Almanya'da da Böyle Olmuştu

"Cem Karaca'nın Fethullah Gülen'in bir şiirini CD'ye okuduğunu öğrenince çok tepki aldık" demiş bir vakıf yetkilisi, ünlü sanatçının düzenleyecekleri törende yer almasını neden iptal ettikleri sorusuna cevap verirken... Aynı kişi, "Çağdaş Yaşam bize onun 'Fethullahçı' olduğunu ve getirmememizi söylemişti; 'Cem Karaca oraya gelirse Aziz Nesin hortlar' diyenler bile çıktı."

Üzeri çizilmek Cem Karaca'nın başına ilk kez gelmiyor; 1980 sonrasında, askeri yönetim de sanatçının üzerini çizmiş ve Turgut Özal'ın girişimiyle dönüşü sağlanana kadar, hayatının neredeyse on yılını yurtdışında geçirmesine yol açmıştı. Bazı kişilerle örgütlerin söz sahibi olduğu bir ülkede Fethullah Gülen'e yer olmadığını zaten biliyorduk; ancak, öyle anlaşılıyor ki, Cem Karaca gibi diyaloga kendini kapatmayan 'sol' endişeli sanatçıların da o Türkiye'de işi zor...

12 Eylül öncesini hatırlayacak yaşta olanlar bilecektir: Cem Karaca, ideolojik bölünmüşlük ortamında, solun sahip çıktığı simge sanatçılardan biriydi; Nazım Hikmet'ten uyarladığı "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında" bestesi, işçi tulumundan, çekiçten, balyozdan söz eden şarkılarıyla dönemin 'ajit-prop' ortamına az katkıda bulunmamıştı. Yıllar sonra (1987 olmalı) Frankfurt'taki sürgün evinde kendisiyle buluştuğumda, karşımda, Almanya'da yaşadığı süre içerisinde hayatını yeniden değerlendirmiş, filozoflaşmış bir Cem Karaca bulmuştum. Zaman'da yayımlanan o röportajın Cem Karaca'nın sürgün hayatını sona erdiren süreçte ufak da olsa bir payı varsa mutluluk duyarım.

Burada durup düşünelim: Cem Karaca, ben görüştüğümde, herkesin gözünde 12 Eylül öncesinin 'sol propagandisti' idi; buna rağmen kendisini bulup röportaj yapmakta hiçbir sakınca görmemiştim. Zaman gazetesi de, röportaja, manşet değeri vermekte hiç zorlanmadı. Fethullah Gülen ve arkadaşlarının, ilişkiye girdikleri başkaları gibi, Cem Karaca'ya da 'kimlik' sorma ihtiyacı duyduklarını sanmıyorum. Gülen'in şiirini CD'ye okuyan sanatçı, konserleri ve televizyon programlarında Nazım Hikmet'i de seslendiriyor, 'işçi tulumu' edebiyatı yapan şarkılarını da okuyor, Aziz Nesin'i anma toplantısına çağrıldığında işini bırakıp koşuyor... Her gönlü yüce sanatçıda bulunan 'kategorize edilemez' özelliklere sahip biri Cem Karaca...

Oysa, bazıları, 'ekmek parası için' dahi olsa, kendilerinin 'test edildi, onaylandı' belgesini taşımayan kişi, örgüt ve kuruluşlarla ilişki kurmayı 'afaroz edilmek' için yeterli sayıyor. Çağdaş Yaşamcılar için bu doğal bir refleks; ancak hayatı boyu güç odaklarının sillesini yemiş, Sivas'ta örgütlü cinnetin alevlerine muhatap olmuş biri adına davrananlar, bazı çevrelerce 'aykırı' bulunanları 'aykırı' bulmadığı için, Cem Karaca'nın üzerini çizmekte hiçbir beis görmüyorlar; bu ilginç işte...

Cem Karaca'ya uygun görülen 'ayrımcı muamele'ye dünya fazla yabancı değil. Cem Karaca'nın sürgün yıllarını geçirdiği Almanya'da, pek çok değer, ırk ve inanç ayrımcılığı yüzünden, sanat hayatını erken kapatmak zorunda kalmıştı. Bazı sanat eserlerinin sergilenmesi, bazı şarkıların çalınması, o eserleri üreten, o şarkıları besteleyip söyleyenlerin kimlikleri yüzünden yasaktı. Onbinlerce insan göğüslerine kocaman birer sarı yıldız takmadan sokağa çıkamıyorlardı o dönemin Almanyası'nda. Bazıları için, Türkiye, kendileri gibi düşünmeyenlere bütün kapıların kapalı tutulması gereken bir ülke; 1940-1945 arasında, Almanya da Yahudiler için öyle bir ülkeydi.

Merka etmesinler, Cem Karaca anma gecesine katıldı diye Aziz Nesin hortlamazdı. Ancak, insanları kategorize eden ve 'stardart-dışı'yı, 'test edilmiş, ama onaylanmamış' olanı kendi göz ufukları içinde görmek istemeyen, 'sanitize edilmiş alanlar' anlayışı ile 'farklı olana' o alan içine girmeyi yasaklayan hoşgörüsüz ve ayırımcı zihniyet 2001 sonunda Türkiye'de hortladı. Cem Karaca o zihniyetin görünür hedefi; üzerinin çizilmesi ülkemizde sessizce yürütülen bir 'dışlama kampanyası' yaşandığını açığa vurmuş oldu. Dikkat edin, aydınlar çevresinden, sanat dünyasından, medyadan, şu ana kadar, "Olur mu öyle şey?" diye yapılanı kınayan tek bir ses çıkmadı, çıkamıyor...

Türkiye bir 'akıl tutulması' döneminden geçiyor. Bu dönem bittiğinde, Cem Karaca, asil duruşu sebebiyle başlar üzerinde taşındığını görecek, bugün 'ayırımcılık' uygulamasına alkış tutanlar ise utançlarından insan içine çıkamayacaklar...

Almanya'da aynen böyle olmuştu.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.