilen söz, fiil ve takrirlere denir. Bu itibarla sünnetin Peygamberimizin bütün hayatını kapsadığı söylenebilir.

Bilindiği gibi temel İslamî ilimlerin başlıca iki kaynağı vardır. Bunlardan birincisi Kur'ân-ı Kerîm, diğeri ise hadislerdir (yani sünnettir). Bu anlamda hadis/sünnet, dinin ikinci önemli kaynağı olma özelliğini taşır.

Peygamberimizden bugüne kadar bize ulaşan müdevvenat, "hadis ilmi" ile gerçekleşmiştir. Özellikle son dönemlerde hadis etrafında meydana getirilmeye çalışılan "tarihsellik" benzeri ithamlar ise "hadis ilmi"ne zarar verememiştir. Kendine has bir disiplin ve ilmi bir metodolojiye sahip olan bu ilim dalı dün olduğu gibi bugün de yarın da kendisinden beklenen fonksiyonu eda etmeye devam edecektir.

* * *

Fethullah Gülen denince akla ilk gelen hususlardan biri peygamber sevgisidir. Hz. Peygamber'e olan bağlılığı ve ona karşı duyduğu sevginin "aşk derecesinde" oluşu bir anlamda onun "alamet-i farika"sı olmuştur. O kadar ki yazılı ve sözlü beyanlarında peygamberimize atıfta bulunmayan bir konuşması yok gibidir... Bu herkesin bildiği bir husustur...

* * *

Geçtiğimiz günlerde "Gülen Hareketi Araştırmaları" kapsamında yeni bir kitap yayınlandı: "Fethullah Gülen'in Sünnet Anlayışı". Ufuk Kitapları arasında çıkan kitap 275 sayfalık hacimli bir eser. Öte yandan kitabı değerli kılan hususlardan biri de kitabın yazarı.

Prof. Dr. İbrahim Canan, akademik kariyerini hadis hocası olarak tamamlamış, ilahiyat fakültelerinde öğrencilere yıllarca hadis okutmuş, sünneti öğretmiş önemli bir ilim adamı. Hadis ilminin en temel kaynağı kabul edilen "Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi"ni dilimize kazandıran ve okuyucunun bundan istifadesini kolaylaştıran Canan Hoca bu sahada yazdığı birbirinden kıymetli eserlerle Türk okurunun yakından tanıdığı bir isim.

Gülen'in temel İslami ilimler içindeki yeri bugüne kadar üzerinde çok durulmayan bir konuydu. Halbuki o temel İslâmi ilimlerin en önemlilerinden tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve siyer gibi alanlarda söz sahibi olan bir İslâm alimidir. Bu nedenle İslâmi ilimleri okumuş, hazmetmiş ve yarım asra varan talim ve taallümde bulunmuş biri olarak, hadis sahasında da -eskilerin ifadesi ile- behresi bulunan biridir.

Özellikle temel İslamî ilimler açısından Gülen'in düşüncelerinin incelenmesi ortaya bir "alim" portresi çıkarmayı amaçladığı görülmektedir. Fıkıh (daha önce Ufuk Kitapları arasında yayınlanan ve Prof. Dr. Faruk Beşer'in kaleme aldığı "Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Fıkhını Anlamak" gibi) ve hadis alanındaki bu çalışmaların tefsir, kelam, tasavvuf gibi geniş bir yelpazede devam etmesi bunun ip uçlarını veriyor.

Hadis ilmi ve sünnet gibi doğrudan Peygamberimizle ilgili bir konuda Gülen'in yaklaşımlarının ne olduğunun incelemeye tabi tutulması, araştırma konusu yapılması önemli bir gelişmedir.

Yayınlanmış eserleri alışılagelmiş tarzın dışında olduğundan onun bu yönü pek açığa çıkmamıştır. Gülen, hakkında yapılan alan çalışmaları geniş bir yelpazede sürmektedir. Hareketin sosyolojik yönü üzerinde yapılan çalışmalara artık Gülen'in "alim" yönü de eklenmiştir.

Fethullah Gülen'in Sünnet Anlayışı üç ana başlık altında inceleniyor.

Birinci bölümde, Hocaefendi'nin şahsiyeti öncelikleri ve metodu üzerinde duruluyor. İkinci bölüm, çalışmanın omurgasını oluşturuyor. Hadis usulü açısından konuya yaklaşılıyor. Yorumlar bölümünde Sonsuz Nur isimli eseri değerlendiriliyor. Üçüncü bölüm Alperenlere ayrılmış. Hz. Peygambere aşk derecesinde bağlı olan Hocaefendi'nin Alperenlerin yetişmesinde hadis ve sünnetten nasıl istifade ettiği inceleniyor. Alperenler konusunun hadis ve sünnet konusuyla nasıl bir ilgisi olduğunu yazar şöyle açıklıyor: "Bizim yaptığımız bu çalışmanın özü, Hocaefendi'nin, dâvasına hizmet yolunda-gerek fikrî planda ve gerekse aksiyon planında-hadîs ve sünneti nasıl kullandığını göstermektir."

Uzun bir çalışma ve okumadan sonra kaleme alındığı belli olan eser, Gülen'in kitapları üzerine odaklanmış. Ciddi bir ilim adamı titizliğiyle Gülen'in eserlerinde yer alan/serpiştirilen hadislere getirdiği yorumları değerlendirmektedir. Bu çerçevede bazen Arapça metinle bazen Türkçe mealiyle hatta bazen tam metin olarak, bazen bir cümle, ya da bir kelimeyleveya hadisin manası ile yer alan bölümleri ciddi bir incelemeye tabi tutmuş.

Hadiste bir meselenin var olması ya da yok olması hadis ilminin kaynaklarına ciddi bir vukufiyet gerektirmektedir. Eserde Gülen'in bu vukufiyete fazlasıyla sahip olduğu görülecektir. Kitapta dikkat çeken birkaç örneği buraya almak istiyoruz:

1- Hocaefendi'ye gelen: "Hz. Katâde (r.a) Müslüman olduğu zaman Efendimizin: Ey Katâde! Saçlarını kestir" buyurmasının hikmeti nedir?" sorusuna Hocaefendi'nin verdiği cevap burada hatırlatmaya değer: Böyle bir sözü Resulullah'ın söylemeyeceğine dair kanaatini belirttikten sonra: "Zaten mevsuk hadîs kaynaklarında böyle bir rivayet de yok" der, konuyla ilgili başka açıklamalara geçer (Prizma 4, 119). (s.75)

2- Hocaefendi'nin, kaynaklara olan vukufiyetini gösteren bir kesin üsluba, Ashab-ı kiram'ın İslam'ı dünyanın dört bir yanına götürürken "dil"den ziyade temsîl'e dayandıklarını ifade ederken sarfettiği şu cümlede rastlanır: "Siyer ve megazî kitaplarının anlattığına göre onlar arasında yabancı dil bilen insan sadece üç-dört taneydi" (Ümit Burcu. s. 218). (s.76)

3- Müteakip örnek daha dikkat çekicidir: Hocaefendi, sükût yani az konuşmanın önemini açıkladığı bir bahiste: "Hadîs, siyer ve megazi kitaplarının tamamı taransa Hz. Sıddîk-i Ekber'in, Allah Resûlü'nün huzurundayken konuştuklarının yüz cümleyi geçmeyeceğini iddia ediyorum!" der. Bu ifade gerçekten dikkate alınması gereken bir iddia. Böylesine, ciddi ve titiz bir araştırma sonunda ileri sürülebilecek bir iddiayı Fethullah Gülen gibi efkar-ı umumîyede herkesin ilgi odağı olan hiçbir kimse rast gele yapamaz. (s.77)

4- Hocaefendi,"İçki içenin kırk gün namazı kabul olmaz" diye bir hadîs var mıdır?" şeklindeki bir soruya verdiği cevap dikkat çekicidir; çünkü çok net ve iddialıdır: "İnsan içki içtikten sonra kıldığı namazları kaza edecek diye sarih sahih bir nas olmadığı gibi, mürsel, merfu, zayıf, metruk bir rivayet de yoktur" (Fasıldan Fasıla. 1, 283-84). (s.78)

Sadece bu birkaç tane örnek bile Gülen'in hadis kaynaklarına ne denli hakim olduğunu göstermesi için yeterli olsa gerek.

Fethullah Gülen "hafızu'l kur'an" dır. Ama o aynı zamanda hadisin hem ravi ve senet yönünden hem de metin yönünden değerlendiren önemli bir hadis kritikçisidir.

Muhaddisler, hadîs bilgilerinin miktarına göre bir kısım mertebelere ayrılırlar: Tâlib, muhaddis, hâfız, hüccet, hâkim gibi.

Hadis alimleri hadis hafızı ünvanını alacak kimsenin çok miktarda hadisi ezberlemesi yanında hadisin hem metni hem de senedi üzerinde fikir yürütüp tahliller yapabilen zeki, anşayışlı ve yetenekli biri olması gerektiğini söyler.

Canan Hoca kendisi için, hadîs bilgisi itibariyle bu tarihî taksimatta belirtilen mertebelerden birine koymak gibi bir niyetinin olmadığını söyler ancak, hadîsle ilgili merviyata (söz, fiil, takrir, siyer, şemail, ahval vs.) büyük ölçüde hâkim olduğunu özellikle belirtir.

Canan Hoca oryantalizmin de etkisiyle hadis konusunda şüpheler uyandıran "tarihsellik" kavramı karşısında Gülen'in sünnet anlayışı'na ayrı bir önem atfediyor. Gülen'in hadis konusunda gelenekçi olduğunu belirttikten sonra onun "Ehl-i sünnet" çizgisinde oluşuna dikkat çekiyor.

Canan Hoca'ya göre Gülen, alışılmayantarzda bir hadisşarihidir. Yani hadis kaynaklarının şerhlerinin en iyi yapan biridir. Ayrıca yeni nesillerin yetişmesine katkı sağlayacak hadisleri şerh etmesi onu ayrıcalıklı kılmaktadır.

Canan Hoca, Hocaefendi'nin hadîsle olan ilgisini incelerken, Onun, hadîs sahasının daha çok amele yansıyan meselelerine yer verdiğini, bunun dışında kalan tâli ve nazarî meselelerle ilgilenmediğinibilhassa belirtiyor. Ona göre, Gülen kariyer itibariyle "muhaddis" denecek ve dolayısıyla, bu branşta ihtisaslaşanların ister istemez gündemine girecek nazariyât meseleleriyle uğraşacak biri değildir. Öncelikle o bir davet ve aksiyon adamıdır. Ayetlere, hadîslere, fikirlere hattâ İslam ve insanlık tarihinin hâdiselerine bu açıdan yâni aksiyoncu olarak yaklaşan biridir. (s.94)

Bu çalışmayla bir şeyi daha öğrenmiş oluyoruz. Gülen'in hadis alanında yaptığı en önemli işlerden birinin de "rical ilmi"ne yaptığı katkı. Bugün, hadislerin bize kadar ulaşmasında ravileri -tabir yerindeyse didik didik- inceleyen çok önemli bir ilim dalıdır. Özellikle ülkemizde ilahiyat fakültelerinde bile okutulması konusunda ciddi bir ihmale uğramış bir meseledir bu konu. Aslında bu ihmal sadece bizim ülkemize has bir özellik de değildir. İslam dünyasında da "rical ilmi"ne dair Gülen'in gösterdiği hassasiyet ve önemin gösterilmediğini öğreniyoruz. (Bak. s. 79)

Kitapta buna benzer daha pek çok örnekler bulacaksınız. Burada sadece bir noktaya temas edip geçelim. Canan Hoca Gülen'in eserlerinden Sonsuz Nur ve Asrın Getirdiği Tereddütler kitapları için farklı bir taksimat yapmaktadır. Birinci kitabı hadis sahasına hasretmekte diğerini ise yani Asrın getirdiği Tereddütler isimli kitabı kelamî kaynaklar arasında zikretmektedir.

Fethullah Gülen "hadîs usulü" gibi teknik bir isim taşıyan müstakil bir te'lifte bulunmuş değildir. Ancak Sonsuz Nur'un 3. cildini zamanımızda öne çıkan bir kısım hadîs bahislerine ayrılmıştır. İncelenen konulara yakından bakınca onların, bir kısım çevrelerin sistemli ve ısrarlı propagandalarıyla hadîsle ilgili olarak kafalarda hâsıl olan tereddütleri giderecek, sünnete olan güvenin artmasını sağlayacak, yanlış ve yakışıksız iddiaları çürütecek mahiyette meseleler olduğu görülür. Nitekim bu çalışma Sünnetin Tesbiti ve Teşrideki Yeri adını taşır.

İşte gerek Sonsuz Nur'da ve gerekse Hocaefendi'nindiğer eserlerinde, hadîs usulüne giren temel meselelerden herhangi birinin tenkidine veya geleneğe ters düşen yeni bir görüşün iddiasına ve müdafaasına rastlanmaz.

Son olarak bir konunun altını tekrar çizmek gerekiyor. Fethullah Gülen ismiyle anılan hareket aynı zamanda önemli bir fikri zemine sahiptir. Bu fikri zemini besleyen kaynaklar her geçen gün yeni araştırmalara ve tetkiklere konu olmaktadır. Burada hemen belirtmek gerekir ki ifade edilen bu düşünce zemini Gülen'in şahsında odaklanmaktadır. Dolayısıyla yapılan çalışmaların Gülen odaklı olması yadırganmamalıdır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.