Uluslar Arası Barış Kuruluna Türk Üye
Geçenlerde Moskova'daki UNESCO toplantısından söz etmiş ve uluslar arası krizlerde arabuluculuk görevi üstlenecek bir kurulu gündeme getirmiştim.
Kurula Mihail Gorbaçov, Dalai Lama, Hans Dietrich Gencher ve Parez de Cuellar katılıyordu.
Benden de bu kurulda görev yapacak bir Türk ismi önermemi istemişlerdi.
Bu konuyu okurlarımın önerisine açmıştım.
Konu epey ilgi çekmiş olmalı ki yurttan ve yurt dışından çok sayıda faks, mektup ve elektronik posta mesajı aldım.
Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Okurlarımızın önerilerine göre, uluslar arası uzlaşma kurulanda görev alamsı için düşünülen şahsiyetler arasında ağırlıklı olarak Erdal İnönü ve Yaşar Kemal isimleri öne çıkıyor.
Ayrıca Mümtaz Soysal, Toktamış Ateş, Yekta Güngör Özden, Fethullah Gülen, Talat Halman, Kamran İnan, Aydın Güven Gürkan, Prof. Mehmet Gürkaynak, Süleyman Demirel, Etyen Mahçupyan, Yaşar Nuri Öztürk, Şükrü Elekdağ da önerilen isimler arasında.
Bazı okurlarımız, bu göreve bir hanımın getirilmesi görüşünü savunuyor.
(Bu arada beni onurlandıran okurlara da teşekkür etmemek ayıp olur.)
Bu bir eğilim yoklamasıydı.
Kamuoyunun ve bu arada görüşme fırsatı bulduğumuz uzmanların eğilimi belirlendiğine göre, bundan sonraki aşamaya geçmek gerekiyor.
Yeni ilgili kişilere öneri götürme aşamasına.
Umarım olumlu bir sonuç çıkar ve Türkiye böyle önemli bir konuda ağırlık kazınır.
Daha önce de bir çok kez yazdığım gibi, uluslar arası kurumlarda temsil edilmemenin sıkıntısı yaşıyoruz.
Devlet kurumlarının zorunlu olarak ve yasak savar kabilinden katıldığı toplantılar dışında, uluslar arası platformlarda yokuz.
Dünyada, NGO (Non-Governmental Organization) denilen hükümet dışı sivil toplum kuruluşlarının ağırlığı giderek artıyor.
Bunlardan bazıları Birleşmiş Milletler'de temsil hakkını bile etmiş durumda.
Uluslar arası kuruluşların çoğu, Türkiye'de de örgütlenmek istiyor ve (bana çok rastladıklarından olacak) öneri üstüne öneri getiriyorlar.
Mesela Mihail Gorbaçov ısrarlı bir biçimde "Eart Charter Project" vakfını Türkiye'de kurmamızı istiyor.
Ayrıca "Dünya Müzik Konseyi" ve "Jeunesse Mucical" organizasyonları Türkiye'de muhatap arıyor ve bu konuda bizi sürekli olarak sıkıştırıyorlar.
Kısacası bizdeki önyargıların tersine, dünya Türkiye'yi önemsiyor ve arasına almak istiyor.
Dil bilen ve uluslararası platformlarda bulunabilecek, konuşabilecek kişilerin bu örgütlerde görev yapması, oradaki şahsiyetlerle dostluk bağları kurması çok ama çok önemli.
Bugünün dünyasında bir ülke sadece, devlet organizasyonuyla varolamıyor.
- tarihinde hazırlandı.