Gülen Hareketi ve Almanya

Günümüz Almanya'sının en önemli sorunlarından birisi göç kaynaklı yeni nüfusun toplum yapısına ve şehir hayatına uyumunun gerçekleştirilebilmesidir. Yaklaşık 45 yıllık bir süreç sonunda artık kalıcı hale gelen Türk nüfusu, doğu Avrupa'dan Avrupa çerçevesinde gelmekte olan göç, Orta Doğu ve Uzak Asya kaynaklı göç gibi nedenlerle Almanya, artık bir göç ülkesi olarak adlandırılıyor.

Böylece Almanya farklı din ve kültür mensuplarının birlikte yaşadığı bir ülke olmaktadır. Bu durum ise alışılagelmiş şehir kültürü ve birliğinde kırılmalara ve paralel toplumlara neden oluyor. Ancak bu kırılma ve paralellikler, modern insani ve toplumsal değerlerin gelişimine ve yaygınlaşmasına zarar vermekte. Aynı şehir içinde 'gettolaşma' olarak ifade edilen bu yapılar suç işleme, eğitimsizlik, gelir seviyesi düşüklüğü gibi pek çok olumsuz faktörü bünyesinde barındırıyor.

Farklı kültür ve din mensuplarının şehirlerin sosyal ve kültürel hayatında birlikte yaşayabilmeleri için, modern toplumlarda insan hak ve özgürlükleri temelinde bireysel kimliklerin, demokrasi çerçevesinde de birlikte yaşamın geliştirilmesi ve sosyo-ekonomik birlik projelerinin oluşturulması gerekmektedir. Bu durum ise şehir ve toplum hayatında başarılı birliktelikler için ortak temeller ve müşterek hedeflerin ortaya konulabilmesinin önemini arttırıyor. Artık global bir köy halini alan dünyamızda hangi kültüre ve inanışa sahip olursa olsun tüm insanlığı evrensel insani değerler etrafında buluşmaya ve birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesine çaba sarf etmeye çağıran Fethullah Gülen ve Gülen Hareketi dikkatleri üzerine çekmektedir. Nitekim Gülen bu düşünceleri ile Foregin Policy dergisinin gerçekleştirdiği bir ankette birinci entellektüel seçilmiştir. Gülen Anadolu kaynaklı Türk kültürünün asırlar boyunca farklı medeniyet ve kültürlerin beşiği olmasından kaynaklanan insaniliğini, İslam dininin evrenselliği ile birlikte yorumlayarak, birlikte yaşama kültürünü geliştiren ve farklı olana karşı onu kendi konumunda kabul eden 'hoşgörü' tavrını öneriyor.

Gülen'in düşüncelerine göre tüm kültür ve dinler insanilik ve evrenselliği kendi kültürel ve dini kaynaklarından alıp önplana çıkarmalıdırlar. O'na göre bu insani ve evrensel değerler herkeste ortaktır ve de sayılamıyacak kadar çok birliktelik ve benzerlikler sözkonusudur. Bu nedenle Müslümanlar ile diğer din mensupları ve modern batı değerleri arasında çok güçlü bağlar vardır. Bu bağların ifade edilmesi ve öğretilmesi gerekmektedir. Gülen, dünyamızın gidişatındaki tüm olumsuzluklara rağmen ve yüzyılların birikimi olan pek çok önyargı ve düşmanlıklara karşın, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi çerçevesinde ve insani-evrensel değerler temelinde, tüm insanlığı kapsayan bir birliktelik ve barış imkanına vurgu yapmaktadır. Bu doğrultuda o'nun görüşleri istikametinde dünyanın farklı bölgelerinde faaliyet gösteren çok kültürlü ve dilli eğitim kurumları ve okullar, bu düşüncelerin gerçekleşmesinin somut ve başarılı örnekleri olarak dikkatleri çekmekte. Böylece bizlerin Almanya merkezli olarak yaşadığımız yerel sorunun çözümünde, global bir bakış açısı sağlaması açısından Gülen Hareketi önem kazanmaktadır.

Global anlamda Gülen Hareketi'nin mevcudiyeti, toplumun geleceği açısından barışa dayalı bir gelişimi arzulayan ve bu noktada farklılıklar arasında sosyo-ekonomik gerçeklere dayalı bir birlikteliği kurmak isteyen tüm taraflar için önemli bir şans ve fırsatı temin etmekte. Özellikle eğitim kurumlarında elde edilen bilimsel başarıların yanı sıra, aynı sırada farklı din ve kültür mensuplarının barış ve sevgi içinde birlikte öğrenim görebilmesi ve öğrencilerden onların ailelerine uzanan sosyo-kültürel bir barış havzasının temin edilebilmesindeki başarı, insanlığın geleceği için sorumluluk taşıyan herkese son derece cesaret ve ümit verici bir fenomendir. Almanya'da göç kaynaklı yaşanan kültürel ve sosyal sorunların yoğunluğu, Gülen'in düşüncelerinin tanıtımını çözüm arayışları içerisinde gerekli kılıyor. Özellikle göçün sorunlarını kültürel ve dini farklılıktan dolayı daha ağır olarak yaşayan Türk ve Müslüman nüfus için Gülen ve düşünceleri, çözüm için anahtar teşkil edebilecek bir önemde. Çünkü Gülen, her türlü yerel konumdan çevreye, insani olana, dar bir kültür havzasında sıkışmış göçmen psikolojisinden evrenselliğe açılabilmiş bir gelecek genişliğine giden yolu göstermektedir.