Bir Beyaz Tanzanya'ya Niye Gider?

Gün boyu beyin haşlatan yapışkan bir sıcak, 6 dedin mi karanlık, 8 dedin mi zifir...

Uzun gecede sokaklar tekinsiz, kaldırımlarda bela arayana hizmet timleri...

Hotel Ruanda'daki eli palalı kara deriliden ve de turist Ömer'deki yamyamlardan iz yok ama içten içe bir tırsaklık hakim, 'gözlem ayağına' gece oteli terk etmiş beyaz kafilede...

Yüzlerce yıldır kara kıtadaki cümle musibetin faili beyaz adam oysa ve canı yanan hep yerli ahali ama yusuflayan, dal gibi titreyen biz beyazlar...

Ya intikam için bu geceyi seçerlerse, vay ki ne vay...

Alayı sıcaktan nemden mayışmış kömür karası ev sahipleri böcekten-sinekten daha masum oysa ki, sarı humma, sıtma, kolera ve onlarcası kol geziyor, hele ki AİDS... Üç kişiden ikisi hasta...

Şehrin yüzde 80'i elektriksiz, yüzde 100'ü tam teşekküllü hastane görmemiş, kanalizasyon literatürde yok, ağaç altı bulan salıyor, Darüselam üre kokuyor hafif ve hayli balık ölüsü...

Milli gelir 700 dolar, günde 1 dolar kazanan mahallenin zengini...

Kediyi bağlasan anca duracak evin kirası 500 dolar...

Bir yanı okyanus, elli bin türlü balık var ama tutmayı öğretmiyor kimse, bir yanı cennet bahçesi, ananas kivi, mango hindistan cevizi, muz kaynıyor ama ezici azınlığın bağı bahçesi oralar, bedava falan değil...

Unu suya bulayıp yiyor ahali, günde tek öğün...

Hayat zor, hayat pahalı, ölüm acayip ucuz...

Ama sorarsan siyah arkadaşa,

Hakuna Matata...

Yani no problem, sorun yok...

* * *

Dünyanın dibi nereyse, Afrika'nın Tanzanya'sı, 37 milyonun 36'sı her gün bir evvelki günü yaşıyor, aç bilaç, orada doğmaktan başka kabahatleri yok...

'Ne işin var burada' diyemezsin...

İyi de beyaz adamın ne işi var orada?

Kimi yüzlerce yıl evvel, köle toplamaya gelenlerin torunları, şimdi altın-elmas falan topluyorlar, Zanzibar'da ve Serengeti'deki beş yıldızlı otellerde dünya jet setini ağırlıyorlar, kara derili arkadaşın eti sütü yünü bitmiş, bahçesini talan ediyorlar...

Kimi zorunlu görev icabı orada, misal bizim büyükelçi...

Kimi de okul açmış, saf ticaret ya da katışıksız misyonerlik icabı, tuvalet olmayan mahalleye kolonyal tarz kiliseyi dikmiş, Tanzanyalı'dan günah çıkarıyor...

Ve birkaç yüz kadar da Türk...

Gülen hareketinin gönüllüleri, dünyanın dört köşesindeki yüzlerce okuldan 4'ünün yöneticileri, öğretmenleri...

Swahili'ce yetmez deyip İngilizce, Türkçe ders veriyor, elin Masai'sine, Darüsselamlı'sına Anadolu müslümanlığını ve Türk kültürünü anlatıyorlar...

Ve neticede, ataları totem ya da ateş çevresinde elde mızraklarla dönmüş minik Afrikalı, kaşık havası, çayda çıra, zeybek oynuyor, bırak kolbastının kralını oynuyor...

Hareketin neferleri, yani 'abiler' ve öğretmenler mantık ve rasyonellikten ziyade uhrevi hissiyatla ve gönül bağıyla geziyorlar dünyayı, her ne kadar 'gönüllüyüz' deseler, cemaatin kendi iç terfi-tayin genelgesine itaat ediyorlar, o sebeple Çeçenistan'dan Bosna'ya, Özbekistan'dan Kenya'ya dört dönüyorlar, yüzlerinde o aşina tebessüm, o her türlü fena duygudan azade bir halim selimlik, her koşulda şükür...

Hakuna Matata yani...

* * *

Peki biz niye Tanzanya'ya gittik, yani aslanından sineğine, AİDS'ine türlü musibeti, elli saatlik yolu ve en mühimi dönüşte, 'Vay kanka, sen de Fethullahcı oldun ha' diye yaftalanmayı göze alarak niye gittik?

Şundan gittik, gazeteciyiz biz, karşı mahalleden davet geldi icabet ettik, beş günlük bir basın toplantısıydı bizimki...

Köhne bir apartmanın bilmem kaçıncı katındaki basık, sıcak bir ışık evinde bizlere 'abi' diyen on beş Afrikalı 'şakirt' ile aynı makbubeye kaşık sallamak başta olmak üzere...

O beş gün meslek hayatımın en ilginç tecrübelerinden biriydi...

Yarın kutuplarda okul açsınlar, gel desinler giderim...

Bedevi miyim ki kutup ayısından korkayım?..

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.