Sosyal Hayatta Din

Sosyal bilimlerin tarihi çok eskilere gitmese de, insan sosyal bir yaratıktır. Dedesini maymun sayanları bir yana bırakırsak; ilk insan Adem aleyhisselam, Havva annemizle evlenerek bir yuva kurmuş, onların çocukları da sosyal hayatı başlatmış.

Sosyolojinin bizdeki karşılığı içtimaiyattır. Cami, cemaat, cem etmek aynı köktendir. Hiç şüphe yok ki içtimaiyat, sosyolojiden çok eskidir; fakat tarihe sırtımızı dönünce içtimaiyat çok gerilerde kaldı, sosyoloji ise hala Avrupa'nın malı. Sosyal hayatı yaşadığımız halde, sosyoloji kitapları tercüme seviyesinde. Sosyolojide din vardır, inanç daha yaygındır. Bedir Muharebesi'nde Peygambere inananlarla Ebu Cehil'e inananlar karşı karşıya gelmişti. Yakınçağ tarihine gelince, sahabe Kur'an'a ve Peygambere inanarak İslamiyet'i nasıl yaydıysa; komünistler de Karl Marx'a ve Das Kapital'e inanarak sosyalizmi öyle yaydılar. Müslümanlar ilmihale nasıl bağlıysa; Auguste Comte'ün Pozitivizm İlmihali'ne de bağlı olanlar vardır. Bugün Hizbullah vahşetiyle kıyametler koparken, 1958'de başlayan sol eylemler bitmek tükenmek bilmiyor.

1970'li yıllarda karşı karşıya gelen gençlerin silahlı çatışmasında beş bin kişi can verdi. Her iki grubun inancı birbirine zıttı, ikisi de inancı için hayatını ortaya koymuştu. Her ideolojinin, her sistemin inancı vardır. Yirminci asırda Müslümanların başarılı olamamasının sebebi, ideolojilerin ve rejimlerin din gücüyle, İslam'ın karşısına çıkmasındandır. Çünkü dinlerin çarpışmasında galip gelen olmaz, ölenler ve çile çekenler olur; dinler devam eder. Türkiye'de halkımız şu veya bu diye bölünürken, inançların karşı karşıya geldiği inkar edilemez. Artık pek çok kimsenin sorduğu bir soru var: "Türkiye'de İslamiyet yok edilebilir mi?"

Edilemeyecekse İslam'ın gerçek yönü ortaya nasıl çıkarılacak? Şimdi ben dönüp duruma bakıyorum: Said Nursi, Süleyman H. Tunahan, Mehmed Zahid Kotku, Necip Fazıl, Osman Yüksel, Nurettin Topçu, Fethullah Gülen, Esad Coşan ve bunlar gibi ilim ve sanat adamları, Müslümanlara İslam'ın gerçek yönünü gösterdiler. Şeriat, gericilik, irtica gibi kelimelerin arkasına sığınanlar da haykırdı: "Sistem elden gidiyor!" Sistemde dindarların yeri yoksa kimin yeri var?

1940'lı yıllarda Nazım Hikmet, Atsız ve Bediüzzaman mahkumdu...

Bugün PKK, Hizbullahçılar, imam hatip liseleri, Kur'an kursları, başı örtülü üniversiteli kızlar mahkum...

Artı eksi değerleri mahkum edenlerin değeri bilinmiyor. İç, dış borçları artıran, enflasyon, işsizlik, yoksulluk belalarını bu milletin başına saranlar hala suçsuz. Bir kolej açılsa ateizm prensipleriyle eğitime devam etse hiç kimse bir şey demez. Bir başka kolej açılsa teizm prensipleriyle dersler okutulsa yer yerinden oynar. Peki, İslamiyet'i yok edebilecek misiniz?

Edilemiyeceğine göre ya İslamiyet veya hurafeler; ya pozitif inanç veya negatif inançlar duruma hakim olacak. Acaba bir millet gibi yaşayamaz mıyız? İnançsız insan yok; inançlar, sistemler halinde dini hüviyet kazanırken; İslamiyet bir sürü dinin hücumuna maruz kalmış gibi; yine de bu millet Müslüman! Peki bu felaketler ne?

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.