Türkiye nereye gidiyor?
Hizmet hareketini fakirden önce daha yakından tanıyıp ona tam sempati besleyen, fakat sonra bürokraside ve siyasette ona en büyük kötülükleri yapmada önde gidenlerden bir yakınıma dört yıl önce şöyle demiştim: “Size Hizmet adına, Hizmet'e zarar verebilirsiniz de vermeyesiniz diye konuşmuyorum, âhiretiniz adına konuşuyorum. Yoksa bu Hizmet, çok partiler, çok iktidarlar eskitti; sizi de eskitir…”
Kur'ân-ı Kerim, çok âyetinde “Bir tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu.” buyurur. Esasen insanların İslâm'a, hak ve hakikate karşı kurdukları tuzak, Cenab-ı Allah'ın onlara kendi elleriyle kurduğu aynı tuzaktır. AKP, bilhassa 2011 seçimleri ve nihayet 17 Aralık'tan bu yana her türlü haksızlık, hukuksuzluk, yalan ve iftiraya başvurarak Camia veya Cemaat'i bitirmeye çalışıyor. Oysa bilmiyorlar ki, Hizmet'e her türlü hücum, hem onu özellikle keyfiyet açısından, hattâ kemiyet olarak daha da büyütürken, hem daha da saflaştırır. İslâm'ın ilk döneminde Uhud'un hizmeti, Bedir'inkinden daha az değildir. Bedir, emsalsiz bir zaferdi ve Bedir'de İslâm ordusunda tek bir münafık yoktu. Uhud'da mü'minlere bir yara dokundu, fakat İslâm'ın bu ilk ve tarihin en kudsî cemaati, içindeki % 30'luk posayı dışarı attı; cepheye gelen 1000 kişiden 300 tanesi münafıklar olarak geri döndü. Bu, Cenab-ı Allah'ın her hizmet cemaati için değişmeyen sünnetidir. Şimdi Allah aynı icraatını Hizmet ve Türkiye Müslümanları için yapıyor.
Hocaefendi, bir dünya savaşı ve Türkiye'nin de ittihatçı tavrıyla savaşa sokulabileceği endişesini dile getiriyor. AKP'nin sonunu getirecek ama Allah korusun, “Zalimlere destek olmayın, meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur.” ve “Öyle bir fitneden sakının ki, içinizde sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz.” âyetlerinin tam tecellisi olarak, hem AKP hem de “Çalıyor ama çalışıyor” aldanışı, ahlâk yoksunluğu ve hafıza kaybı içinde ona verilen destek sebebiyle Türkiye'ye de büyük bedel ödetebilecek süreç, sanki ufukta iyice belirginleşmeye başladı. Savcılığın ve Polis'in tesbitiyle, onca yolsuzluğa, rüşvete, kara para ticaretine bulaşan ve başka sebeplerin de yanı sıra, bunları konuşturmamak, üzerlerini örtmek, bunlardan sıyrılmak için de bütün güçleriyle Camia'nın üzerine gelenler, Emniyet'i ve Yargı'yı darmadağın edenler, hem söz konusu yolsuzlukları, rüşveti, kara para ticaretini gündemden bütünüyle düşürmek, hem yeni haksızlık ve hukuksuzluklara zemin sağlamak, hem kapıdaki ekonomik krize mazeret bulmak, hem PKK ile varılan mutabakatı yerine getirip, muhtemel PKK ayaklanmasından kurtulmak, hem ‘Suriye zaferi'yle önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlere girmek, hem Esed'i nihayet devirme şerefi yaşamak ve kahraman olmak gibi hayallerle Türkiye'yi bir felâkete sürükleyebilirler. Evet, R.T. Erdoğan ve sadece yeni Osmanlı hayalleri değil, komşularla sıfır problem politikaları da iflas eden Davutoğlu'nun hülya ve beklentileri, Enver, Talât ve Cemal paşaların hülya ve beklentilerinden farklı görünmüyor.
AKP iktidarı, bu zeminde Türkiye'yi maceraya sürükleyebilecek görünürken farkında değiller ki, içeride ve dışarıda bu macerayı dört gözle bekleyenler var. Bir yanda, Türkiye'ye Uludere, Reyhanlı ve iki uçağımızın düşürülmesini yaşatan, iktidara PKK önünde diz çöktüren ve iktidar Esed ile kavga ederken, alttan alta “Esed abi, Nuri abi” pozisyonunda Esed'le içten münasebetlerini devam ettiren, İran ve Esed ile de içli‒dışlı çevreler; diğer yanda bir intikam ve iktidar beklentisi içindeki Balyozcu ve Ergenekoncular; diğer tarafta yeterince güçlenen ve Oslo'da varılan mutabakatın gerçekleşme sürecinin bitimini beklemekten çok, mevcut zeminde büyük bir saldırı ile hedefe varmak isteyecek PKK; elbette Esed ve daha başka haricî güçler; kapıdaki ekonomik kriz… Bütün bunlar, yani aslında AKP'nin kendisi, kendi ürettiği canavarlar AKP'yi mezara götürürken, Türkiye'yi de, endişe ederiz ki, büyük bir dersle karşı karşıya getirecek gibi görünüyor.
Allah, ülkemizi ve milletimizi feci âkıbetlerden muhafaza buyursun.
Kaynak: www.zaman.com.tr/ali-unal/turkiye-nereye-gidiyor_2249312.html
- tarihinde hazırlandı.