Masaya Tekme Atmak

Ekonominin içler acısı halini anlatmaya hacet yok. Yangının boyutlarını herkes, kendi dünyasına yansımalarından gayet iyi biliyor.

Memurlar alacakları zam oranının sadra şifa olacak miktarda belirlenmesini bekliyorlar.

Hükümet üyeleri konuyu bugün müzakere ediyorlar.

Evlerdeki yangın mutfağın sınırlarını çoktan aşmış, bütün odalara sirayet etmiş.

Türkiye bu ağır ekonomik tablonun sancılarıyla kıvranırken piyasada Fethullah Gülen kasetleri uçuşuyor.

Bir kısmı kısa bir süre önceye kadar Samanyolu Televizyonu'nda yayınlanan kasetler montajlanarak/ısıtılarak ve yeni bir şey keşfedilmiş gibi servis yapılıyor.

Daha önce yayınlanmayan kasetlerin gizliliği ise şüpheli. Zira bunları edinmek isteyenlerin çok küçük zahmetlerin dışında kısa sürede maksatlarına ulaşabilecekleri biliniyor.

Gündemin bir numaralı konusu yapılmaya çalışılan isim de kamuoyunun malumu bir şahsiyet.

Yıllardır Gülen'in teyp ve video kasetlerini izleyen ve anlattığı konulara, üsluba aşina insanlar için şu günlerde manşetlere çıkarılan, televizyonlarda dakikalarca haber yapılan sözler hiç de yeni ve bilinmeyen sözler değil.

Geriye ne kalıyor. Geriye, Gülen'in sözlerinden özel anlamlar çıkarmak, onun dışarıya verdiği "uzlaşmacı" görüntünün aksine, "devleti ele geçirmek için hazırlıklar yapan bir grubun başı" olduğunu ispat etmek kalıyor.

Henüz bir İslam İlmihali'ni bile baştan sona bir defa olsun okumadıkları anlaşılan bazı yorumcuların düz mantığından hareket edilirse, herhangi bir cami imamının Cuma vaazında anlattığı bir konu ya da minberde okuduğu bir hutbe metni de haydi haydi "şeriat propagandası" olarak değerlendirilebilir.

Geçen haftaki bir yazımızda dikkat çekmiştik, Mehmed Zahid Koktu Rahmetullahi aleyh gibi büyük bir İslam aliminin eserlerinin "İslami övüyor, batı medeniyetini eleştiriyor" diye kargaları bile güldürecek bir mantıkla değerlendirildiği bir ülkede camilerde anlatılan konuların aynı zihniyetin temsilcilerince "şeriat telkini" gibi takdim edilmesi hiç de zor değil. Halbuki İslam, şeriatın ta kendisidir. Bir yerde İslam varsa, bilin ki orada şeriat vardır. Şeriattan bahsetmek niyetinde iseniz biraz İslam dersi çalışın. Aksi takdirde komik olursunuz.

Yok eğer sizin için, "gülünç duruma düşmek", "ele güne rezil olmak" gibi deyimler bir mana ifade etmiyorsa, buyurun potlarınızı kırmaya devam edin.

Doğu Perinçek gibi sabıka dosyası kabarık bir insanın kılavuzluğunu hangi akıl ve iz'an sahibi, vatansever yetkili içine sindirebilir, Allah aşkına!

Arkadaşınızı söyleyin kim olduğunuzu söyleyelim. Kılavuzunuzu söyleyin, hizyen durumlarınızdan bahsedelim.

Yapmayın, kendinize de, ülkenize de yazık etmeyin!

Akıllı adamların gösterimdeki oyunu izlerken yaptıkları ilginç bir yorum var. Gerçi oyunun son perdesi henüz görülmedi ama şimdiye kadar izlediğimiz kısımları, sonuçla ilgili epeyce fikir veriyor.

Kumarbaz bir kovboy benzetmesi yapılıyor. Kumarda kaybetmek üzere olan kovboy, masaya tekmeyi vuruyor, oyun bitiyor. Sonra, kuralları yeniden belirlenecek yeni bir oyun kuruluyor.

Benzetmenin içinden kumar kısmını çıkarıp, başka bir şekle büründürelim.

Yemek pişmek üzere. Birisi ocağa yaklaşıyor ve tekmeyi vurup kazanı deviriyor.

Sonra gelsin yeni ahçılar, yeni yamaklar, yeni taamlar!

Geçenlerde tecrübeli bir yazar "ah" çekiyordu, "Ağustos'a ne kadar var?" diye sorarak.

Biz daha Haziran'ın 23'ündeyiz. Sıcaklar iyice bastırdı. Şimdiden şafak saymaya başlarsak teskereyi almak zorlaşır.

Acaba tecrübeli kulis yazarının endişesi de kazanın devrilmesi ihtimali ile ilgili miydi?

Yoksa o da birilerinin masaya tekme vurma hazırlığında olduğunu mu sezdi.

Son sahneler izlenirken, mühendislerin de ilginç benzetmeleri oluyor.

Yeni üretilen boruların tahribatlı ve tahribatsız muayeneleri yapılırmış. Tahribatlı muayenede, boru patlayıncaya kadar su basılır. Böylece tahribatlı bir borunun ne kadarlık bir basınç karşısında patladığı tespit edilirmiş.

Toplum mühendisliğine soyunan kimi çevrelerin basıncı artırarak bir patlama sesi bekledikleri seziliyor.

Bırakın Allah aşkına! Ne Türkiye boru fabrikası, ne de bu toplumda yaşayan kişi ve gruplar boru!

Ne tür patlama olursa olsun, patlamanın her türü bir anormallik görüntüsü verir. Bir yerde patlama sesi varsa orada ya yangın vardır, ya deprem, ya sabotaj… Hayra alamet değildir patlamalar. Hele şu günlerde.

Sükunetin, huzurun, güvenli günlerin suyu mu çıktı dostlar.

Biraz da bu yönde yorsak kafalarımızı.

Yarın Gülen kasetleri bitince, yeni gürültüler, yeni gündemler için video kulüpçülerin yolunu mu tutacağız.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.