Baharın İlk Günleri...

Her gelen yeni yılı insanlar bütün dünyada eğlencelerle, gösterilerle, umutlarla karşılıyorlar. Halbuki akıp giden zaman içerisinde o yıllara "yeni yıl"lar diyen biziz ve göz açıp kapayıncaya kadar eskiyip gidiyorlar. O halde her yeni yılda umut kervanlarının yolunu neden böylesine görür gibi bekliyoruz, umut kervanlarında neler yüklü olduğunu düşünüyoruz?

Yeni yılda geçim problemimiz olmasın, eğitim, sağlık, huzurlu bir hayatla ilgili beklentilerimiz sona ersin diye umutlanıyoruz. Işıltılı gösteriler sona eriyor; ama milyarlarca insan umutlarını habire bir sonraki, daha sonraki yıllara bırakıyor. Çünkü insanoğlu kendi türüne karşı son derece acımasız. Dünyada 3 bin ailenin toplam geliri 3 milyar insanın toplam gelirine eşit. Böyle bir eşitlik; adalet, insanca yaşamak isteyen büyük çoğunluğun umutlarını erteletmez de ne yapar?

Hiç mi umut yok? Elbette var.

İnsanlığı harekete geçirerek, insana değer vererek ihtiyar dünyamız için yeni bir bahar söz konusu olabilir. İki binli yıllara böyle umutla bakan bir insanlık fedaisinin, bir muhabbet fedaisinin penceresinden sizleri de bu umuda ortak yapabilirim. Muhterem Fethullah Gülen, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Ufuk Kitapları'nda çıkan son eseri İnsanın Özündeki Sevgi'de şöyle diyor:

"Yeni bin yıl, Batılıların korktuğunun aksine önceki asırlardan daha mutlu, daha adil, daha merhametli bir dünya vaat etmektedir. Evet, aynı kökten geldikleri, aynı temel esaslara sahip bulundukları, aynı kaynaktan beslendikleri halde asırlarca rakip dinler olarak yaşamış bulunan İslâm, Hıristiyanlık ve Musevilik arasında başlayan, hatta eski Hind ve Çin dinlerini de içine alacak şekilde gelişen diyalog teşebbüslerinin olumlu neticeler verdiği görülmektedir.

"Öyle ümit ediyorum ki birkaç asırlık din–bilim kavgasına son verecek bir eğitim anlayışı ve uygulaması neticesinde; kalbi dini ilimlerle ve maneviyatla doygun, kafasını müsbet ilimlerle aydınlık, devrin içtimai, iktisadi ve siyasi çemberini çok iyi bilen, her türlü insani, ahlaki değerlerle bezenmiş gerçekten münevver nesiller yetişecek ve ihtiyar dünyamız ölümünden önce muhteşem bir bahar yaşayacaktır.

"Bu bahar zengin–fakir uçurumlarının büyük ölçüde kapandığı bir bahar olacaktır. Bu bahar, yeryüzü servetlerinin mümkün olan en âdilane biçimde, tabiatiyle sa'y, sermaye ve ihtiyaçların birlikte gözetilerek taksim edildiği bir bahar olacaktır.

"Bu baharda ırk, renk, dil ve dünya görüşü temelli herhangi bir ayrımcılığa prim verilmeyecek, temel insan hak ve hürriyetleri gözetilecek, fert ön plana çıkacak ve dolayısıyla insanlar bütün kabiliyetlerini geliştirme yolunu bulacaktır.

"Bu baharda insan–ı kâmil olma çizgisinde aşk u şevk kanatlarıyla yolculuklar yapılacak, dinsizlik büyük ölçüde tarihe karışacak, her türlü ahlâksızlık beşerin ufkundan sıyrılıp giden karanlıklar gibi ufuklarımızdan büyük ölçüde kaybolup gidecektir.

"Evet, sevgi, merhamet, diyalog, herkesin konumuna saygı gösterme, hoşgörü, hak ve adalet temelleri üzerinde yükselecek olan bu bahar, insanlığın gerçek özünü bulacağı bahardır. Çünkü iyilik, güzellik, doğruluk ve fazilet, dünyanın esas mayasıdır. Ne olursa olsun dünyamız er geç kayıp bu çizgiye gelecektir ve bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir."

2004 yılında da ülkemizi ve dünyamızı bir yığın dert, acı ve gözyaşı bekliyor. Ama yılın bu ikinci gününde yarınlara Muhterem Fethullah Gülen'in yukarıdaki umut yüklü satırlarıyla baktığınızda yılgınlığı değil, daha yapacak ne çok işiniz olduğunu düşünüyorsunuz...