Fethullah Gülen Neyi İnşa Ediyor

Kendisini geçmiş itibariyle yaptığı konuşmalardan, yazdığı kitaplardan ve son derece dikkatimi çeken bireysel ve toplumsal aksiyon metodolojisindeki farklılıklarından tanıyorum. Uzun yılladır da takip etmeye çalışıyorum.

İleride her birerini ayrı bir başlık altında incelemeyi düşündüğüm bazı önemli hususlara kısaca temas etmek istiyorum. Gördüğüm kadarıyla; Sayın Gülen'in gerek sözleri ve gerekse hareket tarzı kendinden menkul bir üslûp içermemekte; mikro ve makro düzeydeki referansları, şahsının da sıkça vurgu yaptığı gibi İslâm'ın "asr-ı saadet" olarak adlandırılan ilk dönemlerine ait. Yani, "peygamberî" olan ile "şimdiki zamanlar" arasında kurduğu zihinsel temas, "tarihî geleneği" büyük oranda aradan çıkaran bir hal içeriyor. Durum böyle olunca da herhangi bir müslümanın kendisini gelenekten arındırarak aslî İslâm'a yönelmesi, onu anlaması ve uygulayabilmesi daha kolaylaşıyor. Bu bir çeşit "ayrıştırılmış gelenekçilik" veya "ayrıştırılmış muhafazakârlık" olarak da ifade edilebilir. Diğer bir ifadeyle; söz konusu "ana öz"le ilgilisi olmayan sonradan algıladıklarımızın algımızın kapasitesine bağlı olarak son derce izafî bir hal ile aslî olanın üzerine eklendiği geleneğin aradan çıkarılmasıdır. Meseleye bu nokta-ı nazardan yaklaşmak Büyük İskender'in bir kılıç darbesi ile sarmal ve girift hale gelmiş bir kördüğümü çözmesine benzer. Çünkü; tarihî geleneğin kendisini inşa ederken geçirdiği süreç, birden fazla yorumun yoğun baskısı altında kalan gerçeğin bir başka hale evirilmesini sonuç verebilmekte ve onu, yani gerçeği asliyetinden uzaklaştırarak bambaşka bir kılığa sokabilmektedir. Onun içindir ki bazen asliyetçi kökten müdahalelere ihtiyaç vardır. Sayın Gülen de tam anlamıyla bunu yapıyor. Ama O'nun bunu yapıyor olması bütünüyle gelenek karşıtlığı olan "düşünsel anarşizm" şeklinde algılanmamalıdır. Biraz önce de ifade ettiğim üzere bu bir tip; "asliyetin izafî gelenekçilikten ayrıştırılması" veya Nice'nin de üzerinde başarılı bir şekilde durduğu "tarihselcilik"in statik alanından çıkarak "bireysel ve toplumsal paradigma"nın ana kaynaklar üzerinden yeniden "aktivite" edilmesidir.

Sayın Gülen'de dikkati çeken bir başka husus; "söz"ü inşa şeklidir. Onun konuşmaları (sözleri) üç ana direk üzerine kurulu. Bunlardan birincisi; konuşmalarının fikrî kaynaklarını besleyen referansların fizikî- metafizikî, doğulu-batılı çok çeşitliliği iken, ikincisi; çok karmaşık meseleleri herkesin anlayabileceği bir basitlik seviyesine indirgemesi (metamorfoz gibi), üçüncüsü de; hiçbir çatışma frekansı içermeyen ve uzlaşma arayan ses tonlamasıdır.

Bizim için "mütefekkir"in, Batılı için "entelektüel"in düşence dünyasını yapılandıran kaynakların çeşitliliği son derece önemlidir. Çünkü insanlık nicel/sayısal olarak bir çoğunluk olsa bile, insan nitel/sıfat olarak temelde teklik ifade eder. Hal böyle olunca da aslında insanlığın çok karmaşık gibi duran sorunlarını "insan" mefhumundan hareketle tek'e indirgeyebilir ve çözümlerlerinizi daha rahat üretebilirsiniz. Bu ise çok yönlü bir kaynak beslenmesi ile mümkündür. Kendisini insanlık adına düşünmeye adamış bir zihin bu tip bir çok yönlülüğü ancak ve ancak farklılıkları inceleyerek elde edecektir. Çok yönlü beslenmeyen herhangi bir "soyut veya somut düşünce yapıtı" tekil insan mefhumu için çözüm sunabilme kapasitesine sahip olamaz. Olamadığı gibi de aynı zamanda aktardıkları; bağnazlık üzerinden temellendirdiği, bütünleyici olmaktan daha ziyade parçalayıcı, parçaladıkça da bireyleri ve kitleleri çatışma ortamına çekerek birbirinden koparıcı ideolojik yansımaların ötesine geçemez. Sayın Gülen tam tersine; çoklu kaynaklarından süzdüğü kendi anlamlandırmalarını, insan mefhumunun ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde kompoze etmenin başarısını gösteriyor. Belki de bu nedenledir ki; etkisi bölgesellikten çıkarak küresel ölçekte hissedilmeye başlandı.

Gülen'in sözlü ve yazılı metinleri çok yönlülüğüne rağmen "karmaşıklık" da içermiyor. Meselâ; Aristo'nun ayaltı-ayüstü sınıflandırması, yine onun ayüstündeki Tanrısal katmanları, ayaltı olarak tabir ettiği fizikî âlemin aşağılanması beyninizi kaotik bir ortama sürükleyebilir. Yine Hegel'in son derece soyut ve izafî yapıtlarındaki anlaşılamazlık ondan faşist ve sosyalist çok zıt yorumlar çıkarmanıza sebebiyet verebilir. Marks'ın diyalektik ile çarpıtılmış metinleri zihinlerinize balyozlar indirebilir. Fakat Gülen'i dinlemek, dinlenmek gibi bir hal içerir. O, çok karışık, girift meseleleri herkesin anlayabileceği bir seviyeye indirgerken, sözlerinde veya yazılarında tam netlik ortaya çıkıyor. Mugalâta yapmıyor, akıl-ruh dengesini gözeterek konuşuyor, zihinlerinizi fikrin soyut anaforunda boğmuyor. Aktardıklarını alma veya almama tercihini ise size bırakıyor.

Bütün bunlara bağlı olarak, "uzlaşma" arıyor. Fakat onun uzlaşma arayışı; takiyyedeki veya Machiavellism'deki gibi "eksiltilmiş şahsiyet sorunsalı" taşıyan bir arayış değil. Gülen'in uzlaşma arayışı ile kapitalizmin imal ettiği modern bireyin içine düştüğü girdaptan çıkarılması arayışları arasında ortak bir nokta söz konusu; ünlü filozof Sokrates'in "dayatmacı olmayan" diyalogyasını hatırlatıyor. Sokrates'te nasıl ki; gerçeğin bilgisine ulaşmak, "gerçek"in ne olduğunu dayatmaktan daha ziyade, insanın aklına ve vicdanına onu "hatırlatmak" şeklinde beliriyor ise, Gülen de benzer bir metodolojik yöntem benimseyerek, "öteki" ile "konuşmak" istiyor. Bu noktada ise onun kendi referanslarına ve inancına duyduğu yüksek özgüven devreye giriyor ve zihinsel temastan kaçınmıyor. Gayet tabiî ki hakkı olduğu üzere, bu temaslara bağlı olarak karşısındakinin kendi inanç dünyasına doğru evirilebileceğine inanıyor; lakin "hatırlatıcı" olmanın da ötesine geçmiyor. Gülen tam bu zihinsel temas noktasında daha da ilginç bir şey yapıyor ve modern dünyada ütopik olduğu çok bariz olan "kurgusal teorik demokrasi"yi, "yaşanan ve gözlemlenebilen reel bir alan"a taşıyor. Bireysel ve toplumsal dönüşüm yasalarını karşılıklı ikna olabilirlik üzerinden sınırlıyor, ideologların ve ideolojilerin ürettikleri çatışma alanlarını daraltıyor.

Sizleri bilemem ama ben, Sayın Fethullah Gülen Bey'in "asliyet üzerinden" yeni bir "küresel paradigma" inşa ettiği kanaatindeyim.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.