Bu Okullar Türkiye'yi Temsil Etmiyor!

Cumhurbaşkanı Sezer gazetecilerle birlikte Kazakistan'a gidip geldi. Dün Akşam gazetesi, geziden artakalan bir haberle manşetten göbek atarak okuyucularını sevindirdi. Sanırsınız ki, büyük bir başarı kazanılmıştı. "Gülen'e okul darbesi" başlığının altında şunlar vardı: "Cumhurbaşkanı Sezer, Orta Asya gezisinde devlet başkanlarından Fethullah Hoca'nın eğitim kurumlarının kapatılıp resmi Türk okullarının açılmasını istedi." Bu habere bir de Devlet Bakanı Abdülhaluk Çay'dan destek aldıklarını söylemişler iş bitmiş. Bu okulların kapatılıp yerine resmi Türk okullarının açılması istendiğine göre, bu okulların resmi olmadığı gibi bir kanaati de yaymak istiyorlar. Sanki bunlar kaçak okul. Bunu yapan da, Türkiye'de son yıllarda parlayan bir özel sektörün yayın organı. O zaman oldu olacak, Pamukbank'ı, Yapı Kredi'yi de devletleştirelim. Turkcell'e de devlet el koysun!

Biz medyanın bütün haberlerinde doğruluk payını yüzde elliye kadar indirdik. Her ihtimale karşılık aksini düşünmeye alıştık. Medya açısından kötü de olsa, bizim açımızdan iyi oluyor. Çünkü Devlet Bakanı Çay, haberde kendi adına söylenenleri doğrulamadı. Tam tersine yalanladı.

Diyelim ki söylenenler, yazılanlar doğru. Ne değişir? Yapılanlar niye 'darbe' olsun ki? Basınımız darbeye meraklıdır. Ama bunu demokrat ve hukukçu bir cumhurbaşkanına yakıştırmak basına bile yakışmıyor.

Gelelim Orta Asya'daki okullara: Bunlar hakikaten Türkiye'yi temsil etmiyor. Uzunca bir süredir biz başarıya alışık değiliz. Hele hele yurtdışında Türkiye'nin adını duyurmak bazılarında ciddi karın ağrılarına sebep oluyor. Habire gark gurk edip duruyorlar.

Eğer yurtdışında bir başarı varsa, engellemek için başkasına gerek yok. Kendi insanımızı oraya gönderin. Başarıya sahip çıkacağına baltalamak için elinden geleni yapar. Kendilerinin daha iyisini filan yapacağını aklınızdan geçiriyorsanız boşuna.

Keşke devlet oralara okul açsa, mevcutlarla yarışsa. İyi oynayan kazansa!

Ancak birileri usulüne uygun oynama yerine, ayak oyunlarını seçiyor.