Garih ve Kültürler
Garih birçok kaynaktan kültür gıdası almıştı; hem Doğu'dan hem Batı'dan... Onu "Türk vatanseveri bir dünyalı" olarak nitelemek mümkün. Zaten onun içindir ki, kültürlerin ve inançların değerini biliyordu. Yahudi yani İbrahimi dinlerden birine mensup olmasının ve Osmanlı ortak geçmişinin de bunda rolü olduğunu düşünüyorum. Bilim tarihçisi Ekmeleddin İhsanoğlu'nun gösterdiği gibi, İspanya'dan kaçan Museviler Osmanlı'da güvenli bir sığınak bulduklarında sadece ticari hayatımıza katkıda bulunmadılar. Müslüman Endülüs mirasından edindikleri bilim ve felsefeyi de getirdiler; Osmanlı kültürüyle de kaynaştılar. Bu kültürel miras, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ilişkin olarak, birçok saygın kültür adamı yetiştirmiş, kültürümüze önemli katkılarda bulunmuştur: Becerano Efendi, Nesim Benbenaste, Hayim Nahum, Avram Galanti, yaşayan isimlerden Naim Güleryüz ve Cem Bahar gibi... Naim Güleryüz'le "500. Yıl Kutlamaları" sırasında iki defa sohbetim oldu. Osmanlı kültür ve tarihine ilişkin derin bilgisine hayran olmuştum. Cem Bahar, Üsküdar Musiki Cemiyeti'nden ödül almıştır, saygın bir akademisyendir, İstanbul'a ilişkin eserlerinden başka, Osmanlı istatistikleriyle ilgili yayınları da vardır.
Tarihçi İlber Ortaylı böyle birçok Yahudi ismi saydı ve şunları söyledi: - Üzeyir Garih, bu derin kültür mirasının bir simgesiydi. Hatta onda Doğulu, yerli, Türk kültür unsurları ağır basardı. Batı'da Yahudi lobilerinin bizi desteklemelerinde Yahudi vatandaşlarımızın büyük rolü vardır. Garih'in elbette işadamı kimliği öndedir. Ama kültür ve inanış alanında onun herkesin sevip saydığı bir "Üzeyir Garih" olmasında bu çok zengin ve derin kültürel mirasın büyük katkısı vardır. O "ehli kitap mümin" olarak İslami inançlara yabancı değildi, 500 yıllık tarihin bir çocuğu olarak Türkiye'ye yürekten bağlı bir "iyi vatandaş"tı. Bu ülkede farklılıkları nasıl barış ve birlik içinde tutabileceğimizi merak edenler, Garih'e bir baksınlar... Görüldüğü yerde ezerek değil, anlayarak, barışarak, hoşgörüyle...
- tarihinde hazırlandı.