“Operasyon” hazırlıkları…
Gerilim süreci sürüyor. Başta yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları ve operasyonları olmak üzere gittikçe açığa çıkan “hukuksuz işler”in üstünün örtülmesi hesâbına hükûmet cânibiyle başta yargı olmak üzere çeşitli kurumlar arasındaki gerginlikler tırmanıyor.
Bilindiği gibi, genel seçim havasına sokulup büyük gerginlikle yapılan mahallî seçimlerin ardından, evvela sandıktan çıkan sonuçların söz konusu hukuksuzlukları aklayacağı havası yaydırıldı. Oysa sandığın yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üzerinin kapatılması değil, seçmenin genel ve yerel yöneticilerini seçmesi aracı olduğunu herkes biliyor.
Bundandır ki, özellikle siyasî iktidar ve yakın medyada pompalanan halkın verdiği oyun söz konusu dosyaların temize çıktığı şeklindeki propaganda sakil kaçıyor.
Oysa iddiaların paklanacağı yer, seçim sandığı değil, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Zira eğer iktidar partisine oy verenler “yolsuzluk ve rüşvet iddiaları”nın uydurma olduğu şeklinde anlaşılırsa, o zaman AKP’ye oy vermeyen halkın “iddiaların doğruluğuna inandığı” sonucu çıkar ki bunun hiçbir tutar tarafı bulunmuyor.
Ne var ki, bütün bu gerçeklere rağmen, hükûmetin her şeyden önce iktidar mercilerine uzanan mevzubahis iddiaları engellemek olduğu ortaya çıkıyor. Bu amaçla Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen büyük bölümü “HSYK yasası”ndan ve “internet yasası”ndan sonra dört bakan hakkındaki “fezlekeler”in Meclis’e gelmesi üzerine apar topar seçim sonrasına ertelediği “MİT yasası”nı ikazları nazara almayıp alelacele Meclis’ten geçirmesi bundan…
Furya devam ediyor…
Ancak gidişat en iyimser çevreleri bile hayal kırıklığına uğratacak tarzda tırmanıyor. Seçim akşamı Başbakan’ın partisi adına “büyük zafer” olarak ilân ettiği sert “balkon konuşması”nda kucaklayıcı ve uzlaşmacı mesajlar yerine, toplumu ayrıştırıp kutuplaştıran ve ötekileştiren politik söylem ve kışkırtma dili devam ediyor. Yaklaşan cumhurbaşkanı seçimleri ve ardından on ay sonra yapılacak genel seçimler sah-ı mailinde ne yazık ki bu tahrikli siyasî söylemlerin dinmeyeceğinin, daha tırmanacağının işâretleri veriliyor.
Görünen o ki, hükûmetin “paralel operasyonu” devam ediyor. Bilindiği gibi Millî Eğitim’de daha önce Kanun Hükmündeki Kararnâme ile merkezde Müsteşarın dışında bütün eğitim bürokrasisi biçilmiş, yüzlerce tecrübeli eğitimci havuza atılmıştı. Ders yılı sonunda Millî Eğitim câmiası, hakka, hukuka, eğitimin gereklerine ve teâmüllere aykırı olarak allak bullak ediliyor.
Yine “yargıya müdahale” anlamına gelen HSYK’daki düzenlemeyle pekiştirilen yüzlerce hâkim ve savcının görev yerlerinin değiştirilmesi, on üç bine varan Emniyet mensuplarının sürgün ve kıyıma uğraması, yolsuzluk dosyalarını tâkip eden Mâliye-MASAK’taki görevden alınmalar, TRT’deki görevden alınmalar kesmemiş olacak ki, 17 Aralık’ta devletin çeşitli kademelerinde başlayan görevden almalar bu kez Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) sıçrıyor.
Yine bu hükûmetçe atanan dört başkan yardımcısından üçünün ve on iki daire başkanından on birinin görevlerinden alınmasına “görülen lüzum üzerine” karar verilerek yerlerine yeni atamalar yapılıyor. Kısacası kurulun üst yönetimi altüst ediliyor.
Anlaşılan, kurumlara yönelik “operasyon”un özellikle yeni “MİT yasası”nın yürürlüğe girmesiyle daha da derinleştirilip yaygınlaştırılacağı, kıyım furyasının katmerleşeceği artık açıkça ifâde ediliyor. Buna göre siyasî iktidarın hoşuna gitmeyen bürokratlar, istihbarat teşkilâtının sorgulanmayan ihbar ve raporlarıyla “operasyon”a uğrayacak!
Resmen sinyali veriliyor!
En vahimi de, 2004 MGK kararları ve Başbakanlığın “eylem plânları”, 15 Ocak 2014 MİT’in tüm teşkilâta tamim ettiği ve “2014 yılı öncelikli hedefleri”nin başına aldığı “PDY-Paralel devlet yapısı ile mücadele” ve en son “26 Şubat MGK kararları” kapsamında, hayatlarını mesleklerine vermiş yöneticiler, bürokratlar “paralel” ithamıyla görevlerinden alınabilecek. Bu konudaki “algı operasyonu” ve karalama kampanyası tam gaz devam edecek.
Adana’da “yasadışı dinleme” iddiasıyla polislerin tutuklayan savcının bizzat Başbakan’ca “vatansever” olarak övülmesi, akabinde “yasal olarak dinledikleri”ni tesbit edip serbest bırakan hâkimi “paralel” - “çete” ve hatta “hain” olarak yaftalaması bunun göstergesi…
Keza geçtiğimiz haftalarda bir televizyon kanalında “paralel yapıyla ilgili operasyonlar”a dair bir soru üzerine, Başbakan Yardımcısı İşler’in, “HSYK Kanunu’da bir düzenleme yaptık. Emniyet içerisinde, bürokraside, idâre mekânizmasındaki bu yapının elemanlarını pazifize etmiş durumdayız. Çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki günlerde herkes ne olacağını görecek. Şu an devlet kurumları gereken hazırlıkları yapıyor…” diye konuşması resmen bunun açık sinyalini veriyor…
- tarihinde hazırlandı.