Ortada bir paralel var doğru; ama...
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere; AKP’li Başbakan ve bakanların, hatta vekillerin büyük bir bölümünün dilinden düşürmediği ‘Paralel’ yakıştırmalarından iyice fenalık geldi. Yönetimsel her başarısızlığın ardına sığınma taktiğini, artık AKP kendi tabanına bile inandıramıyor. İnanmak bir yana, tepki bile gösteriyor.
Peki nedir bu ‘Paralel’? Türk Dil Kurumu’nun sözlük anlamına göre paralel; aynı yönde, aynı zamanda gelişen fakat eşit mesafeler ile birbirinden ayrılmış, birbirini kesmeyen çizgi...
AKP’li siyasetçilerimiz paralel ile neyi ima ediyor? Bence, bu ülkenin evlatlarının, bu ülkenin yönetimi veya kurumlarında yer almamasınını ima ediyorlar...
Çok merak ediyorum; insan kendi memleketinde nasıl çalıştığı kuruma sızar, nasıl paralel olur? Çünkü bir cemaat veya zümre içinde bulunmasına değil, orada çalışırken görevini kötüye kullanıp kullanmadığına bakılmalı insanın...
Liyakat esas olmalı. Yanına da sadakat eklenmeli. Çünkü ikisinden birinin olmaması, ihaneti beraberinde getirir.
Her yere AKP’liler sızdı
Görevlerini, kanunların kendilerine verdiği yetkiler çerçevesinde, üstelik de son derece başarılı yapan insanları paralel ilan etmek, nasıl bir vicdan ile izah edilebilir?
Ama, ‘ya bendensin ya da paralel’ şeklindeki bir yönetim anlayışını benimseyen AKP iktidarı, şunu iyi bilmeli; onların söylemine göre ‘bir yerlere sızma’ anlayışı şayet paralellik ise; bu ülkede şu an en büyük paralel kendileri olmuyor mu? Çünkü devletin bütün işleyen(!) mekanizmalarının yönetiminde kendileri, yandaşları, akrabaları var. Zaten kendilerinin olmadığı tüm kurumları ya yok etmeye ya da ele geçirmeye çalışan bir zihniyet hakim...
Çünkü eğer birileri bir yerlere sızıyor ise; bu konuda kimse onların eline su dökemez.
Vatandaş, paralel denince sadece “Cemaat” olarak algılıyor. Kelimeyi, ‘Hükümet ve ülke düşmanı’ olarak anlıyor.
Oysa bu koca bir yalan… Çünkü belki de en çok vatanını seven, bu uğurda canını, malını, makamını bile vermekten tereddüt etmeyen, vicdan ve akıl sahibi insanlar, şu anda vatan hainliği ile suçlanıyor. Yazık, gerçekten çok yazık.
Bir insanın kendi ülkesinde, ülkesinin gelişimi ve ilerlemesi için, namusuyla çalışması, kimseye biat etmemesi, dik durması, işini en iyi şekilde yapması, olsa olsa “VATANSEVER”lik diye nitelendirilir.
Suçlama var suç yok
Peki şu an hükümet sopasıyla, mesleğini onurlu, gururlu ve özgür yapmaya çalışan insanlara yönelik yürütülen bu iftira, kumpas, yalan, dolan haberlere imza atanlar, iktidar değişince, yaptıklarının hesabını nasıl verecek?
1 yılı aşkın süredir suçladıkları insanlara yönelik halen net bir somut delil ve belge ortaya konamamışken, isnat edilen iftiralara alet olanları anlayamıyorum.
Bir gün süreç terse dönerse ki inşallah da dönecektir, Allah’ın adaleti vuku bulacaktır. O zaman ne olacak?
Şu an devletin birçok kurumunda, özellikle de bürokratlar; hukuk, adalet ve kanun önünde suç işliyorlar. Bunun hesabını sadece kanun huzurunda değil, Allah huzurunda da verecekler.
- tarihinde hazırlandı.