Hoş geldin Irmak

Perşembe akşamı yeni bir televizyon kanalı yayın hayatına başlıyor: Irmak TV. Müsaadenize sığınarak bu güzide kanalın kuruluş aşamasında gece gündüz çalışan arkadaşların gayretini ve maksadını sizlere arz etmek isterim. Onlar aylarca yapılan çalışmayı kalkıp anlatmazlar zira. İhlasa gölge düşer diye gönülleri titrer. Övünmeyi bilmedikleri gibi alkışlanmayı da beklemezler. Bu nedenle onların iznine başvurmaksızın size Irmak TV'den bahsedeceğim.

Önce 'Nereden çıktı bu TV?' sorusuna cevap vermek; sonra kanalın temel felsefesine temas etmekte fayda var: Kaderin cilvesine bakın ki bir radyo, bir televizyonun doğmasına vesile oldu. Nasıl mı? Önce kulaktan kulağa bir radyonun varlığı çalınır oldu. Berrak bir ses yükseldi radyolarımızdan: Radyo Cihan. Gönlümüze girdi, ruhlarımızı ferahlattı, bizi hayatın gayesi üzerine derinden derine düşünmeye davet etti. Kısa sürede Türkiye'nin dört bir yanından yayın yapmaya başladı. Evlerde, işyerlerinde, arabalarda artık vaazlar dinleniyor, hutbelere kulak veriliyor, cevşenlerle coşuluyor, Kulûbü'd-Dâria ile sermest olunuyordu.

Radyo Cihan, gönlümüze girmiş, ruhlarımızı ferahlatmış, bizi hayatın gayesi üzerine derinden derine düşünmeye davet etmişti. Bu teveccüh, arkasından "Daha yok mu?" talebini doğurdu. Nihayet Irmak TV, 'bir müminin 24 saati'ni ekrana taşımak üzere yola çıktı.

Radyo Cihan'ın teveccühle karşılanması "Daha yok mu?" coşkusu içinde birtakım taleplerin doğmasına da vesile oldu. Mesela "Madem insanlar bu mütevazı radyoya bu kadar sahip çıktı, niçin bunun bir televizyon versiyonu da yapılmıyor?" dendi. Haklıydı soruyu yöneltenler. Madem dünyanın dört bir yanından 'dinlemeye doyum olmuyor' nev'inden bir teveccüh söz konusuydu; demek ki bir ihtiyacı karşılıyordu ve sosyal hayatta bir boşluğu dolduruyordu. Arz talep ilişkisi bu noktaya gelir de Cenab-ı Mevla inayetinden mahrum bırakır mı hiç!

Tabii ki radyo ile televizyon yayıncılığı aynı değildi. Olamazdı da. Birinde kulağa hitap eden bir unsur hâkimken diğerinde çok sayıda görüntüye ihtiyaç duyuluyordu. Meselenin teknolojik boyutu sonradan da toparlanabilir, estetik kaygılar zaman içinde giderilebilirdi. Aslolan, bu mütevazı televizyonun sağlam bir yayın felsefesine sahip çıkması ve en başta karar verdiği hedefe doğru en küçük bir gurur ve kibre kapılmadan yürüyebilmesiydi. Bütün iddiası (aldığı terbiye gereği) iddiasızlığındaydı; ancak düşük profil bir şey yapma gibi bir yanlışa da düşemezdi.

O iddiasız çırpınışlar içinde yayın felsefesi bir cümleye indirgenebildi. Kısa ama hayatı dolu dolu kılabilen bir cümle: Bu televizyon, bir müminin 24 saatine göre ayarlanacak. Boşluklar zaman içinde doldurulurken beyin zonklatan düşünceler ile inayet-i İlâhî'nin kapısı çalınacaktı. Nitekim öyle bir yola girildi besmeleyle.

Bir müminin 24 saati ve bir televizyon. O kanal sabah ezanıyla başlar, şadırvanlardan abdest almanın zevkini duyumsatır insana. Sonra O'na yönelmenin huzuruna davet eder bizi. Ve yüreğimizde şu mukaddes beyanı duyarız: "Namaz dinin direğidir." Namazla başlar, namazla yürür programların seyri. Aşr-ı şerifler yankılanır evlerin henüz güneş girmemiş duvarlarında. Önce gönüllere doğar güneş. Ardından tesbihatlar, cevşenler, dualar...

Başka neler olacak Irmak'ta? Sabah kuşağında aileye de hitap edilecek, çocuğa da. Ama hep ruhanî bir duyarlılık, manevî bir sorumluluk içinde. Arada bir nefes alınacak Irmak kenarında. İlahiler okunacak gürül gürül. Yunus'lar, Mevlânâ'lar, Hacı Bayram'lar yâd edilecek en güzel besteler eşliğinde. Çilekeş İslam âlimlerinin hayatı, emeği, gayreti, eserleri dile getirilecek. Hayatının baharında olup da şu fani dünyanın karına buzuna boyun eğmeyen çağın muhacirleri ziyaret edilecek yaşadıkları ülkelerde. Onların emeklerini onların ağzından dinlerken kalplerimiz ürperecek, gözlerimiz yaşaracak.

Rakip değil kardeş

Ve tabii ki (Radyo Cihan'da olduğu gibi) Fethullah Gülen Hocaefendi'nin onlarca yıldır verdiği vaazlar-konferanslar, okuduğu hutbeler, yaptığı sohbetler... Her biri yaklaşık 25 dakikalık program haline dönüştürülmüş o bereketli konuşmalarda müminlerin en hayati mevzuları dile getiriliyor. Aradan geçen onlarca seneye rağmen meselelerin nasıl zaman üstü bir bakış açısıyla ele alındığını görecek, çoğu zaman hayretler içinde kalacaksınız. Hocaefendi, Irmak'ın yayın hayatına başlayacağı ilk gece için çok lâtif bir mesaj göndermiş. TV yöneticileriyle beraber okuduk, duygulandık. 'Keşke!' dedik, hasretimizi bağrımıza bastık. O mesajda çizilen ufka ulaşmak ve o teveccühe layık olmak kolay değil; ama karınca kararınca... O mektubu Irmak'ın ilk gecesinde siz de dinleyebilirsiniz. Eminim siz de duygulanacak, yeni bir sosyal sorumluluk almanın ağırlığını vicdanlarınızda duyacaksınız...

Uydu aracılığıyla, D-Smart'ta, Digiturk'te, Tivibu'da rahatlıkla seyredeceğiniz Irmak TV, düşünce dünyamıza ve manevî hayatımıza çok şey katacak. En azından yaratılış gayemizi düşünmeye sevk edecek, tefekküre çağıracak, hayatımızın günlük akışı içinde sâlih bir daire oluşturacak.

Zerre miktar şüpheye kapılmadan söyleyebilirim ki bu ülkede dinî ve kültürel yayın yapan çok sayıda değerli televizyonumuz var. Ve onların her birinde fevkalade güzel programlar yapılıyor. Irmak, onlara kardeş olarak geliyor; rakip olarak değil. Hak ve hakikati anlatmak için rekabete gerek yok zaten; çünkü bir müminin dolu dolu yaşamasına odaklanmış onlarca televizyon olsa yine de o coşku tastamam anlatılamaz.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.