Siyaseti kazandık, vicdanları kaybettik
Bundan bir süre önceye kadar ülkemiz insanının kişilik özelliklerini tarif edecek olsaydım, ilk kullanacağım tanım "vicdan" olurdu. "Anadolu insanı vicdanlıdır" derdim.
Şu siyaset miyaset işlerine bulaşmadan önce insanlar vicdanlı idi ülkemizde...
Düşman da olsa ölüme ağlanır, küslük de olsa düğünlerde oynanırdı...
Doğumda göz aydınlığına gidilir, hastalıkta geçmiş olsun denirdi...
Bu kadar kısa sürede ne kadar da çabuk değişti ülkemiz insanı...
Artık düğünün sazı değil, davet edenin dünya görüşü oynatıyor insanları...
Ölenin "insan" olması değil, "kendinden" olması başsağlığı dilemeye sebep...
Hâlbuki her ölüm ağır gelmeliydi insan yüreğine, hüzün salmalıydı kalplere... Hele ki çocuklar... Henüz sokakta seksek oyununa doyamamış bir çocuk ölürse, "oyyyy" demeliydi insan, anne babasının kimden yana olduğunu öğrenmeden önce...
Şu siyaset işlerine bulaştıkça biz toplumsal ahlakımızı da kaybettik vicdanımızla birlikte...
Hayal meyal de olsa hatırlarım; sanırım ilkokul 5. sınıfa gidiyordum...
Bir Kurban Bayramı arifesi idi. Pazar yeri kurbanlık koyunlarla doluydu... Rahmetli babam tanıdık bir kasap ile kurbanlık koyun seçiyordu...
Kasap, bir koyunun yanına yaklaştı... Sağını, solunu yokladı... "Bu iyiymiş" dedi, başından tutup sürüden çıkartmaya çalıştı...
Rahmetli anneannem kenardan bir yerden kasabın seçtiği kurbanlığa şöyle bir baktı, "Oğlum, o yüklü... Bırak onu, ondan kurban olmaz." dedi...
Bizim oralarda karnında yavrusu olana 'yüklü' denir... Bir hayvan yüklü ise, incitilmez... Suyu, yemi asla eksik edilmez... Hele kurban hiç edilmez...
Kasap döndü anneanneme, biraz da alaycı bir üslupla "Ben yirmi senelik kasabım teyze, bu yüklü değil merak etme sen" dedi...
Kasabın dediği oldu, o koyun bizim kurbanlığımız olarak alındı...
Ertesi gün bayram idi, vakit geldi, kurbanlıklar çıktı ortaya...
Anneannem, bir duvar kenarına oturdu. Tekbirlerle kesildi kurbanımız... Tam derisi yüzülecekti ki koyunun karnında yavrusu olduğu fark edildi. Kasap, "offf" dedi, elini başına koydu, yere çöktü... Anneannem, Anadolu insanıdır... Şahin gibiydi bakışları. Koyunun yavrusunu görünce karnında ayağa kalktı, kasabın yüzüne doğru "tüüüü senin sıfatına" dedi...
Hiç unutmam, bu olaydan sonra anneannemin günlerce yüzü gülmedi... Soranlara "Allah sorarsa, bunun hesabını vermek kolay değil" dedi...
Önceki gün ülkemizde karnında bebeği ile bir anne vefat etti... 'Yüklü' idi yani...
Eşi, paralel maralel diye gözaltına alınmış, sonra "bir şey yokmuş" diye serbest bırakılmış.
Yaşadığı stres dolu günler ne kadar acı geldi ise, bebeği de kendi de vefat etti...
Düşman dahi olsa; karnında bebeği ile ölen bir annenin acısı insan olanın günlerce iştahını kesmesi gerekirken, "bizden değil" diyenler, ne başsağlığı diledi, ne hak helalliği istedi...
'Yüklü' bir koyunun ölümü bile "bunun hesabını nasıl veririm" dedirtirken, gencecik bir annenin karnında bebeği ile vefat etmesi acı hissettirmedi "kendinden olmayanlara."
Yazık ki ne yazık...
Yazık olan sadece başsağlığı dilenmemesi değil, sosyal medyada yapılan yorumlaraydı da...
Karnında bebeği ile vefat eden o gencecik anneye biri "Bir paralelden kurtulduk..." yazmış Twitter'da. Diğeri de "Ne biri, iki paralelden kurtulduk" diye cevap vermiş...
Anneannem olsaydı "Tüü senin insanlık sıfatına" derdi...
Ne Hıristiyan, ne Musevi ne de Hindu... Yeryüzünde hiçbir insan yok ki, bebeği ile ölen bir annenin ölümüyle dalga geçsin...
Şu siyaset işlerine bulaşmadan önce, Anadolu insanı vicdanlı idi, ama artık değil...
Sanırım biz siyaseti kazandık, vicdanları kaybettik...
Kaynak: http://aksiyon.com.tr/aksiyon/yazar-39490-siyaseti-kazandik-vicdanlari-kaybettik.html
- tarihinde hazırlandı.