Ölümsüzlük İksiri
Bu haftaki kitabımız Yazarlar ve Gazeteciler Vakfı'na ait. M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Mart 2007 Eylül 2007 tarihleri arasındaki sohbetlerinden derlenen ve Kırık Testi serisinin yedinci halkasını teşkil eden "Ölümsüzlük İksiri" adlı eser, tüm yönleriyle insanoğlunun bütün kollarıyla aktığı ırmak yatağında nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Soru cevap niteliğinde hazırlanan kitap, günümüz meselelerini Kur'an-ı Kerim ve hadisi şerifler ışığında cevaplandırıyor. Hemen herkesin günlük hayatında dünyaya ve ukbaya ait soruları net, anlaşılır ve sade bir üslupla cevaplandırılmış.
M. Fethullah Gülen Hocaefendi'ye sorulan sorular belli başlıklar altında toplanmış. Kısaca başlıkları izah ettikten sonra günümüz hastalıklarından biri olan "bencilliğin ve övünmenin" insanoğluna ne kadar zarar verdiğine dair cevaba yer vermek istiyorum.
Kitaptaki ana başlıklar şöyle: "Kınalı Kuzular ve Şehit Cenazeleri", "En Hayırlı Gençler", "Alan Mahkumu ve Hak Mahrumu Kadınlar", "Talut Ordusu ve Sabır Duası", "Anne Baba Olma Arzusu", "Kaos, Kadrolaşma, Ordu ve Okullar", "Sahabe Mesleği ve Şekerlemeler", "Mefluç Dimağlar ve Unutkanlığın Reçetesi", "Yaratan Bilir, Dilediğine Dilediğini Verir", "Helal Lokma ve İffetli Nesiller", "Kezzablar Devrinde Sıddıkların İzinde", "Okula Adımı Verin, Cenazeme Kalabalık Gelin", "Çarşının Yiğitleri", "Bu Şeref Bize Yeter", "Ağlattın Yeter, Güldür Onları", "Halkın İçinde Hak'la Beraber", "Efendimizi Rüyada Görmek", "Hesabını Verebilecek misin", "Biz Sözünün Hikmetleri", "Deli mi, Delil mi", "Sığ Görünen Deryalar", "Kutlu Miras ve Peygamber Varisleri", "Ramazan'da Mukabele ve Teravih", "Gönül Darlığı", "Övülme Tutkusu ve Karakteristik Narsistler", "Taşlaşan Kalpler ve Gözyaşları."
Eserin en önemli özelliği soru ve cevap şeklinde olması, isteyen okuyucu, istediği konu başlığına bakarak aklına takılan sorunun cevabını bulabilir. Son günlerde çevremizde hemen herkesin yakından şahit olduğu hatta içinde bizim kendimizin de yer aldığı en önemli hastalığımız olan, "övünme ve bencillik" üzerine sorulan soru şöyle:
"Rasulü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in ve selef-i salihinin takdir edilme ve övülme ile alakalı mülahazaları, tutum ve davranışları nasıldı? Bu konudaki mümince düşüncenin ve istikamet çizgisinin esasları nelerdir? Özetle cevap şöyle:
"İnsanın gönül dünyasını yavaş yavaş harap eden, manevi melekelerini birer birer öldüren hastalıklardan biri de övülmeyi sevmek ve her fırsatta methedilmeyi istemektir. Hep üstün sıfatlarla anılmak, medh ü senalarla yad edilmek ve sürekli iyilikler, meziyetler ve başarılarla nazara verilmek arzusu tedavisi zor bir kalb marazıdır.
Mü'minler arasında da hakkında methiyeler yazılmasını ve övgüler sıralanmasını dileyen insanlar olabilir, fakat, kibir, gurur ve bencillikten kaynaklanan methedilme isteği daha çok müşriklerde ve münafıklarda görülen bir ruh hastalığıdır.
İmanın tadım alamamış kimseler, sadece yaptıklarıyla ve sahip oldukları bir kısım vasıflarla değil, yapmadıkları işlerle ve hiçbir katkıda bulunmadıkları basanlarla da övülmeyi, hiç layık olmadıkları güzel sıfatlarla da vasfedilmeyi arzularlar.
Nitekim Kur'an-ı Kerim böylelerini bekleyen acı sonu hatırlatma sadedinde –mealen- şöyle buyurmuştur: "Zannetme ki, yaptıklarından ötürü sevinip şımaran, yapmadıkları işlerden dolayı da övülmek isteyen kimseler –evet-, sanma ki, onlar - azaptan yakayı kurtaracaklar! Onlara hem de can yakıcı bir azap vardır." (Ali İmran, 3/188)
Hakiki bir mümin, hakkında methiyeler düzüldüğü zaman sevinmediği gibi, yerildiği zaman da üzülmemelidir. Aslında, insanın kendi kendisini sorgulayıp küçük göstermesi bir açıdan kolaydır; fakat, kusurlarının başkası tarafından sayılıp dökülmesi şeklindeki bir zemm fırtınası karşısında 'Koynumdaki akrebi haber verene rahmet!..' diyebilmesi çok zordur.
Belki insan o fırtına geçtikten belli bir süre sonra kendi kendine 'İyi ki kusurlarımı söyledi, beni bitirmek üzere olan hatalarımı haber verdi' diyerek memnuniyetini ifade edebilir; fakat, yerildiği o ilk anda hazmı nefiste bulunarak, 'Allah senden razı olsun, hatamı söylemekle bana yardımcı oldun' diyebilmesi babayiğitçe bir tavırdır.
Eser hakkında bilgi için: 0212 232 17 10
- tarihinde hazırlandı.