Tehlikenin farkında mısınız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan BM toplantıları kapsamında New York'a geldiğinde ilk olarak CFR'da konuşmuştu. Gerçi öncesinde ödül polemikleri yaşadığı Dünya Yahudi Kongresi ile randevusu vardı, ama o görüşme Yahudi Kongresi'nden gelen talep üzerine iptal edilmişti.
CFR'daki toplantı birçok yönüyle Erdoğan adına talihsizlikler içeriyordu.
Öncelikle, düne kadar CFR'ı 'Neoconcu operasyon üssü' diye tanımlayıp ardından da o kurumun toplantısına koşa koşa giderseniz en başta inandırıcılığınız kalmaz. İkincisi, tüm dünya IŞİD'i konuşurken Erdoğan, CFR'da Hizmet Hareketi'ni ve Fethullah Gülen'i şikâyet etti. Üstelik de normal bir hukuk devletinde her biri anayasal suç olan ifadeler kullanarak yaptı akla ziyan suçlamaları.
Hatta hızını alamayıp 'ABD'deki bazı medya ve düşünce kuruluşlarının da Gülen'in kontrolünde olduğunu' iddia etti.
Belge göstermek gerekmiyor
O konuşma Türkiye'de olsa ya da Türk halkına hitaben yapılsa "Ne kadar da doğru söyledi, tarihi tespitler yaptı" diyecek sözüm ona gazeteciler var ama ABD basını resmen dalga geçti.
Hatta daha ileri yorumlarla 'paranoya seviyesinde' diye yazan CFR uzmanları bile çıktı. Bu hatırlatmayı şundan yaptım:
Malum olduğu üzere 17 Aralık yolsuzluk skandalı patladığından bu yana Erdoğan 'paralel paranoya' içinde. Hoşuna gitmeyen ne varsa 'Paraleller yaptı' ya da 'Arkasında Pensilvanya var' diyor.
Söylediklerinin tutarlı olması da gerekmiyor.
Erdoğan'ın çelişkili açıklamalarını sıralasak sayfalar dolusu yer tutar. Erdoğan'a göre Gezi'nin arkasında da, PKK'nın arkasında da 'Pensilvanya' var.
Nasıl olsa delil sunmak, belge göstermek de gerekmiyor.
Her konuşmasından sonra 'Padişahım çok yaşa' demeye hazır bir medyası da var. Aykırı seslerin hepsi bastırıldığı için de 'Ne alakası var' diyecek kimse kalmadı.
Söyle geç…
Tabii Erdoğan böyle derse yandaşları yediği trafik cezasını bile 'paralele' bağlar. Başı her sıkıştığında yeni bir 'paralel yalan' üreten AKP yönetimi kendi kabahatlerini örtmek için ülke çapındaki son olayları da 'paralele' bağladı.
Erdoğan daha da ileri gidip 'Kobani protestolarının ardında Pensilvanya'nın olduğunu' söyledi.
Yani IŞİD'in arkasındaki 'Pensilvanya', bir yandan da PYD unsurlarını desteklemiş, çatışmayı körüklemiş, öte yandan Türkiye'yi yangın yerine çevirmiş, Öcalan'a eylem mesajı verdirmiş, polisleri öldürtmüş, aralarında kendi okullarının da olduğu yüzlerce kurumu yaktırmış, 40 kişiyi öldürtmüş vs…
Devlet aklı diye bir şey kalmadı
Bu akla ziyan önerme için yapılacak tek şey 'Yav he he' deyip geçmek ama ne yaparsınız ki bu saçma sapan sözler ülkenin Cumhurbaşkanı'na ait.
Ve dahası bu millet adeta büyülenmiş gibi artık kabak tadı veren paralel paranoyaları dinliyor.
Erdoğan her defasında 'paralel söylemlerle' gündemi değiştirmeyi, skandalları unutturmayı başarıyor.
Oysaki bu süreçte 40 kişinin hayatını kaybetmesini, paralel diye hedefe koyup sürdüğünüz polislerin PKK tarafından şehit edilmesini, yakılıp yıkılan şehirleri, aciz kalan AKP hükümetini, İmralı'ya gönderilen müsteşarın cep telefonundan atılan mesajları ve hatta adaya gönderilen 'bakanı' konuşmak gerekiyordu.
'Kobani'nin ardında Pensilvanya var' diyen Erdoğan'a "Öyle olduğu için mi İmralı'ya bakan yollayıp sözler verdiniz? Öcalan'a dil döktünüz" diye sormak lazım ama 17 Aralık'tan sonra Türkiye'de devlet aklı diye bir şey kalmadı.
İşin kötü taraflarından birisi de şu: Yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanan AKP bu cendereden çıkmak için her şeyi harcıyor. Toplumsal fay hatlarıyla bile oynamaktan çekinmiyorlar.
Hatta savaşa girmeyi bile göze aldılar.
Dünya sadece hükümetin kontrolündeki havuz medyasından ibaret olsa sorun yoktu ama herkes her şeyi görüyor. Dışarıdan bakanlar 'Pensilvanya' diye başlayan cümlelere gülüp geçiyor.
Birkaç yıl öncesine kadar başarı hikâyesi olarak anlatılan Erdoğan, maalesef Batı başkentlerinde artık mizah unsuru olmaya başladı.
Tehlikenin farkında mısınız?
- tarihinde hazırlandı.