Çuvaldızı batırmadan önce...
Ankara’da önce Anayasa Mahkemesi’nin ardından Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde kriz yaşandı.
AYM Başkanı Haşim Kılıç‘ın tarihi nitelikteki konuşmasına, siyasiler kokteyle katılmayıp salonu sessiz sedasız topluca terk ederek tepki verdiler.
Ardından Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başta siyasilerin Kılıç’a yönelik açıklamaları ve havuz medyasının karalama kampanyaları başladı.
İkinci olay ise Danıştay’ın yıldönümünde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasındaki eleştiri ve tespitler nedeniyle yaşandı.
Öfke ve hoşgörü
Başbakan Erdoğan bu kez pek de alışık olunmayan bir tarzda, önce oturduğu yerden sözlü polemiğe girdi, sonra da ayağa kalkarak sert ifadelerle tepkisini ortaya koydu.
Ardından Cumhurbaşkanı Gül’e de seslenerek birlikte salonu topluca terk ettiler.
Gül’ün sözlü münakaşa boyunca Başbakan’ı teskin etme çabası dikkat çekiciydi.
Feyzioğlu ve Kılıç’ın eleştirilerine siyasilerin aksine Gül’ün tepkisi ise zaman zaman tebessüm etmekten ibaretti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik geçtiğimiz hafta, “Gül ve Erdoğan birbirinin zıddı değil tamamlayıcısı” dedi.
İki liderin birbirlerinin “öfke ve hoşgörü dengesi” olduklarını gösteren bu sahneler Çelik’in sözlerinin de aslında canlı tefsiri gibiydi!
Siyasilerin salonu terk etmelerine neden olan her iki yıldönümü konuşmasında da son dönem hukuk ihlallerine yönelik ölçülü eleştiriler öne çıkıyor.
Hakaret edilmiyor, hukuk çerçevesinde uyarılar yapılıyor.
‘Cadı avı’ yapmak
Bu tespitlerin bir yaptırım gücü yok.
İsteyen katılır, isteyen de tamamına karşı çıkabilir.
Ancak eleştirilere ikna edici cevaplar vermek yerine, salonu terk etmek ve konuşma cesareti gösterenleri siyasetin hedefi haline getirmek doğru bir yöntem değil.
Dikkat çekici olan bir diğer husus da; demokrasi ve hukuk kapsamındaki birkaç dakikalık eleştirilere tahammül göstermeyenlerin, terk ettikleri programların hemen ardından masum ve sivil insanlara yönelik aylardır olduğu gibi ağza alınmayacak hakaretlerini sürdürmesi.
Hukuka rağmen “cadı avı” yapmaya devam edeceklerini ilan etmeleri...
Oysa atalarımız ne güzel söylemiş: “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır...”
- tarihinde hazırlandı.