Ruhu Olgunlaştırmak!?
Avrupa'da son onbeş yılda çocukluk ve gençlik çağında yaşanılan olumsuzluklar hızla arttı. Eskiden patalojik ve tedavi gerektiren durumlar bugün artık kısmen normal görülüyor. Böylesine derinleşen problemlerin çözümünde ruhun iki ana yönünün ele alınması gerektiği vurgulanıyor: Bunlardan birincisi beklentilerin karşılanmamasına gösterilen direnç seviyesi, iyi ve kötüyü ayırt etme hissi, çalışma isteği ve başarılı olma isteği gibi ruhi fonksiyonları ölçme parametreleri. İkincisi ise dünyayı idrak etme, yani etrafımızdaki dünyayı ve içindeki pozisyonumuzu yorumlama kabiliyeti.
Aslında tek tek analiz edildiğinde görülecek ki, Batıda arta kalan değerlerle artık bunların içini doldurmak mümkün değil. Mesela beklentilerin boşa çıkmasına karşı dayanma gücü nasıl sağlanacak? İyiyi ve kötüyü hangi kriterlere göre ayırt edecek? Başarılı olma isteği tamam. Onun en etkin motivasyonunu kariyer yaparak maddi imkanlar elde etme ve statü kazanma oluşturuyor, birtakım olumsuz sonuçlarıyla da olsa.
Diğer yandan onbeş yıl önce çocuklardaki motor rahatsızlıklar yüzde 20 iken, bu oranın bugün yüzde 50'lerinin üzerine çıkması da büyük bir handikap. Ruhun olgunlaşmasını olumsuz yönde etkileyen motor gelişimdeki arızaların hangi alanları etkilediğine bakıldığında problemlerin temelindeki asıl unsurlar daha da netlik kazanıyor: İdrak etme/algılama, dil gelişimi, gelişimdeki gecikmeler, temizlik eğitimi, öğrenme ve başarılı olmadaki zorluklar ve sosyal davranış.
Şimdi bu alanların birinde veya birkaçında gençlerin yüzde elliden fazlasının problemleri olduğunu düşünmek bile ürpertiyor insanı. İşte otorite karşıtlığına dayanan ve çocuklara arzu ve istekleri doğrultusunda serbest ve geniş bir alan tanıyan eğitim modelinin sonuçları! Bu gelişimin temellerinin 70'li, 80'li yıllarda özellikle 68 kuşağının ahlaki değerlerden arındırılmış eğitim konseptleriyle atıldığını hatırlatmakta fayda var. Yalnızca nefsi arzularını tatmin etmeyi düşünen özgür birey anlayışı çok yönlü olarak incelenmesi gereken bir konu.
Zira "nefis ve hevâ, insanları sürekli cismânî arzu ve lezzetlere sürüklemektedir. Bu itibarla da insanın aklı ile nefsi arasında bitmeyen bir kavga yaşanmaktadır. Böyle bir kavgada aklın desteklenmesine ihtiyaç vardır. Böyle bir destek de ancak, mükâfat ve ceza adına Cenâb-ı Hakk'ın vaad ve tehditleri ile olabilir. Bu vaad ve tehditler burada gerçekleşmediğine göre demek başka bir âleme bırakılıyor ki, biz o âleme "Ahiret" diyoruz." (Fahreddin Râzî, Kalbin Zümrüt Tepeleri, Gülen)
Her ne kadar aydınlanmacı ve pozivist yaklaşım aklı ön plana çıkarsa da, gençler akıldan ziyade nefsin direktiflerine boyun eğiyor. Sağlam bir ahiret inancı olmadan da bu direktiflerin karşısında durmak kolay değil. Tabii burada sözü edilen mükâfat ve ceza Batıda çok farklı algılanıyor, zaten Aydınlanma felsefesinin o algılamasından dolayı eğitimde hiçbir yönüyle dikkate alınmadı. Bunu da Hristiyanlığın ahiret anlayışına duyulan tepkiden dolayı normal karşılamak lazım.
Fakat sebebi ne olursa olsun günümüzde motor ve ruh gelişimlerindeki aksaklıklardan dolayı eğitilemez durumda olan milyonlarca çocuk ve genç toplumun önünde bir kabus gibi duruyor. Ve bu kabusu bertaraf etmenin tek bir yolu var, o da insanın kendini bilmesi.
Ancak; "insanın kendisini bilmesi, sadece anatomisini, kuvve-i şeheviyesini, gadabiyesini, gayzını, hiddetini, şiddetini bilmesi demek değildir; sadece vicdan mekanizmasını, ruh sistemi içindeki lâtife-i Rabbaniyesini, şuurunu, hissini, iradesini bilmesi de demek değildir. İnsanın kendini bilmesi, bunlarla birlikte her gün kendini farklı bir mülâhazaya alarak yeniden okuması, sürekli kendisini yeniden tanıması demektir. Çünkü insan, bir fotoğraf gibi tek bir karede tesbit edilen/edilebilen bir varlık değildir. O büyüyen bir ağaç gibi her an yeni bir şekil almaktadır. Dolayısıyla insanın kendi ruh, idrak ve şuur ufku itibarıyla kendiyle münasebettar olan hâdiseleri gözlemlemesi ve yorumlaması gerekmektedir." (Sohbeti Canan, Gülen)
Gerçekten amaç ruhu olgunlaştırmaksa bu perspektifler ışığında insanın yeniden ele alınmasına ve yeni bir eğitim anlayışına ihtiyaç var.
- tarihinde hazırlandı.