Eski Günlerde Olduğu Gibi
Yedi yıldır gurbette yaşayan muhterem Fethullah Gülen, heyetimizi burada kabul etti. Kalacağımız evler ve odalarla bizzat ilgilenmiş. Akşam yemeği ve ertesi günkü sabah kahvaltısı, sonrasındaki çay sohbetleri, bitmesini istemediğimiz bir rüya gibiydi. 10 sene önce yine böyle bir araya geliyor, Türkiye'nin yeni ufuklarına yelken açıyorduk. Umut, saygı ve sevgi harmanında işte yine bir aradaydık. Hocaefendi, hepimiz çok mutluyduk. Sanki zor bir yokuşu, yüreğimiz yanarak, içimiz daralarak çıktığımız engebeli bir yokuşu aşmış, hasretle kucaklaşıyor, çocukların bayram sevincini yaşıyorduk. Bu kucaklaşma bana bir dönüm noktası, tarihi bir an gibi geldi. Hocaefendi'yi 6 yıldan sonra ilk defa böylesine kalabalık ve yine eski günlerde olduğu gibi farklı görüşteki entelektüellerimizden oluşan bir heyet ziyaret ediyordu. Sayın Gülen bu vefaya, asil duruşa birkaç defa vurgu yaptı.
Prof. Dr. Mehmet Sağlam (Milli Eğitim eski Bakanı), Umut Arık (emekli büyükelçi), Prof. Dr. Ümit Meriç ve kızı, Cengiz Çandar, Cüneyt Ülsever, Ali Bulaç, Avni Özgürel, Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay ve eşi, Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Naci Tosun, Harun Tokak, Cevdet Türkyolu, Doç. Dr. Adnan Aslan, Can Yeşilada (işadamı), Thomas Michell, Mustafa Gökçek, Dr. Faruk Tuncer ve eşi, Salih Yaylacı ve toplantılar boyunca bizlerle olan Tataristan heyeti ile birlikte kamptan ayrılırken, Hocaefendi bizleri arabalarımıza kadar uğurladı. Her birimizle teker teker tokalaştı. Cengiz Çandar'ın Bugün'deki köşesinde önceki gün yazdığı "basit, sade, utangaç; ama Türkiye'nin dünya çapındaki en etkili, en saygın değerlerinden biri"nden ayrılmak hepimizi hüzünlendirdi.
Sayın Gülen ülkemizin, insanımızın gururu ve yüzakı. O küreselleşmeye kendi değerlerimizle müdahale ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki Türk okulları ile barış köprüleri kuruyor, huzur adaları oluşturuyor. Gittiğimiz yerlerde küreselleşmenin bizcesini yaşıyoruz. Chicago'da Başkonsolosumuz Naci Koru'yu ziyaretten çıkmıştık. 8 milyonluk şehrin en merkezî yerinde taksi bekliyoruz. Tam önümüzde biri müşteri indirdi, hemen biz bindik. Mehmet Sağlam Bey öne, biz de üç kişi arkaya oturduk. Konuşur konuşmaz gençten taksici "Aman Allah'ım, siz Türk'sünüz!" dedi. Şaşırmıştık. Ben ortada oturuyorum. Dikiz aynasından bakınca "Hüseyin Gülerce abi, siz de buradasınız." demez mi? Kırgızistan'da Türk kolejinde okumuş. Kendisi gibi Chicago'da çalışan Kırgız gençlerle himmet yapıp kültür merkezi olarak faaliyet gösterecek Kırgız Evi için bina satın almışlar. Bizden ayrılırken sevincini bir görmeliydiniz. Allah ömür verirse acaba 15-20 yıl sonra nelere şahit oluruz, hangi güzellikleri, hangi heyecanları yaşarız kim bilir? Heyetimiz Amerika'dan ayrılırken New Jersey'de Ridgefield'deki Hudson Türk-Amerikan Kültür Derneği'nde öğle yemeğine davetliydik. Sevgili dostumuz İhsan Kalkavan'la karşılaştık. Yemeğimizi yerken Clifton'daki Pioneer İlköğretim Okulu'nun başarıları hakkında bilgi verildi. "Geleceğin Şehri" proje yarışmasında eyalet birincisi olup Washington'a New Jersey'i temsil etmek üzere gittikleri açıklanınca, kürsüye davet edilen Mehmet Sağlam daha fazla dayanamadı, konuşmasını gözyaşlarıyla tamamladı.
Meclis Başkanımız Sayın Arınç, bu hizmetler için "bir destan bu" demişti. Biliyorum, Sayın Gülen bu destan yaşanırken isminin öne çıkmasından son derece rahatsız. "Haksızlık yapılıyor" diyor. Öğretmenlerin, okullara destek olan insanların fedakarlıkları karşısında "Gülen Hareketi", "Gülen Okulları" denmesini onlara karşı saygısızlık kabul ediyor. Uzatılan diyalog elini sımsıkı tutan insanların civanmertliklerine saygısızlık kabul ediyor. En önemlisi de kapıları açan, baharı hazırlayan, ihsan ve lütufları sağanak sağanak yağan Cenab-ı Hakk'a karşı bir saygısızlık kabul ediyor. "Allah'ın (cc) rızasına talibiz, O'nun hoşnutluğunu kazanmaktan başka gayemiz yok." diyor...
- tarihinde hazırlandı.