Kriz için günah keçisi arayan kim?

Tayyip Erdoğan, 3 yıl aradan sonra yeniden TÜSİAD üyelerinin karşısına çıktı ve üyelere hitap etti. O dönemde Başbakan sıfatıyla hitap edip üyeler arasında yerli otomobil yapmaya talip "bir babayiğit" aramıştı.

Bu kez ise Cumhurbaşkanı olarak çıktı. Yapmak istediklerine zemin hazırlamak için de seçilme yöntemine bir kutsiyet atfederek, "Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı" nitelemesini kullandı.

Sanki daha öncekiler Meclis tarafından seçildiği için gayr-i meşru imiş gibi...

Nasıl kendisinin "terleyen cumhurbaşkanı" olacağını söylerken öncekiler için "çalışmayan" algısı oluşturma amacı güdülüyorsa, "halkın seçtiği" vurgusuyla da manayı muhalifi ile "benden öncekiler meşru değildi" denilmek isteniyor.

Her ne ise konu bu değil.

Erdoğan, TÜSİAD toplantısında oldukça farklı konulara değindi. TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in konuşmasının sonunda, üyeleri adına Erdoğan'dan istediği önemli bir şey vardı.

Toplumun kutuplaştığını ve bunun ülkeye zarar verdiğini dile getiren Dinçer, Erdoğan'dan bu konuda adım atmasını istedi.

Kürsüye çıkan Erdoğan ise konuşmasına "dakika bir gol bir" hesabıyla başladı. Geziye destek verenleri ihanet içerisinde olmakla suçladı. TÜSİAD üyelerini, Gezi ile Türkiye'nin, Mısır ve Ukrayna gibi yapılmak istendiğine inandırmaya çalıştı.

Aslında inandırmak istemekten çok "Mısır ve Ukrayna gibi oluruz" diyerek korkuttu demek daha doğru.

Oysa iş dünyasının büyük kesiminin Gezi olaylarına bakışının nasıl olduğunu geçmişte öğrendik. Gezi eylemlerine katılanların içinde kötü niyetliler, vandallar ve yasa dışı örgütler vardı.

Ama iş dünyası esas itibariyle toplumda hükümete karşı duyulan tepkinin dışa vurulması olarak gördü.

Erdoğan'ın had bildirdiği ve "Bir daha konuşursan sana gösteririm" dediği bir isim vardı. O da Erdoğan'ın iltifat eder gibi göründüğü TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in eşi Suzan Sabancı Dinçer. Yani Erdoğan, Suzan Sabancı Dinçer'i TÜSİAD üyelerine ve kocasına kötüledi.

Suzan Sabancı Dinçer'in, ülkenin aleyhine çalıştığını, başkalarının oyununa geldiğini ve kolay yoldan para kazanmak isteyen "Eski Türkiye" peşinde olduğunu söyledi.

Bank Asya konusunda söyledikleri ise bırakın bir ülke cumhurbaşkanına, en küçük yerel yönetim biriminin başında bulunan insana bile yakışan cinsten değildi. Kötü niyetin, ötekileştirmenin ve karalamanın had safhaya ulaştığı bir üslupla konuya yaklaştı.

Erdoğan'ın Cemaat ve Bank Asya ile ilgili söyledikleri, hak ve hukuk tanımazlığın dünyada örneği olarak ileride ders kitaplarına girecek nitelikte idi.

Benim esas üzerinde durmak istediğim ise bambaşka bir taraf.

Erdoğan, TÜSİAD'da gerginliğin giderek yükseldiği, ekonomik göstergelerin aşağıyı gösterdiği bir ülkede işleri yoluna koyacak bir üslupla konuşmadı. Tam tersine, yaşanacak bir kriz ya da çıkmazda günah keçisi arar gibiydi.

Daha önce defalarca anlattığım ve yakinen takip edenlerin bildiği bir konu var. Şubat 2001 krizi, Cumhurbaşkanı Sezer döneminin Başbakanı Ecevit'e Anayasa kitapçığı fırlattığı için yaşanmadı. Ekonomiyi takip etmeyenler, "Sezer kitapçık fırlattı, kriz çıktı" diyerek işi yorumlamaya devam ettiler.

Bu kriz, ekonomisi gerilen ve bu sorunun çözümü için gereğini yapmayan ve yanlış yolda ilerleyen yöneticiler yüzünden yaşandı. Sezer'in attığı kitapçık, burada patlamaya neden olan kıvılcım oldu.

Odaya gaz dolmuştu ve çakmak çakıldığı anda patladı. Halbuki, o odada gaz yoksa istediğiniz kadar çakmak çakın patlamaya neden olamazsınız.

Erdoğan'ın bugünkü tavrı, yaşanacak bir krize suç ortağı arama ve bir günah keçisi bulmaktan başka bir şey değildi.

Bugün "Türkiye'nin aleyhinde çalışıyorlar" dedikleri yayın organları ve kredi derecelendirme kuruluşları daha düne kadar ülkemizle ilgili methiyeler diziyorlardı. İktidarın yayın organları bu haberleri ve bilgileri allayıp pullayıp halka satıyorlardı.

Dün dediklerinin doğruluğuna inandığımız kurum ve kuruluşları, bugün yalan söylemekle suçluyorsak aynaya bakmaktan korkuyoruz demektir.

Erdoğan, önüne gelene had bildirmeyi bırakmalı ve TÜSİAD Başkanı Dinçer'in dediği gibi yapabiliyorsa ülkedeki gerginliği düşürücü çabalar içine girmeli.

Yapabiliyorsa ülkedeki yangını söndürme yolunda itfaiyecilik yapmalı. Ya da en azından yakıt tankerine binip kendine itfaiyeci süsü verip ateş üzerine benzin dökmemeli.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.