Tarih, Gülen'i Nasıl Yazacak?

Fethullah Gülen ismi son 5-6 yıldır Türkiye'nin gündemine sıkça geldi. Fethullah Gülen, adını daha çok; eğitim alanında tavsiye ettiği hizmetler, iç bütünlüğümüzü tehdit eden Sünnî-Alevî ayrımcılığı gibi kritik günlerde yaptığı birleştirici çağrılar ve özellikle de diyalog-hoşgörü eksenindeki gayretleriyle duyurdu.

Erzurumlu bir emekli vaizin adının ve etkisinin ülke sınırları dışına taşması elbette ki bilimsel çalışmaların, sosyal araştırmaların ve tarihçilerin ilgi alanına girer. Ancak şahsen benim gibi Fethullah Gülen'e yakın olmuş, onu yakından tanımış kişilerin de tarihe tanıklık gibi bir borcu vardır.

Ben Fethullah Gülen'i milletimize ve dinimize hizmette ilklerin insanı olarak değerlendiriyorum.

Bizler, tanıyanlar biliyor eski Mücadele Birliği mensuplarıyız. 68 Kuşağı'nın diğer yüzünü temsil ediyoruz. Metin Toker, 12 Mart sonrasında ''Sol'da ve Sağ'da Vuruşanlar''ı anlatırken solda Dev-Genç'i, sağda da bizleri hedef göstermişti. Doğrusu ise biz vuruşmamış, vuruşturulmuştuk.

İşte dünün vuruşturanları bugün evrensel ölçüde demokratik hedefler, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için bir araya geliyor, konuşabiliyorsa bu zeminlerin hazırlanmasında Fethullah Gülen'in ta 1965'lerden beri, yani 35 yıldır kavgadan uzak duran hoşgörülü çizgisinin etkisi vardır.

Fethullah Gülen, bu ülkede kutuplaşma yerine kaynaşmayı, kavga yerine diyaloğu, kin yerine sevgiyi, düşmanlık yerine hoşgörüyü mayalayan adamdır. Ve bir ilki temsil eder.

Fethullah Gülen, cami derneği, imam hatip derneği kurmaktan başka yol bilmeyen dindar insanlara, toplumun ve çağın gerisine düşmemeleri için ilk defa ''İngilizce öğretim yapan kolej'' açmayı kabul ettiren, ettirebilen insandır. Camilerin, imam hatip liselerinin yapılmasına karşı çıkmadan; ama asıl ağırlığı kaliteli öğretime veren yeni okullar, toplumsal ilk tereddütten sonra öylesine hüsnü kabul görmüştür ki, evlâdını dejenerasyonun acımasız çarklarında kaybetmek istemeyen, hem de onların Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent, Siyasal, İTÜ ve benzeri üniversitelerde okumasını isteyen veliler çocuklarını bu okullara kaydettirebilmek için sıraya girmişlerdir.

Fethullah Gülen, tavsiyeleriyle asıl daha önemli bir ilke imza atmış, bilim olimpiyatlarında artık Türkiye'nin de adı duyurulmaya başlanırken, aynı zamanda bu yeni okullar kaliteli öğretimin yanında eğitim gerçeğini hatırlatmışlardır. Matematik, fizik, kimya ve biyolojide örnek olan gençler, aldıkları millî ve insanî terbiye ile dikkat çekmeye başlamışlardır. Gülen'in onlara bu hasletlerinden dolayı ''Altın Nesil'' demesinden bile rahatsızlık duyanlar olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı'nın unuttuğu ve sıra, derslik sayılarına, şekile, 8 yıla feda edilen eğitim, bu yeni okullarda öylesine öne çıkartılmıştır ki, öğrencilerin yüzlerinde ışıldayan safiyet ve masumiyet bu okulları gezenlerin ilk vurulduğu özellik olmuştur.

Ama Gülen'in asıl ilki bence bu millete hayırda nasıl yarışıldığını göstermesi olmuştur. Milletimizin hayırlar için eli açılmıştır. Fethullah Gülen, ismi etrafında öylesine bir sevgi ve güven halesi oluşturmuştur ki, bu millet Allah için para vermenin ilk defa lezzetini yakalamıştır. (Bazılarının, daha doğrusu hayır için cebinden bugüne kadar beş kuruş çıkmamış olanlar için, işin bu tarafı hâlâ anlaşılmaz bir şeydir!) Maddî ve manevî fedakârlık yarışı hızlanmış; toplum, ilçelerde, illerde yeni kahraman tipleri görmeye başlamıştır.

Fethullah Gülen tarihî iki ilke daha imza atmıştır.

Sovyetler Birliği dağılınca, benim de şahit olduğum sohbetlerde; ''Gün bugündür. Kardeşliğin, vefanın günü bugündür. Zorda olana, darda olana el uzatma günü bugündür. Esnaf olarak gidiniz, okul açan şirketler olarak gidiniz, en iyi öğretmen ve idarecilerinizle gidiniz, Allah aşkına bu fırsatı kaçırmayınız..'' demiştir.

Şimdi sadece Orta Asya'da değil, dünyanın dört tarafında Türkiye'nin sevgi okulları varsa, her gören bu okulları övüyorsa herkes elini vicdanına koysun, Gülen'e bir şükran borcumuz yok mu?

Tarihî ilklerin ikincisi Fethullah Gülen'in dinlerarası diyalog adımlarıdır.

İstanbul Fener Rum Patriği ile Ermeni ve Yahudi cemaat liderleriyle, New York Kardinali ile ve nihayet Papa ile görüşmeleri, ''medeniyetler çatışması'' umanların heveslerini kursaklarında bırakmış, bir dünya devleti olan Türkiye'nin ufuklarını büyütmüş, dünya ile entegre olmaktan korkmadığımızı anlatmıştır.

Tarih, Fethullah Gülen'i nasıl yazacak?

Kimi toplum mühendislerinin projeleriyle uyuşmadığı için Gülen'in elbette hasımları var. Hasetçilerin bol olduğu ülkemizde Gülen'in aleyhinde iflâh olmaz bir kesim elbette var.

Üstelik onlar Fethullah Gülen'in aleyhinde acımasızca çalışıyorlar. Toplumu manipüle etmeye uğraşıyorlar.

Şüphesiz tarih Fethullah Gülen'i, öncekiler gibi yazacaktır. Benim yaptığım tarihe şahitlik etmektir. Aslında ne peygamberlerin, ne sahabenin, ne Allah dostlarının tarihin hükmüne ihtiyacı yoktur. Hele bizlerin tanıklığına hiç ihtiyaçları yoktur.

Ancak dine ve millete hizmet edenlere, insanlığa hayır, barış ve sevgi yolları açanlara karşı saldırılırken, onlar insafsızca karalanırken susmak, seyirci kalmak da büyük vefasızlıktır...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.