Fethullah Gülen Hocaefendi

Kaç defa yazdım, dostlar... Hâlâ da soruyorsunuz. Fethullah Gülen Hocaefendi'yi hemen hemen 40 senedendir tanırım. O, her zaman Allah yolunda olmuştur, şimdi de öyledir. Peygamberler hariç herkes hata yapabilir. Büyüklerde hata görmek bizim haddimiz değil... Çünkü "hata ve sevap", ilmi konulardır. Bizim ilmimiz yok... Ancak gördüğümüzü söyleriz.

Fethullah Hoca'yı da öyle gördük; öyle tanıyoruz. Demek istediğimiz şu: "Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır." Bana öyle geliyor ki, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin herkese şefkatle muamelesi, hoşgörüyle bakması, bazı çevrelerce yanlış anlaşılıyor. Biraz da "Bizden olmayan düşmanımızdır" taassubuyla hareket ediliyor. Bence Hoca'nın yaptığı, bir metod meselesidir. Birisi lafı hiç eğip bükmeden, rap diye söyler geçer; bir başkası da sağını, solunu budar; keskinlikleri yontar; sivrilikleri törpüler; sertlikleri yumuşatır. Söyleyeceklerini ondan sonra söyler. Sanıyorum ki Fethullah Gülen Hocaefendi de böyle yapanlardan... Şahsen bu metod benim mizacıma hiç uymaz... Ama bu ortamda faydalı olan öbürüdür. Yumuşatma metodu yani... En zehirli ilaçları bile tatlı bir ambalaj içinde sunmazlar mı?

Fethullah Hoca, Allah için hizmet ediyor. Bu, açık ve aşikar... Daha doğrusu dürüst bir evi bile yok... Han, hamam, fabrika sahibi değil, holdingci değil... Bir pire için bir yorgan yakılmaz. Bir sözü gönlümüze göre söylemedi diye, insan harcamaya ne kadar hevesliyiz. Kaldı ki Fethullah Hoca'nın söylediği sözlerin çoğunu da yanlış anlıyoruz. Mesela geçen gün çok kalabalık bir toplantıdaydık. İmanından, ihlasından, yiğitliğinden hiç şüphe etmediğim, İBDA'cı bir genç kardeşim; "Fettoş'a Cebrail vahiy getiriyormuş. Kendisi söylemiş" dedi. "Allah'tan kork dedim, bunu kendi kulağınla duydun mu?" Hayır" dedi. "Öyleyse Kur'an'ın hükmü hatırla... Takik et... ondan sonra konuş" dedim. Onların aşk ve vecd içinde Hakk'a teslimiyetlerine hayranım. Bana hak verdi ve araştıracağını söyleyip gitti. (Sayın savcılar dikkat etsinler. İBDA'cılardan bahsediyorum. Büyük Doğuculardan yani... İBDA-C'cilerden bahsetmiyorum...)

23 Kasım akşamı televizyonu açtım. Fethullah Hoca ile Savaş Ay'ın konuşması varmış. Hoca şöyle diyordu: "Ben Cebrail aleyhisselâmı çok severim. Onun mübarek ismi geçtiği zaman, gözlerim yaşarır; burnumun direği sızlar. Tabii ki mübarek yüzünü rüyada bile görmediğim bir melektir. O gelse de Türkiye'de bir parti kursa, onun partisini bile destelemem..." Bu sözlerde ne var?.... Hatta bunla, "Particilik tefrikadır. Halbuki kurtuluş birlik, beraberlik ve Tevhid'dedir. Asıl bunlar için çalışmalıyız" demek değil midir? Vahiy geliyor" meselesi de böylesine doğru söylenmiş bir sözden çarpıtılarak uydurulmuş bir iftira olamaz mı?... Sonra bir de "demokrasi meselesidir." "Armutun sapı var; üzümün çöpü var" dersek; birbirimizle mütemadiyen kusur ararsak, üstelik de hizmete çalışan insanlara çamur atarsak, dünyada da, ahirette de sonumuz iyi olmaz. Eğer İslama, dolayısıyla da insana hizmet etmek istiyorsak, Müslüman'ın (Bir Müslüman'ın değil, her Müslüman'ın) bir kırık tırnağını dahi feda etmemeye mecburuz. Bizce doğru olan budur. Gerisi herkesin kendi bileceği bir iş...

Sistem bizi birbirimize düşürüyor. Ayakta kalışının sebebi de bu... biz daha ne zamana kadar birbirimizi yemeye devam edeceğiz?... Sûr-u İsrafil çalana kadar mı?... Ey akıl, bazen sen ne büyük nimetsin!... Bazen de insanın başına dertsin...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.