Hocaefendi
Yirmi imzalı bir mektup aldım. İmza sahipleri içinde terzi, hemşire, ev hanımı, berber ve daha birçok serbest meslek sahibi olan vatandaşlarımız var. Fethullah Gülen Beyefendi'nin adının bir olaya karıştırılmasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar. Yazdıkları mektuptaki üslup, üzüntülerinin derin ve içtenlikli olduğunu gösteriyor. Aslında yayınlanan listeyi, hele Hocaefendi'nin adının karıştırıldığını da görünce hiç ciddiye almamıştım. Yine de ciddiye almıyorum.
Buna rağmen kamuoyuna karşı bilgi ve görüşe dayalı düşüncelerimi ifade etmek isterim. Önce, çok açık ve berrak bir şekilde ifade ediyorum ki Hocaefendi, Türk milleti ve bütün insanlık için son derece yararlı bir insandır. Allah ona sağlık ve uzun ömürler versin. Hocaefendi, Müslümanlığı doğru anlayan, dosdoğru yorumlayan ve etkili bir biçimde anlatan değerli bir din bilginidir. İslam'ın hoşgörüye dayalı anlayışı, akıl bilimlerine verilen önem, Hoca'nın bütün etkinliklerinde göze çarpan ilkelerdir.
Ne yazık ki ülkemizde renk körlüğüne yakalanmış, renkleri birbirine karıştıran, olumlu ile olumsuzu birbirinden ayırmakta güçlük çeken çok insan vardır. Ve yine yazık ki bunların bir kısmı etkili ve yetkili yerlerde karar verme durumundadırlar. Biraz kendilerini yorsalar, işleri biraz derin düşünseler gerçeği görebileceklerdir. Bu insanlar dünyayı ne yazık ki "ak ve kara" dan ibaret sanmaktadırlar. Halbuki gerçek "gri" lerde ve istenildiği kadar çoğaltılabilecek renk ayrıntılarındadır. Hocaefendi'yi hasım gibi seslenenlere söylüyorum: "Neden gerçekleri göremiyorsunuz? Bu insan ne yapıyor? Neden iyi değerlendiremiyorsunuz?" Müslüman din adamlarını, Hıristiyan ve Musevi din liderlerini, din dışı ve hatta dinsiz olan düşünce adamlarını salonlarda "Hoşgörü" konulu toplantılarda bir araya getirebilmek bu ülkeye yapılan az hizmet midir?
Din duygularını politik sömürünün dışında geliştirmeye çalışmak, dini politikadan ayırma çabalarında bulunmak takdir edilecek bir tutum değil midir?
Türk Dünyası gerçeği ortaya çıktığı zaman yüzlerce insanı Türk Dünyası'na ve hatta Avrasya'ya yönlendirip, saygıyla anılan okulların oluşmasını sağlamak nasıl bir hizmettir? Bu okulların birçoğunu gezip gördüm. Başarılarından kıvanç duydum. Bulundukları her ülkede Türkiye'nin adını yükselten bu okullar, sadece bu okular Hocaefendi'yi sevip saymak için yeterli bir sebeptir. Sayıları 250'yi bulan liseler, 10'a yaklaşan üniversiteler, harabe haline gelmiş binaları pırıl pırıl eğitim kurumları düzeyine yükselten bir örgüleşme, öğrencilerine bilim olimpiyatlarında kazandırılan altın, gümüş, bronz madalyalar, öğrencilerde hemen göze çarpan terbiyeli tutumlar, okulda özenle gerçekleştirilmiş Atatürk köşeleri... Türkiye Türkçesi'ni öğrenmiş ve Türkiye Türkçesi'yle milli marşımız dahil, marşlar, şarkılar, türküler söyleyebilen gençler... İşte size parıldayan bir altın nesil. Daha ne istersiniz? Ömrün uzun ve sağlıklı olsun Fethullah Gülen Hocaefendi...
- tarihinde hazırlandı.