Yerli ve Özgün...
Bizim aydın taifesinin tepkileri pek hoş. Mehmet Ali Birand'ın '32. Gün' programı iki hafta üst üste aynı olayı ayrı ayrı açılardan inceledi. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin odağında durduğu bir gönüllü hizmet halkasıyla ilgiliydi program; ilkinde yurt içi ve dışında açılmış 300'e yakın eğitim kurumu izleyicilerin dikkatlerine sunuldu, ikincisinde ise, iki gazetecinin katkılarıyla, "Fethullah Gülen kim?" sorusuna cevap arandı. Programın ilgiyle izlendiği ardından baş gösteren tepkilerden belli.
Bizce, dışarıdan bakanlar, son yılların belki de en ciddi sivil olayına hep yanlış açılardan yaklaşıyorlar. Sanki 'yabancı' bir unsur, sanki çok farklı şeyler söylüyor, sanki birdenbire ortaya çıkmış; anlatımlarına öylesine müthiş bir şaşırmışlık duygusu hakim… Oysa, Fethullah Hocaefendi bu toprakların urunu 'milli' bir kişilik; kendine ait özellikleri elbette var, ama genel hatlarıyla yüzyıllardan beri ilmek ilmek örülmüş fikirleri günümüz diliyle terennüm ediyor… Dahası, öyle sanıldığı gibi 'birdenbirelik' de yok bu olayda; 50 yılı asan bir ömrün neredeyse bütünü herkesin gözü önünde ve bugünlerin hazırlığıyla geçmişse, şimdiki duruma nasıl 'birdenbire' denilebilir?
Garip, ama gerçek: Türk aydını, içinden çıktığı sınıf dışındaki dünyadan neredeyse bütünüyle habersiz; doğuşta etrafında hazır bulduğu, eğitildiği okullarda ve çalıştığı seçkinci işyerlerinde genişlettiği (buna 'daralttığı' da denebilir) çevrenin ötesinde, farklı özelliklere sahip, değişik hassasiyetleri bulunan insanların varolduğunu bilmiyor. Kendi ülkesinin insanlarına, adeta bir koloni aydını hissizliğiyle yaklaşmasından belli oluyor bu. Şaşkınlığı, en çok bu sebeple, epeyce sırıtıyor.
O zaman gerçeği biz kaydedelim: Fethullah Hocaefendi'nin fikirlerini şahsında temsil ettiği ve geliştirdiği çizgi bu toprakların bir gerçeği. Onun etrafında yerlerini alan insanlar, bağlandığı cihanşümul mefkure uğruna her şeyini fedaya hazır sadakat erlerinin bugüne yansımaları… Onun tavsiyelerini dinleyerek ellerinde taşıdıkları eğitim meşalesini dünyanın dört bir tarafına dikmek üzere yollara düşen gençler de yabancımız değil, Anadolu'yu İslamlaştıran ve Türkleştiren dervişlerin günümüzdeki izleyicileri onlar… O halde, 'Fethullah Hocaefendi Olayı'na bu denli 'yabancı' bir gözle bakmak niye? 'Siyasal İslam', 'devlet kurma amacı' ekseninde dönüp duran tartışmalar, herkesin gözü önündeki bu 'yerli' gerçeğe teğet geçmiyor.
Dünya, bugün, halk girişimlerinin yönlendiriciliği üstleneceği yeni bir demokrasi arayışında. Bu arayışın örneklerine dünyanın dört bir tarafında rastlanıyor. Basta ABD olmak üzere Batı, buyurganlığı ve baskıcı anlayışı bütünüyle yıkacak bir gelişme olarak bakıyor buna; geçen yılın en büyük olaylarından biri, ABD Başkanı Bill Clinton'un, ülkesinde faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar, dernek ve vakıf temsilcilerini bir zirvede toplamasıydı. gönüllü hizmetlerin başlatıcısı bir coğrafyanın ortasındaki Türkiye, Batı'nın aradığı örneğin de sahibi…
"32. Gün", iki hafta üs tüste ekrana taşıdığı programlarla, bir muazzam 'olay'ın ilk bakışta kendini teslim etmeyen yönleri dışındaki özelliklerini gözler önüne serdi. İyi de yaptı. Dilden dile gezerken gerçeğinden uzaklaşan söylencelere dönen yurt içi ve dışındaki eğitim kurumlarıyla onları kuşatan muazzam gönüllü çabanın ne kadar 'bizden' bir hareket olduğu, öyle sanıyoruz ki, görmek isteyen gözler tarafından idrak edildi. Görünen, bu ülke insanının o bildik hasletlerinin ete kemiğe bürünmüş biçimidir…
- tarihinde hazırlandı.